Ülkemizin ücra bir köşesinden bir hakem, bir futbolcu, bir sanatçı ya da özel bir insan çıkınca daha fazla duygulanıyor insan. Yılmaz Erdoğan marka olmuş bir oyuncu, sinemacı, tiyatrocu. Bir marka isim. Memleketi Hakkari'nin ismini yaptığı kaliteli işlerle duyurdu. Hakkari'de TFFHGD 1997 yılında şube açmış. Ve bu bölgede (9.Bölge) sadece Hakkari'nin bayan hakemleri varmış. Hakkari'de futbolu teşvik eden organizasyonları Hakkari Şubesi üstlenmiş. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Şemdinli ilçesinde amatör müsabakalar oynanıyor. Hakkarili hakemler profesyonel liglerde takımlarının olmasını çok arzuluyor. 9. Bölge'deki Van İli Hakem ve Gözlemci Kurulları, Hakkari'ye kol kanat germiş. Tarihte ilk defa 28 Ocak'ta Hakkari'de bölge semineri düzenlenmiş. Bölgenin gözlemci eğitimcisi Zafer Korkmaz'a teşekkür ediyorlar. Gözlerden ve gönüllerden ırak olan Hakkari, sahalara yeni yeni hakemler sunmak istiyor. Bu yönde iyi niyetle çalışanlar var. Hakkari İl Hakem Kurulu ve Şube Başkanı Turan Şimşek. Hakkari İl Gözlemci Kurulu Başkanı Sacit Kahraman. Bu iki arkadaşa Türkiye'deki bütün hakem camiası destek ve moral vermeli. Bu köşeden duyuruyoruz. Kırklareli'deki hakemin meselesini de, Hakkari'deki hakemin meselesini de gündeme taşımaya, çözüm üretmeye her zaman hazırız. >>> Dernek ses vermiyor Geçen hafta hakem derneğinin bazı şubelerinde yaşanan sıkıntıları dile getirdik. Çıt yok. Genel Başkan nezaketen arayıp, "Durum şundan ibaret. Gerekeni yapıyoruz ya da yapmıyoruz" demedi. Bilgi verip kamuoyunu aydınlatma yerine, adeta dikta rejimlerin disiplin mekanizması işliyor. Kulağımıza gelen, Dernek Genel Merkezi, bu dosyaları tartışmadan konuşmadan Hukuk Kurulu üzerinden Disiplin Kurulu'na sevki tercih ediyor. Kırklareli Şube Başkanı Soner Emek'in de savunması istenmiş. Kendisini hiç tanımam, sadece 2 kez telefonla görüştüm. 5 yıl Lüleburgaz Belediye Başkan yardımcılığı yapmış bir kişi. Lüleburgaz Türkiye'nin önemli ve potansiyeli olan bir ilçesi. Böyle bir yerde sıradan bir adama 5 yıl belediye başkan yardımcılığı yaptırmazlar. Soner Emek dernek genel merkez yöneticilerine birer mektup yazıyor. Mektubunda kendisini kısaca tanıtarak özetle şunu söylüyor: "Şubat ayında şube başkanı seçildim. Hiçbir gözlemcilik ve temsilcilik beklentim yok. Son seçimde Selçuk Dereli'yi destekledim. İlimizdeki sıkıntıları bölge sorumlumuz Rıza Özahioğlu'na ilettim. Bize dönen ya da derdimizi soran olmadı." Soner Emek telefonla da Selçuk Dereli ya da herhangi bir yöneticisine ulaşamamış. Mektubunun sonunda da "Zafer Önder İpek ve Cem Papila'lara sahip çıkılması gerektiğini" söylüyor. Ve MHK'yı da eleştiriyor. Otomatik sistem işliyor ve Disiplin Kurulu'na veriliyor. Önümüzdeki salı günü de denetlemeden geçeceklermiş. İlin ismi ya da şahıslar hiç önemli değil. Dernek şeffaf olmalı. Eleştirilere açık olmalı. Şubesini dinlemeli. Şube başkanı arayınca, telefonuna çıkmalı. Ama sistem şöyle bir dernek istiyor. MHK'yı alkışlayacak ve emrinde olacak. MHK'nın her yaptığı doğrudur diyecek. Eleştirmek