Pas de fumée sans feu!.. (Ateş olmayan yerde duman tütmez!..)

Yıl 1956… Ankara’nın Babıali’si Rüzgârlı Sokak’ta “Yenigün” gazetesinde “Galatasaray Lisesi ve Mülkiye mezunu” Mehmet Ali Kışlalı, genel yayın müdürlüğüne getiriliyor; “yazı işlerinden haber servisine, spor servisinden tashih servisine kadar bütünü ile” bir kadro değişikliği yapılıyordu.

 

Spor sayfası da Babıali’de “Fenerbahçe dergisinde 20 lira haftalıkla gazeteciliğine başlatılan Öcal Uluç’un şefliğinde “Hıncal Uluçlu, Ahmet Taner Kışlalılı (sonradan; Prof. Dr. ve kültür bakanı), Günaltay Şibaylı (sonradan; büyükelçi) ‘gencecik’ bir ekibe” teslim ediliyor, bu ekibe kısa bir süre içinde Oktay Kurtbökeler (sonradan; Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü), Kurthan Fişekler (sonradan; Prof. Dr.), Çelik Arıobalar (sonradan; Prof. Dr.) katılıyordu.

 

Ankara 19 Mayıs Stadı’nın spor yazarları tribününde de “bu ekip ‘Monşerler’ olarak” damgalanıyordu…
Ve de o sayfada “cumartesi ve pazar ve pazartesi günleri (manşetlere çıkılan, yorumlar yazılan futbol, basketbol, voleybol, atletizm, tenis, bisiklet, güreş, boks branşlarının maçları, yarışmaları, müsabakaları olduğundan) hariç, her gün Ankara gazete bayilerine “üç gün gecikmeyle ulaşan” Fransızların ünlü “L’Équipe” dergisinin “Pas de fumée sans feu” kulis köşesinden alınan ve Türkçeye “Ateş olmayan yerde duman tütmez” başlığı ile çevrilen bir “kulis köşesi” açılıyordu.

 

Bu girişi neden yaptım; Galatasaray’da “Galatasaray Liseliler” başta, Galatasaraylılara kulislerin en önemli, en yaygın ve en çok konuşulup tartışılan “karaborsaya düşen biletler ve Florya Projesi” konularındaki iddiaların  “gündelik bir ‘yalan’ açıklaması ile geçiştirilemeyeceğini” anlatmak için…
Bilinmelidir ki, Divan Kurulu toplantılarının kürsülerinde, spor sayfalarında, TV ekranlarında ve web sitelerinde “söylenenlerin, yazılanların” üzeri, “Galatasaray Liseli” bir başkanın “Yok böyle bir şey” şeklinde özetlenecek “bir açıklaması ile” örtülemez…

 

Bakınız Galatasaraylılar; Fatih Altaylı’nın “ses getiren” iddialarından sonra, sevgili Oğuz Dizer kardeşim de Fanatik’teki son yazısında ne yazdı:

 

“Bu arada Dursun Aydın; yasal olmayan bilet pazarlama konusu hakkında söz ediyor ama ortaya somut bir şey koymuyor! Oysa Adapazarı’ndaki Galatasaraylı kardeşim Emre Çakoğlu dert yanıyor; ‘Oğlum beş yaşına geldi ve daha bir maça dahi çocuğumu götüremedim. Beş saniye içinde biletler nasıl tükenir, bunca senedir çözebilen var mı?’ Başka; İskenderun’dan depremzede İbrahim Dere ‘İki senedir çocuklarını maskot olarak çıkarabilmek için’ didiniyor, ama asla mümkün olmuyor! Bu konuda Metin Öztürk ile yaşadığım bir süreç var. Bu yazıma sığmaz! ‘Poker Face’e güvenip yola da çıkılmaz! Sigorta mevzuatı, bu işe akıl erdiremez. Hele reklam işlerine yaslanmak hiç yetmez!”

 

Ne dersiniz Sayın Dursun Aydın Özbek Başkan’ım; “Ateş olmadan duman tüter mi?..”

 

“Ateşin olmadığına, camiayı inandırmanız gerek”; bekliyoruz!..