Burada kazanan yok, herkes kaybetmiştir!

Sesli Dinle
A -
A +

Sayın MHK Başkanı Prof. Dr. Lale Orta, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmuştur. 

 

Sosyal medyada mutlu olan üç beş kişi dışında herkes zarar ve ziyandadır.

 

- MHK Başkanı, henüz göreve başlayalı 50 gün olmadı. Yıprandı. Belki doğru yaptıkları birçok iş gölgede kaldı.
- Hakemlik kurumu yıprandı
- Yayıncı kuruluş yıprandı.
- Kulüpler birbirine girdi.
- Ligin zorluk derecesi birkaç kat arttı.

 

TEHLİKE ŞU: Şampiyonluk yarışındaki kulüplerden biri bütün gücüyle MHK’nın “arkasında” dururken, diğeri de bütün gücüyle MHK’nın “istifasını” istiyor. İşte esas fay hattı burası!

Birkaç tespit daha…

1) MHK Başkanı’nın yazılı açıklamasının TFF’nin internet sitesinde yayınlanmaması dikkat çekti. Mani olan tarafın G.Saray olduğunu söyleyenler var.  

 

2) G.Saray Başkanı Dursun Özbek’in basın toplantısındaki vücut dili ile okuduğu metindeki sertlik örtüşmüyordu.

 

3) Bir pozisyon için “herkes aynı görüşte olacak” diyemezsiniz. Her yorumcunun, her hakemin, her gözlemcinin, her MHK Başkanının, her futbolseverin farklı yorum ve düşünme hakkı vardır.

 

4) Söz konusu pozisyon için “Donk önce tekme sallıyor, yetmiyor, kovalıyor, üst baldırına hamle yapıyor. Üstelik top da yok.” diyenler de var.

 

5) Kulüpler sosyal medya hesaplarını ne kadar az kullanırlarsa, “etki güçleri” o kadar artar. 

Haydi, bakalım görelim!

Bugünden sonra Sayın Lale Orta ya da bir başka MHK Başkanı, VAR odasındaki bir görüntüyü kamuoyuyla ya da yayıncı kuruluş ile paylaşsın da görelim! 

 

Diyelim ki; bir pozisyonda hakem ve VAR yüzde yüz doğru karar vermiş, ama kamuoyu yanılmış!

 

TFF Başkanı dâhil, MHK Başkanı çıksın da “Hakemimiz doğru karar verdi” desin de göreyim!

 

Netice; bu tip değerlendirmeler Beylerbeyi’nde, Riva’da yapılır. 

 

Başka yerlerde denemenin bedelini sanıyorum herkes gördü.
Bakın geçmişte aynısını yapan MHK Başkanları oldu. Ama usul bu değildi. 

Memleket farkında bile değildi!

Deseniz ki; tek bir pozisyon üzerinden bir kriz çıkaracağız! Bu kadarını kimse beceremezdi!

 

Hani kural hatası, tayin hatası; hiçbirinde iş buralara gelemezdi.

 

Derbi değil, şampiyonluk ya da düşme maçı değil!

 

Sonuca, skora etki eden bir hakem kararı değil. Oynanmış gelmiş, geçmiş, memleketin yarısının farkında olmadığı bir pozisyondu. 

Orta’nın yerinde olsaydım!

1) Yayıncı kuruluştaki hakem yorumcularından birini arar; “Arkadaşlar bir açı daha var. Dikkatinizden kaçmış olabilir! Ona bakabildiniz mi?” diye sorardım. Olumlu cevap veririlerse ne âlâ. Olumsuz cevap verirlerse; “canınız sağ olsun” der, geçerdim.

 

2) Diyelim içim yine rahat etmedi. Yayıncı kuruluştan ekstra “Kuralına Göre” programı talep ederdim. Sadece söz konusu pozisyonu değil, birkaç pozisyonu da araya katar, derdimi anlatırdım. 

Peki; yarın ne yapacaksınız?

Süper Lig’de bir maç 14 veya 20 tane kamera ile çekiliyor. Sayı her neyse...

 

Yarın birisi ya da bir kulüp çıkıp bir pozisyon için şu sorulardan birini sorarsa ne cevap vereceğiz?

 

1) Reverse kameraya baktınız mı?

 

2) Diğer kale üzerindeki vinç kameraya baktınız mı?

 

3) Dördüncü hakemin önündeki orta kameraya baktınız mı?

 

4) Pilot altı kameraya baktınız mı?

 

5) Diğer kalenin arkasında bulunan yerdeki kameraya baktınız mı?

 

Bütün bu soruları ne için soruyorum?

 

Köşe vuruşunda kafaya çıkan bir oyuncu topa eliyle mi vurdu, kafayla mı vurdu? En iyi gören, 110 metre ilerideki diğer kalenin üzerindeki vinç kameradır. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.