Ba'de harab-ül Basra* *(Basra harap olduktan sonra)

Şüphesiz haftaya, oynanamayan Diyarbakır-Bursa maçı damgasını vurdu. Vuracağı da günler öncesinden belliydi. Fitil, 26 Eylül 2009'daki Bursa'daki maçtan ateşlenmişti. Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olurmuş. İzninizle ben de bir yol göstereyim. Nasıl olsa fikir üretmenin ya da yol göstermenin bir maliyeti, vergisi, depozitosu yok. Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer sezon başından beri krizlerde çuvallıyor. Bu maçın bu noktaya geleceğini bilmesi gerekirdi. Bir bahane bulmalıydı, "sahanın zemini bozuk" gibi. Bu maçı Şanlıurfa'da yapılan yeni statta oynayabilirlerdi. Ve Diyarbakır bu işten en az zararla kurtulurdu. Çetin Sümer bunu düşünemedi! Peki başka ne yapılabilirdi? Bursaspor sahaya "Diyarbakır'ı ve Diyarbakırspor'u çok seviyoruz" yazılı kürtçe bir pankartla çıksa; tansiyon düşer miydi mesela? Belki öfke seli, alkış seline dönerdi; ne dersiniz? Veya Sayın Bakan Faruk Özak, Federasyon Başkanı Mahmut Özgener, Lütfi Arıboğan, Ersun Yanal, Oğuz Çetin maçtan 1-2 gün önce Diyarbakır'a gitselerdi. Halkla bütünleşme, halı saha maçı, bir iki açılış vs... Tribünlerle sıcak bir iletişim kurulabilir miydi? Diyarbakırlı olan Kulüpler Birliği Başkanımızın bir katkısı olabilir miydi? Cuma günü TGRT Haber TV'de konuğumuz G.Saray'ın emektarlarından Bülent Ünder'di. 2000 yılındaki Leeds-G.Saray maçını hatırlattı. İstanbul'daki ilk maçta 2 İngiliz öldürülmüştü. İngiltere'deki maçta tansiyon çok yüksekti. Bülent Ünder sahaya siyah eşofman, siyah bant ve siyah formalarla çıktıklarını hatırlattı. O öfke dolu tribünlerin bir anda yumuşadığını söyledi. Maalesef tekerlek kırıldı. *** Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural hafta içinde diyordu ki: "Daum gelsin bakalım Kasımpaşa'ya. Sıfır puanla takımı alsın bakalım ligde tutabilir mi? Anadolu'da bir takıma gitsin bakalım ne yapabilir?" Yılmaz hocam çok haklı... da... Daum'a yıllık 4 milyon euro verecek Anadolu takımını nereden bulacağız? 3 yıllık mukavele yapacak uyanık başkan (!) nerede?!... Yılmaz hocam ayrıca şu son dakikalarda galibiyeti koruyamama işine de bir çare bul artık! Sana hiç yakışmıyor! Ligde tam 8 maçta öne geçmiş, son dakikalarda dramatik bir şekilde kaybetmişsin ya da 1 puana razı olmuşsun. İdare etmenin sonucu bu! Diyarbakır'daki olaylardan sonra benim için ne Süper Lig'in, ne şampiyonluk yarışının, ne düşme hattının önemi kaldı; bu olaylar "sadece bugünün, sadece Diyarbakır'ın olayları değil", futbolumuzun markasını da, 2016 ümidini de berhava eden ve "çıkarılan kanunlara rağmen" önlenemeyen bir "kara leke zincirinin sadece bir halkası"; idare-i maslâhatın sonucu; en tepeden, en dibe kadar hepimizin ortak olduğu bir suç; yazıklar olsun!.. > Öcal Uluç Olaylar ve penaltılar Diyarbakır'da meydana gelen olaylar sonrası, kimin kazanıp kimin kaybettiğinin muhasebesi doğru çıkarılırsa, sanıyorum benzeri olayların önüne geçebilir, ya da dozunu azaltabiliriz. Burada en önemli görev hiç kuşkusuz yazılı ve görsel medyanındır. Tabii mavi boncuk dağıtmadan... Federasyonun