Demokratik açılım, belge tartışmaları, domuz gribinden sonra memlekette bir haftadır en fazla konuşulan konu Bünyamin Gezer'in yönettiği derbideki olaylar oldu.
Bu maç oynanır mıydı?
Oynanmaz mıydı?
Erman Toroğlu "çok sevdiği ve tuttuğu" Bünyamin Gezer'i bu maçı oynattığı için şiddetle eleştiriyor, hatta defterden silmiş görünüyor.
Serhat Ulueren, Ahmet Çakar ve Reha Muhtar pazartesi gecesi 3 saate yakın bir süre bu maçın oynanıp oynanmamasını tartıştılar. Somut bir karara varamadılar.
Kitapta bu derbinin oynanıp oynanmamasına dair net bir talimat yok.
Şimdi Futbol Federasyonu'nun yapacağı bir iş var.
Bu maçın kasedini UEFA ve FIFA'ya göndermeli. Bu durumda ne yapılıp yapılmaması gerektiğini sormalı.
Eğer ikna edici bir cevap gelirse, bu konuyla ilgili yıldırım hızıyla yeni bir talimat çıkarmalı.
Bu işi tamamen hakemin takdirine ve vicdanına bırak.
Aradan bir hafta geçsin, Federasyon olarak çıkıp "doğru" ya da "yanlış" deme.
Temsilci raporları medyada çarşaf çarşaf yer alsın.
Hakemin notu gazetelerde birbirini tutmayan onlarca değişik rakam olarak yayınlansın.
Temsilciler Kurulu Başkan Vekili Fatih Tanfer derbide saha kenarına bir masa atmış oturuyor. Kimse görevini ve sebebini bilmiyor.
Gözlemci Yavuz Karaozan maçı saha komiserinin yanından seyrediyor. Bariz gol şansını, penaltıyı oradan nasıl gördü? Çok merak ediyorum.
Türkiye'da kamuoyu ve Federasyon bir haftadır bu işin içinden çıkamadı.
Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna henüz karar veremedi.
Bünyamin Gezer 35 dakika içinde bir karar verdi ve uyguladı.
Önleyici hakemlik diyordunuz ya... Alın size önleyici hakemlik. İşte -kendi ifadesiyle- olayları önlemiş oldu.
Bünyamin Gezer maçı oynatmakla doğrusunu yapmıştır. Oynanmasaydı kaos daha büyük olacaktı. Federasyon işin içinden hiç çıkamayacaktı. Trabzon-Sivas maçının içinden 56 günde çıkamayan federasyonlar gördük! Tekrar mı, seyircili mi, seyircisiz mi, hükmen mi?
Aradan bir hafta geçti. En ufak renk vermeyen kararsız bir federasyon var. Demek ki Bünyamin doğrusunu yaptı.
Ama ben maçtan sonra verdiği röportajdaki bir cümleye takıldım kaldım.
"İptal etsem Kadıköy yıkılırdı."
Sevgili Bünyamin o zaman adama şu soruyu da sorarlar:
"Sen maçlarda kararlarını baskıya, seyirci sayısına ve stada göre mi veriyorsun?"
Bu çok tehlikeli bir ifade. Öyle değil mi? Ne dersin? Hakem stat ve semt isimlerini kullanmamalı.
Hata zincirleme gidiyor
9.haftada bir Süper Lig gözlemcisi, sadece Erman Toroğlu'nu izlemiş olmalı ki, gittiği maçın hakemine 8.3 verdi. Çünkü bariz bir hatayı Erman hocam ciddiye almadı ve bizim gözlemciyi de yanıltmış oldu.
Erman Toroğlu dışında aynı görüşü taşıyan ikinci bir yorumcu olmamıştı.
Notu "kıt" diye bilinen gözlemci 8.3'ü basmıştı.
MHK da Doğa Babacan'ın dahi hayrete düştüğü bu hakeme 10'uncu haftada maç vermişti.
Şimdi 11.haftada da o gözlemcinin de o hakemin de maçı var.
4 hafta, 6 hafta, 8 hafta dinlenen hakemin ve gözlemcinin saygısı, inancı kalmıyor.
Hatalar zincirleme gidiyor yani sizin anlayacağınız!
Dikkat çekenler
>> Barış Şimşek Trabzon Bölgesi hakemi. Dün (29 Ekim Perşembe) kupada Altay-Samsun maçını yönetti. Maç bitmeden, gözlemci notu ulaşmadan; Konya-Kocaeli (1 Kasım Pazar) maçına atandı. Siyah-beyaz bir hata yapsaydı ne olacaktı? İzmir'de maçı yönetti. Cuma günü raporunu yazdı. Trabzon'a gitmesine gerek yok, ordan belki de direkt Konya'ya geçti. 72 saatte iki farklı ilde iki farklı kategori maçını yönettirmeye ne gerek var?
>> Halis Özkahya geçen yıl (22 Kasım 2008'de) A.Gücü-F.Bahçe maçı öncesi kendisini Cemal Aydın'ın aradığını açıklamış ve maçtan alınmıştı. 1 yıla yakın bir süre sonra Halis Özkahya yine bir A.Gücü (-Beşiktaş) maçıyla dönüyor! Başkent takımıyla barıştırılmak istenmiş olmalı.
>> MHK geçen sezon Halis Özkahya için yapıyordu, şimdi Tolga Özkalfa... 5'inci maçına çıkıyor. 5'i de naklen yayında... 5'i de 4 büyüklerin maçı...
>> Süper Lig'de 4.hakem gitmenin kriterini biri bana anlatsın. 169 tane klasman hakemi var. Hangi kriterler dikkate alınıyor? Birilerinin soyadı, birilerine yakınlık nedense Oğuz Sarvan'ın bilgisayarına takılmıyor. Tıpkı Antalya'ya çağrılan 16 hakem gibi birilerine özel muamele var!
MESAJ KUTUSUNA HİKAYE DÜŞTÜ Maçı tertemiz bitirdim!
İsmi bende kalsın. Allah sağlık afiyet versin. Eski bir hakemimiz başından geçen bir hikayeyi her yerde anlatır dururdu. Benim kulağıma birkaç farklı kanaldan gelmişti. Size de gelmiştir mutlaka:
"Bir maç ki anlatamam. Tribünler yıkılıyor. Gerginlik had safhada. Maç 0-0, bitime çok az kaldı. Ev sahibinin mutlaka kazanması gerekiyor. Güvenlik güçlerinin olaylarla baş etmesi imkânsız. Emniyet, jandarma diken üstünde. Çevre illerden gelen polis takviyesi yetmeyecek. Son düdüğümle tribünler sahaya inecek. Şehir çok büyük hadiselere gebe. Ben ne yaptım biliyor musunuz? Bir penaltı çaldım. Bütün olayların önüne geçtim. Tansiyon, gerginlik diye bir şey kalmadı. Gol oldu. Maçı bitirdim. En ufak bir olay olmadı. Selametle herkes stattan ayrıldı."
Bu hikaye eskiden büyük marifetmiş gibi anlatılırdı.
Federasyon, net ve kesin bir tavır koymalı. Hakemler, gözlemciler, temsilciler, kamuoyu doğrusunu öğrenmeli. 10 yıl, 20 yıl öncesine gitmeyelim.