Geçen hafta "Hakem olmak" başlıklı bir yazı yazmıştık. İnanılmaz derecede memnuniyet ifade eden telefon, e-mail, mesaj aldık. Bilhassa hakem kardeşlerimizi, ailelerini, eski hakemleri çok duygulandırmışız. Türkiye'de bir de MHK üyesi olmak diye bir başka kavram var. Taksiye bindiniz, "Ben MHK üyesiyim" dediniz, adam sizi ciddiye almaz. Havalanlarında, statlarda, otellerde sizden kimse imza istemez. Birlikte fotoğraf çektirmek de istemez. Ancak geçmişte çok ünlü bir hakem iseniz imza alırlar, resim çektirirler. Bir hakemin hakemliği bıraktıktan sonraki tek hedefi MHK Başkanı ya da üyesi olmaktır. En ünlü hakem için de... En ünsüz hakem için de bu böyledir. Bir MHK üyeliğine aday olan kişi için genelde prensip ya da ilke yoktur. Görevi kabul etmeyen, ya da ben bu ekiple bir olmam diyene çok zor rastlarsınız. İki düşman bir bakarsınız MHK koltuklarında yan yana poz veriyor. Seminerlerde ve toplantılarda sizin için 9 özel koltuk ayrılmıştır. Oraya oturursunuz. Kıyafetiniz ve eşofmanınız da farklıdır. Çünkü siz Türkiye'de kimin hakem olacağına, kimin hangi maça gideceğine karar veren bir adamsınız artık. Orada oturan hakemlerin gelecekleri sizin elinizdedir. Bayramlarda, yılbaşlarında, kandillerde telefonunuz susmaz. Herkes sizi arar. Altınızdan MHK sandalyesi gittiği gün o telefonlar susar. Çünkü sizi arayanlar şahsınız için değil, sandalyeniz için arıyordur. Ama gönüllerde iz bırakmışsınızdır. Sandalyenizi değil, kendinizi sevdirmişsinizdir. O zaman iş biraz farklı olabilir. Defalarca MHK üyeliği ya da başkanlığı yapmış olsanız da, bırakamazsınız. Nedense kimse bu görevlere doyamıyor. Araya birilerini koydurup, hiç değilse eğitimcilik, koordinatörlük, danışmanlık istenir. Göreve gelen Federasyon Başkanı ya da yöneticisi bütün bu yazdıklarımı çok iyi bildikleri için MHK'yı emrindeki bir kurul olarak görür. Biliyorlar ki, işlerine ne kadar karışılırsa karışılsın; bırakan giden olmaz. Hakem paraları haftalarca ödenmese, zam yapılmasa MHK'nın sesi çıkmaz. FIFA listesine karışırsan, bir şey olmaz. Klasmanlara karışırsan bir şey olmaz. Taleplerini karşılamazsan yine bir şey olmaz. Yeter ki, altlarındaki sandalyeye dokunma. Diyelim ki, Federasyon Başkanı'nı istemeyerek üzdünüz; hakem seminerlerine katılmaz, hiçbir organizasyonunuzu ciddiye almaz. Hatta seminer için tarih dahi belirleyemezsiniz. Federasyon Başkanı FIFA kokartı takma törenine dahi gelmeyebilir. *** Merkez Hakem Kurulu üyeleri Futbol Federasyonu'nun belirlemiş olduğu bölgeleri paylaşır. Bu kişilere bölge sorumlusu denir. Bölge sorumlusu İl Hakem Kurulu'nu görevden alır, yenisini tayin eder. Bölgesindeki hakemleri maçlara atar. Verdiği maçı geri alır. Hakeme klasman yükseltir, düşürür. Şimdi herhangi eski bir MHK üyesine deseniz ki, "X kişi ya da hakem neden bir yerlere gelemedi. Kötü hakem miydi?" Cevap şu olur: "Koşamadı, kötü yönetti, ilişkilerine dikkat etmedi." Bolca kusur sayar. "Peki falanca hakem iyi noktalara geldi. Sebebi neydi?" Cevap şu olur: "Onu ben toprak sahalardan buldum. Onda çok emeğim vardır. Az uğraşmadım." Hatta rüzgâr da vermiştir. Demek ki, arkanıza bir MHK üyesi almanız şart. Ama uzun ömürlüsünden! Fikret Orman Delta Mobilya'nın jüri toplantısında şu soruyu sordu: "Diyelim ki, bir derbi maça 3 aday hakem var. Bu 3 aday arasında kura olamaz mı?" Soruyu ikinci seferde anlayabilen Hilmi Ok şiddetle itiraz etti. Sanki FIFA'nın her dediğine uyuyorlar da, "FIFA sirkülerine aykırı" dedi. Aslında Fikret Orman işin tam can alıcı yerine dokundu. Derbi ya da çok zorlu bir maça 3 aday hakem kalıyor genelde. MHK toplandığı zaman eleyerek hakem sayısını iki ya da üçe düşürmüş oluyor zaten. Kura çektiğiniz zaman kimse birşey diyemez. Adnan Polat çıkıp şu hakemi istemiyorum diyemez. Nihat Özdemir çıkıp bu hakemden içimiz rahat değil diyemez. 3 hakem arasından kurayı çektiğiniz zaman size kimse bir şey diyemez. Ama bunu böyle yaptığınızda MHK diye bir saltanat kalmaz. Federasyon Başkanı'nın etkinliği kalkar. Bunu hiçbir federasyon ya da MHK istemez. Hele hele şu delege işinin bu kadar önem kazandığı ülkemizde. Hele de şu dönemde... >>> Belirsizliğin sebebi Şu gün olmuş, Merkez Hakem Kurulu'nun seminer yapacağı tarih ve yer belli değil. Haluk Ulusoy'un haziran ayına kadar görevde kalması halinde MHK'yı ya da başkanını değiştireceğine kesin gözüyle bakanlar var. Mustafa Çulcu iki kritik noktada Sayın Ulusoy'u zor durumda bıraktı. Kuddusi Müftüoğlu'nun FIFA yapılmasında Ulusoy'u hedef gösterdi. O günden beri olaylar zincirleme büyüdü. Telegol'e bağlandığı geceki durumu da yine Ulusoy'u çok üzmüş olmalı. Bizim bilebildiğimiz ve görebildiğimiz bunlar. Belki Ulusoy'un Çulcu'ya başka kırgınlıkları da var. Mesela Hamza Mısır'ın klasman düşürülmesi. >>> Kısa kısa... Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu bölgesel seminerlerden ilkini Antalya'da yapmıştı. 7 bölgede ise 6 Ocak'ta bölgesel seminler yapılacak. Trabzon'daki bölgesel seminer 13 Ocak'ta. GTK bu tarihte Trabzon'da toplanıyor, aynı gün semineri de yapacak.