da yalpalamadan, net ve kesin tavırlı olması gerekir. Bir de Yunus Yıldırım'ın penaltı korkaklığının başka hakemlere de bulaşmakta olduğunu görüyorum. Örneğin Bünyamin Gezer. > Kemal Belgin Yarışın cazibesi Zaten ağır aksak bir puan cetveli vardı. Bir maç da pazartesiye kayınca, ne olacağı konusunda haber bekleyen bir maçla, iki tane de erteleme maçı kuyruğuna eklenince, "Bursaspor lider mi, Fenerbahçe üçüncü mü veya Beşiktaş ne olacak" diyerek hayal kuruyoruz bu köşeyi yazarken... Ama bir golün bile 3 sıra değiştirdiği düşme ve zirve hattı, sadece bu bakımdan çok çekici geliyor bana. > Ümit Aktan Koca koca adamlar F.Bahçe, 7 maçlık galibiyet hasretini, üstelik iyi oynamadığı, rakibin hediye ettiği bir pozisyon sonrası bulduğu golle Antalya karşısında giderdi. Maç bitmiş ama F.Bahçe Asbaşkanı sırf "Mağlubiyetlerden sonra değil, galibiyetlerden sonrada da konuşuruz" tezini sağlamlaştırmak için, yine hakeme sallıyor. Sahadaki ağlamaklı Güiza'yı, pozisyona giremeyen takımı; kenarda "Sfenks" gibi duran Daum'u görmeyeceksin; konuşmak için, konuşacaksın... Yakışıyor mu Mosturoğlu? > Naci Arkan Uyuma Federasyon! Diyarbakır-Bursa maçında yaşananlar, ne F.Bahçe-G.Saray ne de Beşiktaş-Bursa karşılaşmalarındaki tribün hareketleriyle bir tutulabilir, burada niyet başka! Başta Futbol Federasyonu olmak üzere, bu ülkede barışı ve kardeşliği geliştirmek isteyen herkes aynanın karşısına geçip, "Biz ne yapıyoruz?" diye kendini sorgulamalı! Kin, nefret, öfke içinde kimlik ve iktidar sevdasına kapılanlar, asırlardır "Allah için" aynı saf, cephe ve ideal uğruna ne mücadeleler verdiğini unutmadan nasıl tehlikeli bir oyunla karşı karşıya bırakıldığını kavramalı! > Hasan Sarıçiçek HAFTANIN TAKIMI ESKİŞEHİR HAFTANIN FUTBOLCUSU KORAY ARSLAN (ESKİŞEHİR) HAFTANIN TEKNİK ADAMI RIZA ÇALIMBAY (ESKİŞEHİR) HAFTANIN HAKEMİ KAMİL ABİTOĞLU (Diyarbakır-Bursa) HAFTANIN KARMASI ONUR (TRABZON) SANTOS (FENERBAHÇE) TOLGA (GAZİANTEP) NADAREVİC (ESKİŞEHİR) SERKAN (TRABZON) ÇAĞLAR (DENİZLİ) EMRE (FENERBAHÇE) ABDULLAH (KAYSERİ) KORAY (ESKİŞEHİR) TEVFİK (BELEDİYE) BURAK (TRABZON) GOL KRALLIĞI 17 GOL: Makukula (Kayseri) 10 GOL: J.Cesar Souza (G.Antep), Umut (Trabzon) 9 GOL: Kewell (G.Saray), Alex (F.Bahçe) 8 GOL: Colman (Trabzon), Güiza (F.Bahçe) Bobo (Beşiktaş), Moritz (Kasımpaşa) 7 GOL: Arda, Nonda (G.Saray), Ozan İpek (Bursa) 6 GOL: Kahe, Mustafa (G.Birliği), Semih (F.Bahçe), İskender, Tum (Belediye), Isaac (Manisa), Batalla, Turgay (Bursa) 5 GOL: Baros (G.Saray), Tazemeta, Mendoza (Diyarbakır), Necati, Veysel, Jedinak (Antalya), Cangele (Kayseri), Cenk (Kasımpaşa), Adem Sarı (Eskişehir), Youla (Denizli), Beto (G.Antep), Santos (F.Bahçe) 4 GOL: Ergic, Volkan (Bursa), Simpson (Manisa), Ümit Karan, Mehmet Yılmaz (Eskişehir), Kamanan (Sivas), Vassell, Metin Akan (MKE A.Gücü), Yekta, Şahin, Gökhan Güleç (Kasımpaşa), Hurşit (G.Birliği), Gabric (Trabzon) CEZALILAR İbrahim Kaş (Beşiktaş), Rızvan (Belediye), Mehmet Eren, Makukula, Serdar (Kayseri), Sedat Bayrak (Sivas), Arda (G.Saray), Ümit Karan (Eskişehir) KIRMIZI KARTLAR Oğuz Sabankay (Belediye) Rajnoch (MKE A.Gücü)