Başarı tesadüf değildir!

A -
A +
Cüneyt Çakır ve ekibi, hayallerin çok ötesinde bir iş başarmıştır. Şampiyonlar Ligi finali, futbolun en tepe noktasıdır.Yıldız oyuncular, ülkesi gidemediği ya da elendiği için Dünya Kupası finallerinde, finalinde çoğu zaman yer bulamıyor.
Bir Türk hakeminin bu finali yönetmesi, Avrupa'nın en iyi hakemi olduğunun taçlandırılmasıdır. Bu final, 120 ülkede naklen yayınlandı.
Bir yıl önce Dünya Kupası yarı finali, geçen hafta Şampiyonlar Ligi finali! Sadece 11 aya bu iki dev maçı sığdırabilmek hem FIFA'nın hem UEFA'nın kabul ettiği hakem olmak tesadüf bir başarı değildir.
Bu işi az-çok takip eden biri olarak şunu ifade etmeliyim!
Bu başarıda birinci sıra Cüneyt Çakır'ın çalışkanlığına aittir.
İkinci sıra tartışmasız babası Serdar Çakır'ındır. Serdar Hoca kadar dünya, Avrupa ve Türk futbolunu takip eden bir yönetici, eğitimci ya da kendisini geliştirmek isteyen birine rastlamadım. Serdar Hoca, dünyanın herhangi bir ülkesindeki bir U19 maçını seyreder ve notlar alır. Eğer izlemeye fırsat bulamamışsa, o maçı kaydeder daha sonra mutlaka izler. O maçtan klipler hazırlar.
Başarıyı getiren diğer faktörler, bu ilk iki maddeden sonra sıralanır.

Demirören Berlin'de kura çekti!
Şampiyonlar Ligi Finali öncesi Berlin'de park ve caddeleri Juventus ve Barcelona taraftarlarıyla dolmuş.
Bir kafede TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Servet Yardımcı, Genel Sekreter Kadir Kardaş, MHK Başkanı Yusuf Namoğlu, Serdar Çakır ve çok sayıda hakem buluşmuşlardı.
TFF sitesinde yayınlanan bu fotoğraf çok şeyi anlattı.
Günler önceden organize olan İstanbul'dan ve Anadolu'dan çok sayıda hakem Berlin'e gitmiş.
Dikkatimi çekti, yıl içinde "hakem izliyoruz" diye maçtan maça koşan MHK'dan o fotoğrafta kimse yoktu. Hakem izleme projesi adı altında hakemliği bırakan Yunus Yıldırım'ı bile izlemeye giden kurul üyelerinden bu tarihi maça ilgi duyan olmamış.
Öte taraftan hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan çok sayıda eski MHK Başkanı ve eski MHK Üyesi Berlin'de yer de bilet de bulmuş. 
Maça bilet bulamayan bazı hakemler, Berlin'de kafede izleme pahasına da olsa bu heyecana ortak olmak istemiş.
Sayın Demirören, kafede çok sayıda hakemi ağırlıyor. Çok sıcak ve samimi bir ortam.
Hakemlere "Bileti olmayan var mı" diye soruyor!
Bilet bulamayan 4 hakem el kaldırıyor! Demirören'in elinde 2 bilet var!
Başkan kimseyi kırmak istemiyor. Çareyi kura çekmekte buluyor. Ve bu iki bileti kura ile iki hakeme hediye ediyor.

