Sokaklardaki suç makineleri…

A -
A +

Bazı şeylerin vakti azdır. Adalet, hak hukuk, gençlik, çocukluk ve hastalık gibi…

 

Vakti zamanında gerekli tedbirler alınmazsa ne gelen adalet Hakk’ı memnun eder, ne verilen tedavi hastada cevap bulur, ne de ruhuna ve aklına menfi fikirler iliştirilmiş genç ve çocuk, geç gelen talim ve terbiyeden istifade eder.

 

İşte son bir haftada olup bitenler!

 

Ortalıkta dolaşan, kanun ve adaletten ürkmeyen, kolluk kuvvetlerinden kaçmayan suç makinesi diyebileceğimiz sokak bitirimleri, ayyaşlar, berduşlar, sarhoşlar, uyuşturucu müptelası ruh hastaları, milyonların vicdanını titreten eylemler yapıyor.

 

Başıboş sokak köpeklerini toplamak için bile kanun çıkaran bir ülkeyiz lakin bu insan müsveddeleri sokak köpeklerinden bile daha vahşi ve daha acımasız oldukları hâlde hâlâ dışarıdalar!

 

Bir anne olarak korkuyorum. Yirmilerinde iki çocuğum var ve dışarı çıktıklarında aklıma bin türlü endişe ve desise üşüşüyor! Sokaklarımız tekin değil, hapishanede olmaları gereken yüz binlerce suç makinesi caddelerimizde elini kolunu sallayarak patlamaya hazır bir bomba misali suçsuz günahsız insanlarımızın arasında dolaşıyor.

 

Bu konuda kimi bakanlıkların hazırlıkları var lakin bu konuda Adalet Bakanlığının tutumu elbette çok önemli. Mesela Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim, İçişleri, Sağlık ve Dışişleri Bakanlıklarıyla “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Veri ve İstatistik Komitesi Toplantıları” yapıyor.

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Hanımefendi, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yürüttüğü çalışmaları “tek vaka bile çok vaka” anlayışıyla değerlendiriyor ki bu gerçekten çok doğru bir tespit.

 

Şiddet ilkokula kadar inmiş durumda. Dijital şiddetin yakın zamanda bütün şiddet türlerini çok geride bıraktığını söyleyelim. Çocuklar tek başına oldukları bu mecralarda her türlü taciz, tehdit, dolandırıcılık, şantaj gibi şiddet eylemlerine maruz kalıyorlar ve aile bireyleri bundan bihaber!

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şiddetle mücadelede meselenin bireysel çözümlerle değil “bütüncül yaklaşım”la sonuca varılabileceğini düşünüyor ve şiddete ilişkin faktörlerin bireysel, ilişkisel, topluluk ve toplum katmanı olmak üzere 4 seviyede ele alınması gerektiğini belirtiyor.

 

“Bütüncül Yaklaşım” anlayışıyla hareket etmek için toplumun bütün katmanları ve özellikle ilgili bakanlıkların bu konuda hemfikir olmaları lazım. Bu şiddet sarmalının bu kaosun kökenindeki etkenler doğru tespit edilmediği sürece bu yaşadığımız dehşeti yaşamaya devam edeceğiz.

 

Ancak şiddeti sadece kadın üzerinden ele almak doğru değil kanaatindeyim. Şiddetin cinsiyeti yoktur. Nitekim bugün erkeğin erkeğe şiddeti, kadının kadına şiddeti, çocuğun çocuğa şiddeti olgularıyla da karşı karşıyayız! Ne yazık ki bugün artık toplumsal şiddeti konuşmaktayız!

 

Bu suç makineleriyle mücadele eden, her türlü şiddete tanık olan, sokaktaki kirliliğin ve şiddetin boyutunu bilen polisimizin görüş ve düşünceleri mutlaka kanun koyucular tarafından dikkate alınmalıdır. Polise geniş yetkiler verilmelidir. Sokaktaki suç makineleri adliyenin bir kapısından girip ötekinden salınmak için değil, hapishaneye tıkılmak için toplanmalı ve gerekli cezalar sonuna kadar uygulanmalıdır.

 

Dolandırıcılık, çağın en cazip mesleği(!) hâline geldi. Dijital bankacılıkta binlerce insanın hesabını boşaltan bu dijital fareler için özel bir yasa yapılacak mı mesela? Toplumda güven bunalımının başlaması ne büyük felakettir oysa! Düşünebiliyor musunuz? Bankada bile paranız güvende değil!

 

Hasılı asayişimiz berkemal değil!

 

Huzurumuzu ve sükûnumuzu geri istiyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.