Bu tarih; Türk hakemliğinde kırılmanın yaşandığı gündür! 16 Aralık 2014'te Zekeriya Alp, MHK Başkanlığından istifa etti. O gün Alp Başkan ve ailesi için "sevinç" günüydü. Ama Türk hakemliği için hiç de öyle olmadı!
Maç alan ya da almayan hakem, gözlemci, eğitimci, UEFA kokartlısı herkes Zekeriya Alp'i seviyor ve sayıyordu.
Son 16 aydır Türk hakemliği geriye gidiyor! Bu bir yorum değil, objektif parametreler öyle diyor.
8 aylık Yusuf Namoğlu döneminde yapılanma ya da ileriye dönük hiçbir gayret olmadı. Genç hakemlerin üzeri çizildi o kadar!
Jaap Uilenberg ile kopukluk da ilk bu dönemde başladı.
Kuddusi Müftüoğlu'na çok güvenmiştik. Genç, dinamik, hem de sahadan geliyor diye düşünmüştük. Önce cesaretle radikal talimat değişikliklerine gitti.
Ama 8. haftadan sonra sanki Müftüoğlu gitti, yerine başka biri geldi.
Yaptığı FIFA listesi TFF'yi ve kurulunu kökünden sarsmıştır.
Yaptığı klasmanlar hiçbir ölçü ve tartıya dayanmamaktadır. Objektif kriterler değil, duygular ölçü alınmıştır.
Atletik testler sulandırılmıştır. Bunu kendisi de kabul ediyormuş.
Bünyamin Gezer'e aşırı geniş bir hareket alanı tanıdı.
Bu durum; Jaap Uilenberg'i, Oğuz Sarvan'ı, yerli-yabancı eğitimcileri kaçırdı.
Burçin Keskin'in yeri de kolay kolay dolmayacaktır.
Bizim MHK her şeyden anlar!
UEFA Hakem Kurulu'nda hakem tayinlerini Pierluigi Collina başkanlığında İskoç Hugh Dallas ve Fransız Marc Batta yapar.
Gözlemcilerden sorumlu bir başkası var. Sadece hakemlerin atletik testlerine bakan bir Belçikalı var. Yani herkes ihtisası ve sorumluluk sahasında görev yapar.
Bizde MHK; hakem tayinini yapar, eğitimi verir, klasmanları belirler, olmadı bir de "cooper" koşturur!
Bu arada "cooper testi" de literatürden çıkalı 10 yıl oldu. Hızla Hilmi Ok, Bülent Yavuz dönemlerine dönüş devam ediyor.
Bu artık psikiyatrinin ilgi alanına giriyor!
Hakemler, galiba Trabzonspor maçlarında "Eyyam yaptı, baskıdan çekindi" gibi eleştirilere kapılmamak için daha fazla hata yapmaya başladı.
Belki bunun psikiyatride veya psikolojide bir tanımı vardır.
Peki, buraya nasıl geldik?
Trabzon maçında hata yapan hakemler "sehpaya çekilirse" olacağı buydu!
MHK, hakemleri "korkunç" bir baskı altına alacak tayin anlayışını benimseyerek bu işe çanak tutmuştur!
Hata yapma baskısı; hakemleri daha büyük hatalar yapmaya sevk etmiştir.
MHK bu durumu anlamalı ve işi normal seyrine çekmeli.
Bakın, Deniz Ateş Bitnel vakası dışında birkaç örnek vereceğim.
Süleyman Abay: 7. haftadaki Trabzon-Konya maçında bu yana Süper Lig'de maç alamıyor.
Çağatay Şahan: 10. haftadaki Trabzon-G.Antep maçından bu yana Süper Lig'de maç alamıyor.
Mete Kalkavan: 10 Şubat 2015'teki Trabzon-Sivas kupa maçından bu yana Trabzon maçı verilmiyor.
Cüneyt Çakır: 5. haftadaki Trabzon-G.Saray maçından bu yana Trabzon maçı verilmiyor.
Ali Palabıyık: 15. haftadaki Ç.Rize-Trabzon maçından bu yana Trabzon maçı verilmiyor.
Serkan Çınar: 18. haftadaki Bursa-Trabzon maçından sonra 4 hafta Süper Ligin yüzünü göremedi.
Erkan Engin: Kupadaki Trabzon-Nazilli Bld. maçından bu yana henüz düdük çalamadı. Penaltıyı itirazlar üzerine iptal edip endirekt serbest vuruş vermişti.
Bu örneklerin sayısı 4. hakem, ilave ve yardımcı hakemlerle daha da artırılabilir.
Trabzonspor lehine karar vermek; neredeyse "eyyam" ya da "korktu" gibi sıfatları beraberinde getirmeye başladı.
Olan da Trabzonspor'a oldu!
Sarvan neden küstü?
Oğuz Sarvan, son 10 yıldır aralıksız MHK Başkanı veya eğitimci olarak sistemin içinde var!
UEFA ile iletişimi kurmuştur. Uilenberg 7-8 yıl bu ülkede kaldı ise bu, Sarvan sayesindedir.
Sarvan'ın şu anda kullandığı teknoloji ve sistem "altını çizerek" söylüyorum; UEFA'nın elinde bile yok. Ama kullanırsanız!
Bünyamin Gezer'in Oğuz Sarvan'ın yaşadığı İzmir'e gidip eğitim vermesi bardağı taşıran damlalardan biridir.
Kaderin cilvesine bakın ki; bugün Bünyamin Gezer isminde bir MHK Başkanvekilimiz varsa tartışmasız Oğuz Sarvan sayesindedir.
Oğuz Sarvan MHK Başkanı iken derbileri, en kritik maçları gözü kapalı Bünyamin Gezer'e veriyordu.
Ama anlaşılan Bünyamin Gezer, Oğuz Sarvan'a aynı değeri vermedi.
Bu işler böyledir; hakem camiasında buna benzer 10 örneği bir çırpıda sayarım.