Sadece 'Bizim spiker' beğenmedi!
Şampiyonlar Ligi finalini Star'da Murat Kosova anlattı.
Murat Kosova; iyi eğitim almış ve ekrandan tanıdığımız kadarıyla sadece futbolu değil sporu bilen bir arkadaş.
Ne yazık ki; her pozisyonu anlatırken hakemi eleştirmek için fırsat kolladı.
Etrafımdakiler "Hakem yabancı olsa bu kadar eleştirilmez" demeye başladılar.
Biraz daha geçti!
Bu defa telefonuma mesajlar gelmeye başladı:
"Cüneyt Çakır ile bu maçı anlatan spiker arasında geçmişten bir sıkıntı var mı?"
Bu ve buna benzer telefonlar almaya başladım.
Bir Türk hakemin bir daha böyle bir final yönettiğine ne biz ne de Murat Kosova bir daha şahit olabilir!
UEFA, Cüneyt Çakır'ı bütün kritik pozisyonlarda haklı buldu.
Bu maçtaki Türk hakemler, bütün dünyadan tam puan aldı ve takdir topladı.
Ama maçı anlatan arkadaşı, tatmin olamadı. Zaten kanalı da Türk hakemlerin ödül törenini yayınlamayı bile çok gördü! Magazin basını için bile eleştiri konusu oldu.

Göçek 5-6.hakemliği dünyaya kabul ettirdi!
İlave hakemlik, Avrupa'da henüz tam oturmadı. Tartışılmaya devam ediyor.
UEFA Başkanı Platini ilave hakemlikten yana, FIFA bu uygulamaya pek sıcak değil.
Hüseyin Göçek, finalde el-kolla topu ağlara gönderen Neymar'ı yakaladı.
Aynı Göçek, 2012 Avrupa Şampiyonası'nda da 5-6.hakemliğin çok başarılı örneklerini vermişti.
UEFA, ilave hakem konusunda en olumlu örnekleri Hüseyin Göçek'le buldu.
Hüseyin Göçek'in bu hafta sonu da Avrupa Şampiyonası elemelerinden çok kritik bir maçta düdük çalacağını haftalar önce Uilenberg müjdelemişti.

50 milyonluk maça otobüs bileti!
Geçen hafta, PTT 1.Lig finali için Başakşehir Fatih Terim Stadı'ndaki Samsun-Mersin İY maçına gittim.
Maç oynanırken önümdeki kıdemli yardımcı hakem Cem Satman'a bakarak şunu düşündüm.
Süper Lig'e çıkmak naklen yayın geliri ile birlikte ortalama artı 50 milyon TL gelir demek.
Bu final; maddi olarak Ziraat Türkiye Kupası'ndan kat kat daha değerli bir final.
Maçın hakemleri, Halis Özkahya Yalova'dan, Kemal Yılmaz İstanbul'dan, 4.hakem Hakan Ceylan İzmir'den gelmişti. Kıdemli Yardımcı hakem Cem Satman Ankara'dan.
Bu yazacaklarımı değerli TFF yöneticileri iyi dinlemeli.
MHK'lar bu tip konulara kulak asmazlar. Onların hakem diye bir dertleri yoktur.
Birisi bu talimatları yazarken PTT 1.Lig maçları için 500 km'nin altına hakeme uçak bileti verilmez demiş.
Kıdemli Yardımcı hakem Cem Satman, minimum 50 milyon TL değerindeki bu maça Ankara'dan muhtemelen otobüsle geldi gitti. Uçak kullandıysa parasını cebinden ödemiştir.
Maç uzatmalara gitti, penaltılara kaldı.
Hakemlerin stattan çıkışları 24.00'ü çok rahat bulmuştur.
Otogarlar Antalya ve Samsunlu taraftarın akınına uğramıştır.
120 dakika koşturan, penaltıları takip eden Cem Satman maçtan sonra duşunu alıp otogara gitmiştir.
Bir taraftar gibi otobüse binmiştir.
Sabah 08'de de Ankara'ya ancak varabilmiştir.
Yok eğer İstanbul'da gece otele gidip kaldıysa, bunu da TFF ödemez. Cebinden ödemiştir.
Sayın Yıldırım Demirören, sayın Servet Yardımcı iyi biliyorum bu konulardan haberiniz yoktur. Olsa buna çare bulursunuz.
İstanbul hakemi Ankara'ya giderken, Ankara hakem İstanbul'a gelirken PTT 1.Lig maçlarına otobüsle gelip gitmemeli.
Esenler, Harem otogarlarında hakemin inip binmesi hakemden çok TFF'nin itibarını sarsar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.