Müsabaka şöyle başladı!
Molde makina gibi bir takım hissi verdi!
Çok çabuk çıktılar. Uzun toplarla G.Saray kalesine indiler!
Savunmadan gelen Ellingsen, Nelsson ve Abdülkerim dahil 4 kişinin arasından kafayı vurdu.
“Gerçek terazi; buralar! Şimdiye kadarki; elemeler kandırmaca idi. Ciddiye alınacak skorlar ya da futbol yoktu” diyecek olduk ki...
O Molde’den eser kalmadı, G.Saray sazı eline aldı.
Maçı Yunus çevirdi!
25. dakikaya kadar G.Saray adına olumlu hiçbir şey yoktu!
Sadece Yunus Akgün rakip sahaya arada bir sarkıyordu. Ki bu şekilde bir faul kazandık; Oliveira’nın savunmaya çarpıp ağlara giden şutu psikolojik üstünlüğü rakipten aldı! Bize verdi...
Hele arkasından İcardi öyle bir gol attı ki; Trabzon’a attığı 2. golden çok daha estetik, çok daha zor olanı, çok daha ince bir işçilik seyrettik.
Evet o ilk 25 dakikadaki Molde’den eser kalmamıştı.
Tamam G.Saray’ın hücumda problemi yok; değiştir, değiştir oynat!
Ama savunmasında ciddi zaaflar var.
Dün çok pozisyon verdiler, Muslera’nın çıkarttıkları var.
İcardi normal bir golcü değil, egosu yok atıyor, attırıyor.
VAR’dan bir doğru bir yanlış!
1) Yunus’un ilk yarının sonlarında rakip sahaya akması ve ağlara giden şutu gol olarak değer kazanmadı. VAR, İngiliz hakemi monitöre çağırdı. Mertens’in rakibinin ayaklarını çiğnediği çok açıktı.
2) VAR, “elle oynama var” gerekçesiyle hakemi bir kere daha monitöre çağırdı. Hakem Taylor, elden önce G.Saraylı oyuncunun ayağının o kadar yükselmesine faul dedi. Ve penaltı noktasına gitmedi.
Maçın adamı: Yunus Akgün