Federasyon Başkanı olmak!

A -
A +

Türkiye'de Futbol Federasyonu Başkanlığı; en az bir bakanlık kadar, 3 büyük şehrin belediye başkanlığı kadar popülaritesi yüksek bir makamdır. Keyifli günler kadar, üzüntü dolu günler de olacaktır. Bu işin tabiatı gereği böyledir. Mahmut Özgener çok genç bir yaşta ciddi bir desteği de arkasına alarak Federasyon Başkanı oldu. Önünde 2 tane büyük sınav var. Birincisi, Milli Takım'ın 2010 Dünya Kupası'na katılma başarısını yakalamak. İkincisi (ki bence en zoru bu) 2010 yılındaki naklen yayın ihalesi. Bu iki olay Sayın Özgener'in uykularını kaçıracak nitelikte çetin konular. Mevcut yayıncı kuruluş ile, bu işe ciddi şekilde talip olan medya kuruluşu arasında 10 gündür ciddi bir kavga var. Kavganın konusu başka ama naklen yayın ihalesinde buna benzer kavgalara şahit olacağız. Haluk Ulusoy'u Ulusoy yapan, "naklen yayın ihalesindeki" duruşudur. Bazı kalemler, bazı yorumcular şimdiden bu yayın ihalesine göre kalem oynatıyor. Bundan sonra da ona göre oynatacak. O kalemler için "kurumsallaşma, gelirlerin artırılması, hakemlerin performansı" gibi konuların hiçbir önemi yoktur. Ulusoy'un giderayak "havuzla" ilgili bir manevrası mevcut yayıncı kuruluş ile talip olan kuruluşun "anında sert ve ciddi reflekslerini" göstermişti bize! Sayın Özgener tatlı canınızı sıkmayın. Hakemlerin performansına "havuz ihalesi gözlüğünden" bakan yorumcular olacak!. Hakemlerin performansını "federasyonda, kurullarda yer alamamanın" sıkıntısıyla değerlendirenler olacak. Bunların da objektif olma şansı yok. Dün Öcal Uluç ağabeyle görüştüm. İzmir'de oturan Öcal Ağabey'e İzmirli Mahmut Özgener'i sordum. Kefaletini peşinen ifade ederek, "4 dönem Altay'da başkanlık yaptı. Yaşı 45 ama, 40 yıldır futbolun içinde. Futbolu da bilir, yöneticiliğini de bilir. Başkan olması en doğru tercih. Ciddi bir yöneticilik tecrübesi var. Futbolun içinde hep vardı. Ticari hayatta önemli görevler üstlendi. Türk futbolu için çok hayırlı bir isim. İyi işler yapacaktır" dedi. Mahmut Özgener'e geniş bir hüsnü-kabül var. Türkiye'de Başbakanlık'tan sonra en fazla eleştiri alan makam tartışmasız "Futbol Federasyon Başkanlığı"dır. Herkesi mutlu ve memnun etme imkânı yoktur. Hakemler her hafta maç ister, kulüpler her hafta 3'er puan ister. Avrupa'dan elenen takım, ligdeki takvimden şikayetçi olur. Hakeme Avrupa'dan maç gelmezse, suçlu Erzik'tir. Çünkü maalesef kazanmak için her şeyi mübah gören yöneticilerimiz var. > Kemal Dinçer'in zor kararı Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanı Kemal Dinçer kendisine "şiddetle muhalif olanlar" üzerinde bile görüştükten sonra olumlu bir düşünce bırakıyor. Şu günlerde kendisinin ne kadar zor durumda olduğunu tahmin edebiliyorum. Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu 11 kişiden 9 kişiye inecek. 2 kişi elenecek. Sayın Kemal Dinçer için zor bir karar. Birkaç hafta önce GTK'yı eleştiren bir yazı yazdığımda Sayın Dinçer'in şu cümlesini hiç unutmuyorum: "Bir dönem daha bu görevi yapacak olsam, yine bu arkadaşlarımı seçerdim." Yani hiçbir kurul üyesi arkadaşına "sitemli bir cümle" dahi kullanmadı. 10 arkadaşına da güveninin tam olduğunu söyledi. 6 ayı doldurdular. Hataları olmuştur. Ama bu sezon daha az hata yapacaklarını ümit ediyoruz. > Hayatın gerçekleri İnsan hayatında ömür boyu federasyon başkanlığı diye bir durum sözkonusu olamaz. Ömür boyu MHK başkanlığı da yapmanız mümkün değil. Ömür boyu MHK veya GTK üyesi de olamazsınız. Bütün hayatınız boyunca FIFA hakemi ya da hakem olarak da kalamazsınız. Bir sezonda kupa ile beraber 8-10 derbi var. Hepsini siz yönetemezsiniz. Bu görevler gelip geçici görevlerdir. Federasyon Başkanlığı'nı 7-8 yıl yapmışsınız, şimdi mevcut yönetimi yıpratmak için özel bir ekip kurmanıza veya yapılanmaya gerek yok. Başarısız olurlarsa, delege sizi çağırır, siz de göreve talip olursunuz. Delege takdir ederse, seçilirsiniz. Hem de çok güçlü gelirsiniz. MHK veya GTK üyeliğini devremülk gibi görenler de var. Sıra bekleyenler var. Önceden birkaç kez tatmış, tadı damağında kalmış olanlar var. 34 hafta üst üste maç almak isteyen hakem, gözlemci, temsilciler var. Bu mümkün mü? Hiçbir şeyden mutlu olamayanlar var. Hayatta mutlu olmak için o kadar çok sebep var ki, sağlığınız yerinde ise, huzurlu bir aile ortamınız varsa, her şeyden önemlisi dostlarınız varsa mutlu olun. Bu makamlar için üzülmeye değer mi? Bu kurullarda yer almak veya kokartlar için bu kadar hırsa hiç gerek yok! Hayat hakemlik, MHK üyeliği, GTK üyeliği veya federasyon başkanlığı değil. Hayatın diğer renkleri de var. > Koşamadılar! MHK'nın Ankara'da atletik testlerden geçirdiği iki "sancılı" hakem Bülent Demirlek ile Hakan Sivriservi 150 metrede başarılı olamadı. Duyumlarımıza göre, her iki hakeme de öteki hakemlere verilen malzeme aynen verilmiş. > Kısa kısa... * Silivri'deki seminerde Doğan Babacan, Mersinli olan Kadir Tozlu ile yine Mersinli Musa Eryılmaz'ı barıştırma başarısını göstermiş. Bu iki arkadaş Doğan Babacan'ın hatırını kırmıyor, tokalaşıyorlar. Dileriz, bu yaklaşım Mersin'deki herkese dalga dalga yayılır. * Hakem Derneği'nin İstanbul Şubesi internet sitesini yenilemiş. Ciddi bir emek sarfedilmiş. Profesyonel standartlarda bir site olmuş. Emeği geçenleri tebrik ederken sitenin adresini bir kere de biz verelim. www.tffhgdistanbul.org.tr * Geçen sezon başta hakem ve gözlemciler olmak üzere herkesten büyük ilgi gören TGRT Haber TV'deki programımız Hakem Triosu, 6 Eylül'de yeni sezona merhaba diyecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.