Bu yazının başlığını "el etek öpenler" diye yazacaktım, ama vicdanım elvermedi. Hakemleri "baskı altına alma, tehdit, maç vermeme" gibi silahları kullanan MHK'lar Türk hakemliğine en büyük darbeyi vurmuşlardır. Bundan büyük ölçüde zarar gören MHK üyeleri de vardır. Onlar da her devrin ve her dönemin adamı olmak gibi bir yolu tercih etmişlerdir. Hakemlerin en çekindiği, en korktuğu kişilerin MHK üyeleri olduğunu gördükçe, "Türk hakemliğinin hiçbir yere varamayacağına olan kanaatim" güçleniyor. Süper Lig'de görev alan bir hakemi bir gazeteci arasa, şu soruları sorsa: - Herhangi bir sakatlığınız var mı? - Atletik testleriniz ne günü? - Memleketiniz, işiniz? "Hiç kimseyi rahatsız etmeyecek" böyle sorular karşısında bile hakem tedirgin oluyor. Hemen "MHK'dan izin aldınız mı? Konuşmamız yasak. Aman konuştuğumuzu kimse duymasın" gibi cümleler art arda diziliyor. Bakıyorum, mesleğinde son derece kariyerli, başarılı hakemler var. Adam üniversitede, emniyet teşkilatında, iş hayatında, kamuda ya da özel sektörde söz sahibi, yetkili, etkili. Ama sistem öyle bir işliyor ki... Bir MHK üyesi, hakeme "Bir patronun şoförüne, bir bürokratın odacısına" baktığı gibi bakıyor ya da davranıyor olmalı ki, bu otorite sağlanıyor. Seminerlerde hep derler, "Sahaya çıktığınızda, patron benim" havasını verin. Bu baskı altında hiçbir hakem asla sahada patron olamaz. Bir gazeteciyle konuşabilme cesaretini gösteremeyen hakem sahada başarılı olamaz. MHK üyesi, ya da hakem, korktuğu bir "sabıkası" yoksa, teknik konulara da girmemek kaydıyla konuşmalı. Bir hakemin gazeteci arkadaşı olamaz mı? Gazetecilerle, yardımcılarıyla iyi iletişim kuran hakemlerin sahada son derece başarılı olduklarına ben eminim ve şahidim. İletişim ve diyalog problemi olanlar silinmeye mahkûm. Daha da iddialı bir şey söyleyeceğim. Şu andaki, 30 hakemden kimlerin ileride MHK Başkanı ya da üyesi, TFF Başkanı, UEFA ya da FIFA'da, medyada görev alabileceğini söyleyebilirim. Bu hakem, şu makamları doldurabilir derim. Ama bu baskılar yüzünden büyük çoğunluk düdüğü bıraktığı gün silinip gidecek, bütün emekler, o idmanlar, seminerler, hepsi birer hatıra olarak kalacaktır. Halbuki, şu hakemler içinde öyle isimler var ki; Türk futbolunu hayal edemeyeceğiniz yerlere taşıyacak nitelikte arkadaşlar. Sisteme isyan edenler, kul köle olmayanlar Erman Toroğlu oldu, Ahmet Çakar oldu... Dili dışarıda gezenlerden ise hiçbir şey olamadı. --- Hakemlerin paraları yine ödenmiyor Bu köşede zaman zaman dile getirerek hakemlerin ücretlerinin zamanında alınmasını sağlamıştık. Ama yine bu konuda aksama başlamış. Her zaman olduğu gibi yine herkesin gücü hakemlere yetiyor. Kupa dahil, 18, 19 ve 20. haftalar oynandı. Hakemlerin paraları ödenmedi. Ne antrenman, ne de maç paraları... Federasyonun hakemin parasına mı ihtiyacı var? Hepsi hepsi 200 milyar eder etmez... Bunu geciktiren kim? Kime ne faydası var? Sayın Bıçakçı, bu konuda hassas olduğunuzu biliyoruz. Belki haberiniz yoktur. Çocuklar kredi kartlarını ödeyemedi. Faizler işlemeye başladı bile... --- HAKEM METRE Maç Hakem Maç Sayısı K.K. S.K. Penaltı Gözlemci Temsilci G.Antep-Beşiktaş Özgüç Türkalp 7.maçı 1 34 3 Oğuz Sarvan F.Selçuk - İ.Akdağ Denizli-B.B.Ankara Süleyman Abay 5.maçı 1 14 3 Halit Gerçeker Ş.Acarbay A.Sebat-A.Gücü Orhan Erdemir 8.maçı - 32 3 Mustafa Arslan R.Biçici G.Saray-Sakarya Hakan Sivriselvi 5.maçı 2 18 2 Muhittin Boşat S.Bamaç - H.Üsel İstanbulspor-Konya Metin Tokat 1.maçı - - - Hilmi Ok O.Avcı - B.Envarlı Malatya-Diyarbakır Hüseyin Göçek 7.maçı 1 25 2 Sebahattin Şahin H.Çopur Samsun-Ç.Rize Fırat Aydınus 11.maçı 3 42 4 Necdet Erdilek G.Doğu - D.Turgutkan G.Birliği-Trabzon Oktay Demiray 6.maçı - 16 3 Hamdi Kutval T.Kılıç - M:T.Polat F.Bahçe-Kayseri Tolga Özkalfa 7.maçı - 23 1 Abdurrahman Arıcı İ.S.Şener - A.A.Müftüoğlu ---