Hakemin duyguları

A -
A +

Hakem olmayan hakemi anlayamaz. Hakemleri dinliyorum. Zaman zaman aile hayatlarını gözlemleme imkânı buluyorum. Hiç hakemlik yapmadım. Ama içlerinde kopan fırtınaları anlıyorum. 33 yaşında klasman düşen ya da yükselemeyen hakemin herkesten gizlice nasıl ağladığını... Anne, baba, eş, kız arkadaş, hatta babanne bile MHK'yı, GTK'yı, gözlemciyi biliyor. KPS, ÖSS, ÖKS kaybediliyor, kazanılıyor. Bu derece etkilenilmiyor. Hakemin her şeyini al ama hakemliğini alma. Emek vermiş, zaman vermiş, hayatının en güzel günlerinde nelerini feda etmiş bu uğurda. Kadro şişkin, yeni yapılanma, yaş geçmiş, askerlik yapmamış denilerek hakemlikte önü kesilenlerin duygularını iyi anlıyorum. Kolay değil. Ama hayatta her şey de hakemlik değil. Hayat sürprizlerle, engellerle dolu. Ben şuna inandım. Hakemlikte huzur yok. Mutluluk yok. Çünkü isteklerin sonu yok. İl hakemi oluyorsun, klasman istiyorsun. Klasman geliyor. İyi maç istiyorsun. Süper Lig oluyorsun, yetmiyor. FIFA olayım diyorsun. Derbi istiyorsun. Bu defa Avrupa'dan iyi maç bekliyorsun. Hakemlik bitiyor. Gözlemcilik veya kurullarda olma hevesi başlıyor. Yani doyum yok! >> Emniyet kemerini takınız! Geçtiğimiz cumartesi günü Bülent Yıldırım ciddi bir trafik kazası geçirdi. Geçen yıl kaybettiği annesinin ölüm yıldönümü sebebiyle Ankara'dan Kayseri'ye mevlüt okutmaya gidiyordu. Kayseri'ye 80 km kala -ki yavaş gidiyormuş- mıcıra arabayı kaptırınca 7 takla atıyor. Kendisi ve yanında bulunan eşi emniyet kemeri sayesinde kazayı ucuz atlatıyor. Hemen hemen yara almadan kurtuluyorlar. Arka koltukta oturan erkek kardeş kendisini muhafaza edebiliyor. Ama halası ağır yaralanıyor. Dün tedavisi için ilk ciddi ameliyat yapıldı. Bu kaza, son iki yılda bu güzergâhta (Kızılağıl mevkii) 160'ıncı kaza olmuş! Ülkemiz çok önemli değerlerini, yetişmiş insanlarını her gün trafik kazalarında kaybediyor. Bir kısmı da sakat kalıyor. Bülent Yıldırım emniyet kemeri sayesinde kurtulduklarını söylüyor. Allah korusun bu aileyi kaybedebilirdik. Veya ömür boyu kalıcı sakatlıklar olabilirdi. Hakem ve gözlemciler çok seyahat eder. Ben bu haberi aldığım günden beri emniyet kemerini bağlamadan hareket etmiyorum. Herkes de benim gibi bunu önemini biliyor ama ihmal ediyorduk. Gelin bundan sonra kemer bağlamadan seyahat etmeyin! >> Bu rekor kırılmaz! Dört kardeş... Dördü de hakem! Baba-oğul, abi-kardeş, dayı-yeğen hakem çok gördük, duyduk. Ama bu sezon bir daha eşine rastlanılmayacak bir durum gerçekleşti. Trabzon'da bir babanın arka arkaya 4 kız evladı dünyaya geliyor. Ardından ard arda 4 de erkek evlat. Baba, çocukları henüz belli bir yaşa gelmeden vefat ediyor. Bu 4 erkek kardeşe bir yerden hakemlik bulaşıyor. Bu yıl en küçükleri Güngör Başkan da klasman hakemi olunca, 4 kardeş de klasmana çıkmış oluyor! Ağabeyler Muhammet Başkan ve Mustafa Başkan Klasman Hakemi. Yılmaz Başkan ve Güngör Başkan Klasman Yardımcı Hakemi. Belki MHK da bu sezon bu 4 kardeşi bir maça atayarak tarihte bir daha asla olmayacak bir tayin yapabilir. Muhammet Başkan orta hakem, Yılmaz ve Güngör yardımcı, Mustafa da 4. hakem olur mesela. 4 kardeş de üniversite mezunu. Muhammet ve Mustafa beden eğitiminden, Yılmaz sınıf öğretmenliğinden. Küçükleri Güngör ise kamu yönetimi mezunu. Hepsi çok zeki ve ışıl ışıl çocuklar. Başkan kardeşlerin yeğenleri de fen liselerinde ve tıp fakültelerinde dikkat çeken başarılı öğrenciler. Başkan'ları Trabzon'dan biliyordum ama bu defa yakından tanıdım. Anadolu'dan hakem hikayelerine devam edeceğiz. >> Gözlemcinin kötüsü Hakemlerden hep duyardım, "Allah hem hakem hem de gözlemci şansı versin" diye... Gözlemcilerin soyunma odalarında ne tafralar yaptıklarını çok dinlemişimdir hakemlerden. Bu sezon yaşanan bir hakem-gözlemci hikayesi belki Sayın Kemal Dinçer'e biraz ışık tutar: Maç Süper Lig maçı değildir. Gözlemci maçtan sonra soyunma odasına gelir. Yardımcı hakemleri ve 4. hakemi kutlar, ellerini sıkar. Maçın hakeminin elini sıkmaz, yüzüne bakmaz. Hatta "Seni hiç beğenmedim" der, çıkar gider. Ama hakem maçı kendine göre çok iyi yönetmiştir. Hatta maçı izleyen bir Süper Lig hakemi "hiç tanımadığı" maçın hakemini telefonla arayarak performansından ötürü kutlar. Bu gözlemci, o Süper Lig hakemini sadece ekranda görmüştür. Bilgi ve kariyer olarak aşırı uçtalar. Maçtan sonra bu 4 hakem, 10 saatlik bir kara yolculuğuna çıkarlar. Ne yazık ki, sadece orta hakemin ehliyeti vardır. Diğer 3 hakem araç kullanamaz. O hakem o moralle sabaha kadar direksiyon sallar. O hiç tanımadığı Süper Lig hakeminin tebrik telefonu olmasa sıkıntısından belki de kaza yapacak! İşte memleketteki gözlemci profili. Gözlemci orta hakeme 6.0, diğerlerine 7.5 vermiştir. >> Alın size manşet Önceki akşam F.Bahçe-Shakhtar Donetsk maçının hakemi Süleyman Abaydı. Abay başarılı bir maç yönettikten sonra soyunma odasının tüneline inmişti ki S.Donetsk'in 13 numaralı oyuncusu hakemin formasını istedi. Süleyman Abay da formasını çıkarıp bu oyuncuya verdi. Ukraynalı oyuncu da hemen kendi formasını çıkarıp hakeme uzattı. Bu neyi hatırlattı biliyor musunuz? Geçen sezon Hüseyin Göçek Roberto Carlos'tan forma almadığı halde gazetelere manşet olmuştu. Sanki formayı alsa ne olur ki? Süleyman Abay formasını verdi, formayı da aldı; ne duruyorsunuz manşet yapsanıza!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.