Cüneyt Çakır tırnaklarıyla bir yerlere koşuyor. Tabii kimse süreci bilmediği için hep yüzeysel yorumlar var. Çakır, geçen yıl haziran ayında Avrupa Ümitler Şampiyonası'nda yarı finalde İngiltere-İsveç maçını yönetti. Bunun manası çok büyüktü. Ardından Avrupa'dan gelen üste üste çok yüksek notlar ve 1. kategoriye yükseliş.
Cüneyt Çakır bir yere anlaşılan ciddi şekilde not edilmiş ki, UEFA Avrupa Ligi'nde Fulham-Hamburg yarı final ikinci maçı geldi. Şüphesiz çok değerli bir müsabaka.
Anlaşılan o ki, Cüneyt Çakır'ı çok daha önemli noktalarda göreceğimiz günler yakın. Yolu açık olsun!
Tabii MHK'ya da bir not düşmeden geçmek zor.
Bu Cüneyt Çakır, 21 Aralık 2008'den (G.Saray-Beşiktaş 4-2) beri Beşiktaş maçı yönetmiyor. Yani 495 gündür. Yani 17 aydır.
26 Ocak 2008'den (Beşiktaş-G.Antep 3-1) bu yana da İnönü'ye çıkmamış. Yani 824 gündür. Yani 28 aydır.
7 Ocak 2009'dan beri (F.Bahçe-Bursa kupa maçı) Kadıköy'e çıkmamış. Yani 476 gündür. Ligde 13 Ocak 2008'den (F.Bahçe-Belediye: 2-2) bu yana yani 837 gündür Kadıköy'e yine çıkmamış.
Peki, bu istatistiği neyle açıklayacağız?
Yalvarıyorum germeyin!.
Bu ülkede en kolay iş, toplumu germek.
Birileri bilerek, birileri bilmeyerek germe konusunda çok başarılı.
Bir domuz gribi salgını başladı. Ölü sayısı 500'lere vurdu. Günlük ölü sayısının artırılarak verilmesi birilerini mutlu ediyordu adeta.
Ondan önce kuş gribi, deli dana salgını. Olmadı keneden ölenler. İnsanlar pikniği, seyahati, tatili iptal etti.
Deprem profesörlerimiz sağ olsunlar periyodik olarak ölü sayısı, depremin şiddeti, tsunaminin dalga boyu konusunda açıklama yapmaya bayılıyor.
Şehit haberleri içimizi dağlar.
Trafik kazası haberleri hayatımızın artık bir parçası.
Bir ara Ankara'da 23 Nisan'lar, 29 Ekim'ler kıyafet sebebiyle gerilmemize yetiyordu.
Ardından Ergenekon, Darbe, Balyoz!..
HSYK, anayasa değişikliği karşılıklı sert açıklamalar.
Salı günleri gazeteye gelmiyorum. Evde Meclis'teki partilerin grup toplantılarını izliyorum. Gerilim için yetiyor da artıyor!.
Bir ara ekonomik krizlerde ekonomi profesörleri geriyordu.
Şu saydıklarımın hiçbiri bırakın İsviçre'yi, Danimarka'yı, şu komşumuz Bulgaristan'da bile yaşanmıyor.
Bu milletin biraz keyif aldığı biraz mutlu olduğu hobi futbol. Biraz diğer problemlerini 90 dakika kenara ittiği bir meşgale.
Aman ya rabbim!
Hafta sonunu önce "rakip takımda arkadaşı olduğu için penaltı kaçıran" sonra "maç satan oyuncuları" açıklayanları dinleyerek geçirdik.
Kasımpaşa-F.Bahçe ve G.Saray-Bursa maçlarında birilerinin heyecanla beklediği kadar hakem hataları olmadı.
Biraz futbolumuza huzur geliyordu ki!..
Yangına benzin dökenler çıktı.
Salı sabahı bir telefon aldım.
Efendim A.Gücü-F.Bahçe maçının hakemini biri, birine açıklamış. O da maçın hakemi açıklandıktan sonra açıklayacakmış.
F.Bahçe'den yaylım ateşi.
Ankara'dan yaylım ateşi.
Taraflar savcılıkta!..
Daha maça iki hafta var.
Durun şu 32. haftanın maçları bir oynansın.
Ardından Türkiye Kupası sahibini bulacak. Bu maçın hakemini bir yiyin, parçalayın, paçavraya (!) çevirin.
Gerilimi bu kadar peşin peşin yaşamanın keyfini sürmek için bu kadar aceleye ne gerek var?
Yurt dışından bir adam gelse şu durumu anlatsanız, inanın acır bize.
Veya futboldan hiç anlamayan babaannenize, şu A.Gücü ile F.Bahçe arasındaki lâf yarışını bir anlatın.
Anlatmaya çalışın.
İnanın çok komik gelir ninenize!..
Bahar geldi. Çıkın kırlara bol bol temiz havayı teneffüs edin. İnsanları sevin. Kuzuları sevin. Taze sebze ve meyve tüketin. Kimseyi üzmeyin. İşin keyfine varın.
Ya trafikte geriliyoruz, bankada geriliyoruz, ekranda başında geriliyoruz, hastanede geriliyoruz, postanede geriliyoruz, bir de siz germeyin!.
Yalvarıyorum!
Bu memlekette hakemlik, MHK Başkanlığı, MHK üyeliği, Federasyon Başkanlığı ya da yöneticiliği yapanlara ya da yapmak isteyenlere de, heveslenenlere de Allah akıl fikir versin.
Yapılacak iş değil!..
Şu memlekette toplam 10, bilemedin 15 kişi futbolun içine ediyor.
Bu 10 kişinin isimlerini izin verirseniz yazmayayım. Onlar kendilerini çok iyi biliyorlar.
Bari sen yapma Rıza Hoca!
Beşiktaş'ta başladı, Beşiktaş'ta bıraktı.
Futbolculuğunu ve profesyonelliğini kimse tartışamaz.
Liderdi, tam bir kaptandı.
Pazartesi günü Eskişehir-Trabzon maçını seyrediyorum. 90 dakikayı taç çizgisinde geçirdi. Hakemin her kararına ama her kararına itirazı var. Yanlış hatırlamıyorsam, Rıza Hocanın maçta şiddetle istediği 4 penaltı var.
Eskişehir ligin en rahat takımı. Rıza Hoca 2 yıllık sözleşme yenilemiş. Başarılı olduğunu herkes kabul ediyor.
Hocam bu kadar gergin, bu kadar kendini kaybetmiş!
Bu yerli hocalarımızın maçlardaki durumları hiç iyi değil. Ben şimdi bu Rıza Hocamı nasıl Marsilya'nın, Olimpiakos'un, Nürnberg'in başında hayal edeyim?
Bu akşam saat 22.00'de TGRT Haber TV'de G.Saray'ın efsane kaptanı Bülent Korkmaz'ı ağırlayacağız.