senin ne haddine? Hiçbir konuda fikir ya da görüş bildirmeyeceksin. Sesini çıkarmayıp oturacaksın. İlindeki problemleri dile getirmeyeceksin. Bu sistemden hakem çıkmaz. Bu sistem hakemin meselesine çözüm üretmez ------------- Kaos kimi etkiledi? Kim haklı kim haksız tartışmaları bir yana, malum, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy arasındaki gerginlik... Toplanan imzalar... İmzaların gerçek olup olmadığı tartışmaları... Ciddi bir kaos ortamını beraberinde getirdi. Hep şu tahminler yapıldı, ki biz de aynı tahmini yapıyorduk: "İşi en zor olan hakemlerdi." En çok hakemler etkilenecek diye düşünüyorduk. Yanılmışız. MHK, hakemlerden daha fazla etkilenmiş gözüküyor. 3 haftalık tayinler bunu ortaya koydu. Sistem gereği MHK'nın ayakta durması zordu. Baktığımız zaman MHK'ya girmeden önceki Mustafa Çulcu ile MHK'daki bugünün Mustafa Çulcu'su arasında dağlar kadar fark var. Fazla da yadırgamıyorum. Ya söylediği gibi ceketini alıp gidecekti. O zaman Mustafa Çulcu gibi kalacaktı. Ya da sisteme teslim olacaktı. Bugünkü konumuna düşecekti. O bugünkü konumunu tercih etti. Sahada suratına tüküren oyuncuya kırmızı kart gösteremeyen hakemle, yüzüne küfür edilen yöneticiye tepki koyamayan arasında ne fark var? >>> 20. haftanın tayinleri G.Birliği-Bursa (Cemil Şensöz) Cemil Şensöz geçen hafta Kocaeli - Samsun maçını yönetirken gününde değildi. Kötü yönetti. Hatta maçı MHK Başkanı Mustafa Çulcu'nun seyrettiğini de duydum. Bu hafta Süper Lig'e verilmesi bize tuhaf geldi. Şensöz, bu sezon 5.haftada yönettiği Ankara-Ç.Rize maçından sonra tam 5 ay geçiyor. İkinci bir maç geliyor. Bu ödül mü ceza mı? Ç.Rize-F.Bahçe (Selçuk Dereli) Geçen hafta Antalyaspor'un bariz gol şansı vardı. Penaltı, kırmızı kart. Selçuk Dereli çalmadı. Yılmaz Vural maçtan sonra "ligden çekilmekten" söz etti. Mesajı bazıları o gün alamamıştı. Bugün anlaşıldı. Selçuk Dereli, Ç.Rize-F.Bahçe maçında. A.Gücü-Kayseri (Fırat Aydınus) Ligin ikinci haftasında A.Gücü lehine kural hatası yapan Fırat Aydınus yine A.Gücü maçında. Çok zor bir randevu. İki kulübün safları da çok net. Biri Federasyon'un tam yanında, diğeri tam karşısında. Nitekim daha 10 gün önce F.Bahçe-G.Birliği kupa maçında Aydınus ciddi bir hata daha yaptı. Ama MHK dinlendirmedi, ödüllendirdi. Bazı hakemler, bazı hakemler kadar şanslı değil. Tayinlere bakınca, İstanbul hakemlerinin isyan ettiğini hissediyorum. Hak ettikleri kadar maç alamıyorlar. Çaresi var. Dosyanızı ya Ordu'ya ya Kocaeli'ye aldıracaksınız. İyi maç ya da kötü maç yönetmeniz hiç önemli değil. Notunuz hiç önemli değil. Yeter ki, birilerine yakın olun. >>> HAKEM - METRE Maç Hakem Maç KK SK Penaltı A.Gücü-Kayseri Fırat Aydınus 9.maçı 2 45 - Beşiktaş-Denizli Kuddusi Müftüoğlu 6.maçı 2 28 - Ç.Rize-F.Bahçe Selçuk Dereli 12.maçı 1 40 1 Antalya-Konya Hakan Sivriservi 1.maçı - - - G.Saray-V.Manisa Bülent Yıldırım 11.maçı - 37 1 G.Birliği-Bursa Cemil Şensöz 2.maçı - 4 1 Trabzon-G.Antep Bülent Demirlek 8.maçı 2 34 2 Erciyes-Ankara Barış Şimşek 8.maçı 4 35 - Sakarya-Sivas Çetin Sarıgül 6.maçı 1 27 3