MHK'nın yoğurdu üflediğini daha önce birkaç defa yazdım.Bu hafta 2. Lig'de Beyaz ve Kırmızı Grup'ta maçlar bugün oynanacak. 18 maçta 8 Süper Lig hakemi var. (Bülent Birincioğlu, Murat Özcan, Erkan Engin, Hüseyin Sabancı, Mustafa Öğretmenoğlu, Abdulkadir Bitigen, Sarper Barış Saka, Ferhan Kestanlıoğlu)
Ben bu denli bir uygulamayı geçmişte hatırlamıyorum.
Bu durumun ciddi sakıncaları var:
1)Süper Lig kadrosunda bulunan hakem PTT 1. Lig'e gittiği zaman bile mutlu olmuyor. Siz bunu bir alt lige 2. Lig'e gönderiyorsunuz. Maça konsantrasyonu ve katkısı ciddi şekilde tartışma konusudur.
2)Ulusal hakemlerin (ikinci ve üçüncü ligde görev yapan) moralleri sıfıra iniyor. Onların gitmesi gereken maçlara başkaları gidiyor. Ulusal hakemler de bölgesel liglerde sürgün muamelesi görüyor.
(Bölgesel Amatör Lig için 700-1000 km yol giden hakemler oluyor. Ceplerinden para ödeyerek bu maçlara karayoluyla gidiyorlar. Aldıkları para masraflarını asla karşılamıyor. Daha tehlikelisini söyleyeyim, çok rastladım. Bunlar genç hakem. Çok donanımsız ve yetersiz araçlarla 1000 km yol gidiyorlar. Yarın Allah korusun birisi bir kaza yaparsa bunun hesabını ne MHK ne de TFF verebilir.)
3)Bir Süper Lig hakemi, bir 2. Lig maçına gidiyorsa gözlemcisi de Süper Lig gözlemcisi olmalı. Veya gözlemcisinin ciddi bir hakemlik kariyeri olmalı. Bu hakemin yardımcıları da Süper Lig kadrosundan verilmeli.
Bana birisi "Hakemlerin moral-motivasyon ve konsantrasyonlarını nasıl bozabiliriz? Bir yol gösterir misin?" diye sorsa tereddütsüz cevabım şu olur:
Süper Lig hakemlerini, 2. Lig'e atayın! Hem ulusal hakemleri hem de Süper Lig hakemlerini değersizleştirmek için en güzel formül!
Bundan daha iyi bir yol bulamazsınız!
MHK'nın bu aşırı tedbiri, ya da empati yapmaması paranoyaya dönüşecek boyutlara ulaşmıştır.
Haa şunu da söyleyeyim hiçbir 2. Lig kulübü; maçına Süper Lig hakeminin geldiğinin farkında değil, umurunda da değil.
Ürün ve üreten arasında denge olmalı
Sanayide ürün ve üreten arasında bir denge aranır.
Sürekli ürünü düşünürsen, üreteni kaybedersin.
Sürekli üreteni düşünürsen bu defa da ürün kalitesi düşer.
Burada ürün; iyi maç yönetmektir.
Üretim tarafı ise hakemlerdir.
MHK hep iyi maç yönetilsin derdinde olursa, hakem tarafını kaybedebilir.
MHK hep hakemi düşünürse, bu defa da ürün kötü gelmeye başlar.
Burada üreten ve ürün arasında bir denge kurulmalı.
Mevcut MHK ürüne aşırı değer veriyor, hep ürünün peşinde... Üretene ise aynı değeri vermiyor. Üreten tarafı olan hakemler bu durumdan çok şikayetçi.
Bir feryat ve aşırı moralsizlik var! Telefonla şu şikayet ve mesajları çok yoğun şekilde almaya başladım.
- Ünsal Çimen'in bilgisayarında bir sistem vardı. Hiç değilse maçımızın olacağı haftayı tahmin edebiliyorduk.
- Haklı hiçbir gerekçesi olmadan 4 hafta dinlenen hakem var. Öte tarafta 4 hafta üst üste maça giden hakem var.
Sevgili hakem arkadaşlar şunu iyi bilin bu yazdığım konular ve sizler MHK'nın umurunda bile değilsiniz.
Onlar "51, 51 ve 50 puanla dizilmiş" 3 takımın maçını düşünüyor.
10 tane hakem her hafta maç alıyor! Keyifleri yerinde!
10-15 hakem de hiç değilse 5-6. hakemlik yapıyor. Onlar da ekonomik olarak mutlular!
Gerisi hiç önemli değil!
MHK'nın 9 hakemi var!
23.haftada Süper Lig'de görev alan 9 hakem, hiç değiştirilmeden 24.haftadaki 9 Süper Lig maçına tayin edildi.
Bu ne demek? MHK 9 hakemle ligi döndermeye başladı. Biz 12-13 hakeme razıydık!
MHK 9 hakemi önüne alıyor! 9 maça dağıtıyor! (Ali Palabıyık, Mete Kalkavan, Kamil Abitoğlu, Fırat Aydınus, Bülent Yıldırım, Hüseyin Göçek, Cüneyt Çakır, Halis Özkahya, Tolga Özkalfa)
Böyle bir atama modeli tarihte görülmemiştir!
Bundan sonraki aşamayı ben size söyliyeyim!
Bu 9 hakemden bazılarının aynı hafta cuma-pazar maç alması.
Kimse gülmesin, bu da yakındır (!)
Ben dün akşam 16.30'a kadar boşuna hakemlerin açıklanmasını bekledim!