Üç büyükler eşit ama iki büyük “daha” eşit, neden?

A -
A +

Düşünmeye başladım; “futbol yazan bizler” acaba “Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur” atasözünün girdabına mı katıldık?..  Ne demek bu atasözü; “Oğlumuz, ‘çok çalışmasına rağmen’ belli bir düzeyden öteye gidemiyor” demek…

 

Gene düşünüyorum; “Acaba ‘biz mi’ dönüp dönüp bina okuyoruz, yoksa ‘futbolumuz’ mu?..

 

Kim bilir, belki ikisi de…

 

Hatta “sadece” futbolumuzda da değil, sporumuzda da varsa, yoksa Galatasaray ile Fenerbahçe… Yaz da yaz… Konuş da konuş…

 

Beşiktaş’ın yeni de, eski de başkanları, “Futbolumuzda sadece Galatasaray ile Fenerbahçe mi var” algılı konuşurlarken, haksızlar mı?..

 

Ben 1954’lerden beri spor yazarken de “Üç büyükler” denilir ve yazılırdı, bugün de öyle…

 

Ama insaf ederek düşünmemiz ve söylememiz lazım; üçler eşit, ama ikisi daha eşit” değil mi; özelikle de spor medyamızda?

 

Hatta spor medyamızda “Fenerbahçe - Galatasaray eşitliğinde” bile Fenerbahçe “daha eşit” değil mi?

 

Zaten “bu dengesiz eşitlik”, dün de bugün de “Üç büyüğün taraftar sayılarında” da kendini göstermedi mi ve hâlâ göstermiyor mu?

 

Ben bildim bileli, gazetelerimizin spor şefleri, spor müdürleri ya Fenerbahçeli, ya Galatasaraylı idiler… Köşe başlarını tutmuş, yazar ve yorumcuları da…

 

Sporumuza ve spor medyamıza yerleşen bu tablonun da sorumluları onlardı.

 

Ama, “acaba Beşiktaş’ı yönetenlerin” sorumluluğu hiç mi yoktu?..

 

 

Talimatlar değişmeli!

 

 

Futbol Federasyonu’nun başına gelen başkan ve yöneticilerin “ağızlarında sakız gibi çiğnedikleri” bir vaatleri vardır; “Disiplin talimatları yeterli değil, saha içi ve kürsü başı suçlarını önlemek bir yana azaltamıyor bile, değiştireceğiz!..”

 

“Doğrudan da öte” çok doğru söylüyorlar ama “doğru dürüst bir talimat değişikliği yapanı” da göremedik, bugüne kadar…

 

Değişim hedefi açık; “Ceza ‘caydırıcı’ olmalı” ki, bir işe yarasın…

 

Ama bunca yönetime gelen gidene rağmen, “işe yarayacak, spor suçlarını azaltacak cezaların konması” da bir türlü mümkün olamıyor, neden? Efendim, “Öyle cezalar konursa, kulüplere yönetici bulunamaz” imiş…

 

Kafaya bakın; “kulüp yönetimlerine aday olmayı düşünenler”, sanki “disiplin cezaları ağır olursa olmayacak kadar” spor ahlakından nasibi almamış, alamayacak insanlar mıdırlar?

 

 

Şaka!..

 

 

Spor medyamıza yarış var; Galatasaraylı yorumcular, “Galatasaray’ın şampiyonluğu nasıl ve neden kazanacağını”, Fenerbahçeliler de “nasıl ve neden kaybedebileceğini” yazma yarışındalar.

 

Bu da gösteriyor ki; Galatasaray, ya şampiyon olacak ya da şampiyonluğu kaybedecek!..

 

Peki, Galatasaray, kalan maçlarında 4 puan kaybettiği halde, Fenerbahçe’nin şampiyon olamaması hâlinde, “ne olmuş” olacak?..

 

 

 

Öcal Uluç'un önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.