Kuddusi Müftüoğlu'na "G.Saray-A.Gücü maçından sonra 35 gün dinlendin. Cezan bitti. Orta halli bir maçla seni kazanıyoruz." Muhittin Boşat'a "Konya-Malatya maçını başarıyla yönettin. Bırakıyorsun. Trabzon-G.Birliği son maçın." Geçen hafta maç alan Mustafa Çulcu, Bülent Uzun, Zafer Önder İpek, Erol Ersoy gibi isimler başarısız bulunmuş olacak ki, bu hafta maç verilmemiş. Her hafta maç alınacak diye bir kaide yok. Ancak; Muhittin Boşat, Selçuk Dereli başarılı bulunmuş olmalı ki; üst üste maç aldılar. Ali Aydın'a, "Federasyon ve MHK arkanda olmaya devam ediyor. Rahat ol. Hata yapabilirsin. Hata yapma hakkın her zaman mevcut." Hamza Mısır'a, "6 hafta dinlendin. Bir hatan yoktu ama uygun maç ayarlayamadık. Allah'tan İstanbulspor var." Bülent Demirlek, Cüneyt Çakır, Hamza Mısır dışındaki gençler beklemeye devam edeceksiniz. Şimdilik size maç vermeye cesaretimiz yok. Serdar Tatlı'ya, "Derbiden sonra 3. hafta. Maç yine yok. Biraz daha dinlenmelisin." 17.haftanın hakemlerine bakınca, biz bu hafta bu mesajları aldık MHK'dan. Çulcu görmedi! Mustafa Çulcu, G.Saray-Trabzon maçındaki yönetimi ile tepki aldı. Özellikle Bülent Korkmaz'ın tekmesine ve dirseğine göstermediği kart ya da kartlar yüzünden... Çulcu ile ilgili önemli bir ayrıntıyı hatırlatmakta fayda var diye düşünüyoruz. Bülent Korkmaz acaba hayatında kaç defa kırmızı kart görmüş olabilir? Araştırmadık, ama azdır. Çulcu, hakemlik hayatı boyunca Bülent'e 2 defa kırmızı kart göstermiş. Biri G.Saray-Antalya, diğeri de Ç.Rize-G.Saray maçlarında. Çulcu, Bülent'in tekmesini görseydi, kesin atardı. Art niyeti olsaydı, De Boer'i de sarı kartla geçiştirebilirdi diye düşünüyoruz. Haksız mıyız? İstanbul hakemliği (2) Geçen hafta İstanbul hakemlerinin eşit şartlarda mücadele vermediğini yazmıştık. Bir hata yapmışız. Hatamız haklılığımızı belgeler nitelikte. Doktor olan Metin Aydoğan'ı İstanbul Bölgesi hakemi olarak biliyorduk. Kocaeli'ye tayini çıkmış. Olmuş İzmit hakemi. 11 haftadır da maç alamıyordu. Geçen hafta aldığı maç G.Birliği-İstanbulspor maçı... Yani MHK diyor ki, Metin Aydoğan artık tarafsız. İstanbul takımlarının maçına çıkabilir. O zaman Orhan Erdemir'e, Cüneyt Çakır'a ya da Fırat Aydınus'a şöyle bir formül gözüküyor. İkametlerinizi ya da işinizi Çorlu'ya, Yalova'ya aldırın. Daha fazla maç almanız garanti. Metin Aydoğan örneği gibi. İl sınırlarını çıktığınız anda tarafsızsınız. Yorumcular karar verin artık! Ç.Rize-Samsun maçı. Hakem Erol Ersoy. Maçın son dakikası. Rizeli Raphael'a yapılan hareket var cezasahasında. Ersoy 'oyna' diyor. Bir salisede gördü göremedi. Akşam koltuklarında soğuk - sıcak yudumlayıp hakemleri yorumlayanlar neler söylüyor? Ömer Üründül ve Zeki Çol penaltı değil diyor. Diğer kanalda Şansal Büyüka "penaltı değil" diyor. "Penaltı penaltı gibi olmalı" diyen Erman Hoca, "Penaltı" diyor. Hoppala! Raphael'e yapılan hareket penaltı ise maç 2-2 olacak. Ustalar karar verin! Bir başka örnek! Bursa-Diyarbakır maçı. Hakem Cüneyt Çakır. Cezasahası içinde bir pozisyon. Ömer Üründül - Zeki Çol (ustalar bari siz yapmayın) "Ofsayt olmalıydı. Karar yanlış, atlanmış" yorumunu hemen yaptılar. Aynı pozisyon, fakat görüntü devam ediyor diğer kanalda (doğru yayıncılık). Yardımcı hakemin bayrağı, hakemin düdüğü var. Pozisyon ofsayt, karar da ofsayt. El insaf! Devamını niye seyretmiyorsunuz? Yönetmenin hatası mı? Yoksa siz mi acele ediyorsunuz? MHK, yardımcılara hep der ki; "Acele etme! Bekle ve gör!"