Kupadan enstantaneler...

Dünya Kupası maçlarını çıplak gözle seyretmek büyük bir keyif. Organizasyon kusursuz ve eksiksiz. Maça gidiyoruz. Otomobilimizi kapalı otoparkta bize ayrılan yere bırakıyoruz. Tribündeki yerimizi alıyoruz hepsi birkaç dakika. Çıkışımız yine öyle seri ve çabuk oluyor. Önceki gece Frankfurt'ta Arjantin-Hollanda maçındaydım. İki taraf seyircisi de el ele kol kola stada geliyor. Çıt yok. Bazıları Arjantin forması giymiş, şapkası Hollanda renkleriyle... Erkek Arjantin forması giymiş, kız arkadaşı Hollanda forması. Maçı gazeteci büyüğümüz Hasan Cemal'le yan yana seyrediyoruz. Kendisi maç maç şehir şehir geziyor. "Turnuvada bu 13'üncü maçım" dedi. Spor yazarı olmamasına rağmen çok titiz bir şekilde maçtan notlar tutuyor. Maçta beklediğimiz kalite ve golleri göremeyince ülke ekonomisini, dövizi, faizi, Merkez Bankası'nın yeni yönetimini konuşmaya başladık. Hükümeti, Türkiye'deki günlük siyaseti konuştuk. Adı çok büyük olan bu maç 'al gülüm ver gülüm' şeklinde geçti. Arjantinli Messi 1987 doğumlu. Maradona'nın tarih yazdığı 1986 Dünya Kupası'nda henüz annesinin karnında bile değildi. Ya da 2002 Dünya Kupası oynanırken biri 15 yaşındaki Messi'ye "Gelecek turnuvada sen de olacaksın" dese inanmazdı. Arjantin seyircisi Messi'ye hayran. Maradona'dan sonraki yıldız adayları Messi... Şiddete hiçbir şehirde ya da stada şahit olmadık Her statta dostluk görüntüleri var. Nürnberg'de Hırvatistan-Japonya maçı... İki taraf seyircisi birlikte hatıra fotoğrafları çektiriyor. Birbirlerine şaka yapıyorlar. Hiç alışkın olmadığımız görüntüler. Alman polisi henüz döner bıçağıyla karşılaşmadı. Seyyar satıcı görmedik. Köfteci görmedik. Minder satan, çekirdek satan görmedik. Azarlayan, bağıran - çağıran polis görmedik. Herkes 'nasıl yardımcı olabilirimin' derdinde... Hakem Derneği nereye gidiyor? İstanbul'da Hakem Derneği piknik düzenliyor. Çok güzel. Çatalca'ya yakın bir yer tercih ediliyor. Pikniğe gelen bir 'arkadaş' başlıyor sağa sola sallamaya. Ağzına geleni söylemeye... Piknik için bu bahçenin seçilmesinin özel bir sebebi var mı? Piknikte gerginliğe sebep olan bu arkadaşı kim davet etti? Kim getirdi? Niye getirdi? Gizli bir hesaplaşma var. Detayları Almanya dönüşünde araştıracağız. Bir Genel Merkez, İstanbul Şubesi çekişmesi var gibi geliyor bize... MHK puan kaybetti! 1 yıllık bir emek var. Hakemler o kadar maç yönetti. O kadar seyahat, o kadar idman, o kadar stres... Atletik testler. Ankara'daki testler. Takvimde yazıyor ki, 15 Haziran'da klasmanlar açıklanacak. Oldu 23 Haziran, klasmanlardan haber yok. Geçen hafta Perşembe günü Sayın Çulcu, Ulusoy'a Almanya'da imzalattıracağını söylemişti. Aynı gün geç saatlerde beni Çulcu beni aradı. Başkan Almanya'dan dönüyor. Kendisine burada onaylattıracağız 18 ya da 20'sinde açıklarız demişti. Zaman teknoloji çağı. İnterneti var, elektronik postası var. Şimdi akla gelen iki soru var: 1- Başkan'la MHK arasında ciddi bir iletişim kopukluğu mu var? 2- Acaba birden fazla klasman listesi mi var? Ya da alternatifli listeler mi söz konusu? Federasyon Başkanı imzalamadan klasman listeleri açıklanamaz. Ama bu gecikmeyi izah etmek çok zor. Öyle senaryolar kulağımıza geliyor ki... Direniyoruz yazmamak için... Süre uzadıkça, TFF ve MHK'ya olan baskı artıyor. Torpil telefonları susmuyor. 11 -12 Haziran'daki klasman listelerinin orijinal hallerini koruması mümkün değil. Hakem az olmalı Ahmet Güvener ile 10 gün kadar önce sohbet ediyoruz. Birkaç sözü çok dikkat çekici. Gözlemcilik işinden ümidini kesmiş. Dünya'daki ya da Avrupa'daki gözlemci işinin de Türkiye'deki gibi sağlıklı olmadığını düşünüyor. 2008 'de ya da 2010'da da Türk hakemi şampiyonalarda olmayacak diyor. Temsilci işinin fena sulandığını söylüyor. Hakem sayısının azalmasını ısrarla savunuyor. 20 Süper Lig hakemi daha verimli olur diyor. Örneği de geriden kalan sezon diyor. Kadro az olunca, hakemler daha formda oluyor dedi.