Kazandık gitti dediğimiz bir maçı daha kazandık oh ne muhteşem! Oysa maça ne biz ne de hakem iyi başlayabildi. Çıkabilecek en iyi on birimiz sahadaydı. Kadro konusunda tartışmaya mahal kalmamıştı. Oynadığımız iki maçtan sonraki, sakatları düşünecek olursak, bu kadro olmalıydı. Çek takımı ilk 45 dakikada istedikleri zaman yarı sahamıza sızıyorlardı. Önlem alamıyorduk. Koller pimi çekilmiş patlamaya hazır bir bombaydı adeta. Nitekim, 34. dakikada o bomba patladı. Biz, Çek kalesine gidemiyorduk, gitsek de etkisiz kalıyorduk. İsveçli hakem Peter Fröjdfeldt, bütün tercihlerini Çek takımı lehine kartlarını ise bize karşı cömertce kullandı. Hele Servet'e gösterdiği bir sarı kart vardı ki, sanki silah çekiyordu. Ancak bu kadar tahrik edebilirdi. Devre arasında Fatih Terim, hünerini gösterdi ve Milli Takımı değiştirdi... Sabri'nin oyuna girmesiyle birlikte ikinci yarının ilk 10 dakikasından itibaren öyle bir yüklendik ki, Çekler tarihinde böyle bir baskı görmemiştir. Biz de uzun yıllardır, böyle etkili bir milli takım seyretmemiştik. Kalemizde ikinci golü görünce, "Ah" dedi, böyle de olur mu, olmadı şükür! Arda Turan ve Nihat sahneye çıktılar... Arda, Cenevre'de ortaya koyduğu futbolla hem fiyatını hem de değerini iki kat artırdı. Arda'ya doyamadık. Şampiyonaya veda ettik derken Nihat çıktı sahaya golleri peş peşe sıraladı. Değmeyin keyfimize... Fakat, şu İsveçli hakem sinir mi sinir, bir pozisyonda kırmızı kartını Volkan'a çıkardı. Kaldık 10 kişi. Tuncay kaleye geçti, neyse ki dakika bitti, tur geldi... Yola devam...