25 Nisan 2008'de, yani yaklaşık 5,5 ay önce Halis Özkahya'nın FIFA listesine alınacağını bu köşede tahmin etmişiz. "Özkahya koşuyor" başlıklı yazımız şöyle: "FIFA listesi için çok erken. Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel'in FIFA kokartları ciddi şekilde tehlikeye girmiş durumda. Halis Özkahya FIFA listesine en güçlü aday. Kriterleri tutuyor. Batman'da öğretmen... Askerliğini yapmış. Boy pos, fizik yerinde. Sempatik. Yaptığı hakem hataları MHK'yı rahatsız etmiyor, hep hoş görülüyor. Başına büyük bir iş gelmezse, FIFA kokartına şu an için en yakın isim Halis Özkahya." Evet MHK Başkanı Oğuz Sarvan, çarşamba günü Halis Özkahya ve Yunus Yıldırım'ın FIFA listesine alındıklarını açıkladı. Sayın Sarvan, son seminerde, FIFA listesine namzet ancak olup listeye giremeyen M.Kamil Abitoğlu ve Bünyamin Gezer'in gönüllerini aldığını söyledi. Sarvan, Şenes Erzik ve UEFA'daki yöneticilerle de durumu değerlendirdiklerini ve listeyi buna göre yaptıklarını söyledi. Sayın Erzik, Silivri'deki seminerde iletişimsizlikten şikâyetçi olmuştu. Dileriz bu kurulan iletişim, hakemlerimizin Avrupa'da önlerinin biraz daha açılmasına yardımcı olur. Ancak Yunus Yıldırım'ın ikinci defa FIFA listesine girmesini eleştirmezsem, Cem Papila'ya haksızlık yapmış olurum. Onun da yaşından ötürü FIFA listesine alınmasını eleştirmiştim. Yunus Yıldırım 23 Şubat 1970 doğumlu. Yani kokartı taktığında 39 yaşına girmiş olacak. Üstün bir başarı gösterip, her yıl bir torba atlasa 44 yaşında noktalıyor. İstikbal açısından çok isabetli bir seçim değil. Hele ikinci defa listeye girmesinin FIFA'da pek hoş karşılanmayacağını sanıyorum. Şenes Erzik, Mahmut Özgener ve Oğuz Sarvan'a söylemiş olmalı. Genç bir isim Koray Gençerler'in maç sayısı az gelmiş. Yunus Yıldırım, Türkiye ligleri için en az 5 yıl başarıyla hizmet verebelir. Ama FIFA listesi için, nasıl derler, "ölü bir yatırım." >> Manisa pilot il olmalı Hakem dünyası her ilde en az iki parçadır. İktidar - muhalefet... En küçük bir ilden tutun, metropollerde de böyledir. Hakemin işi zordur, doğru ve istikbali olan adamın peşinden gitmek gerekir. Çünkü bir yerlere gelmeniz için arkanızda rüzgâr olması gerekir. Bazen hakem olarak bir yere gelmeniz içinyetenekleriniz yetmez... Hakem kavgalarında illeri ve isimleri dillendirmek istemiyorum. Ama olumlu anlamda şu Manisa bütün Türkiye'ye örnek olmalı. Gidip Necmi Temizel'e bu işin sırrı sorulmalı. Geçmişte Temizel'i bu sütünlarda çok eleştirdiğimiz de olmuştur. Ama olgunluğunu, hoşgörüsünü ve sevecenliğini telefonda da olsa hep hissetmişimdir. Necmi Temizel, İbrahim Aksoy, Yunus Yıldırım, Koray Gençerler, Esat Eriş, Akif Uğurdur, Volkan Narinç, en son Süper Lig'e çıkan Çağatay Şahan başta olmak üzere bütün klasman hakemleri birlik ve beraberlik içinde. Ben uzaktan bunu hissediyorum. Kimse kimsenin kuyusunu kazmıyor. Şikayet, dedikodu yok. Bir birlik ve beraberlik var. Kutuplar yok. Ve Manisa hakemliği bunun meyvelerini topluyor. Her kategoride sayıları her geçen gün artıyor. Federasyon Manisa'yı pilot il seçmeli. Örnek gösterilmeli. Buradaki uygulamalar ve sebepleri araştırılmalı. Bu bütün illere taşınmalı. Birbirini yiyen yerlerden hakem çıkmıyor. Çıkan da tükenip gidiyor. İşte Mersin, işte Diyarbakır, işte Adana... İşte Trabzon... >> Paket program! Önceki gün Oğuz Sarvan'ın basın toplantısını dikkatle takip ettim. Bir çok altı çizilmesi gereken önemli konulara temas etti. Tabii en fazla ilgi ve dikkat hakem tayinlerineydi. Ellerinde 34 hakemin bulunduğunu, bunların 12 tanesinin yeni, diğer bir kısmının FIFA veya FIFA'ya aday hakemler olduğunu söyledi. 15 civarında da orta tecrübe ya da birikime sahip hakem var. Üst üste hakemlerin görev almasının yaptıkları bir planlamadan, paket programdan kaynaklandığını ifade etti. Aynı takımın maçına aynı hakemlerin defalarca gitmesinin sakıncasından bahsetti. Hakemin bir takımın bir iç saha, daha sonra da bir dış saha maçına çıkmasını planladıklarını söyledi. Sarvan kupayı da ayrı tuttuklarına işaret etti. Buraya kadar her şey tamam. Hata yapanla hata yapmayan hakemin aynı sayıda maça gidip gitmeyeceğini şu anda anlamamız zor. Bu durumda ilk yarının bitiminde gerçek bir analiz yapma şansımız doğacak. Bunun da takipçisi olacağız. >> "Kurumsallaş"ma!. Federasyon kurumsallaşma konusunda hassas. Ama şu konu kurumsallaşmada nerede olunduğuna dair güzel bir örnek: 20-27 Eylül tarihlerinde İsrail'de U17 Avrupa Şampiyonası 2.Grup maçları vardı. Türkiye'den Hüseyin Göçek ve Serkan Ok'a görev gelmişti. İsrail'den zamanında vize alamayan Serkan Ok bu maça gidemedi. Apar topar yeşil pasaportu olan Asım Yusuf Öz gönderildi. Bir milli takım elemanı veya bir kulüp görevlisi için böyle bir sıkıntı olur mu? Olmaz. Neden? Kurumsallaşma var. Herkesin görevi var. Ama hakemin sahibi yok! >> GTK konuya yabancı Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu -biri başkan- 9 kişiden oluşuyor. Gözlemci tayinlerine hakem kökenli olan Cem Tosyalı, Yılnur Önen ve Ahmet İbanoğlu bakıyor. Cem Tosyalı, Ömer Üründül başkanlığındaki GTK'nın da üyesiydi. O dönemde en çok övünülen konu, bir hakeme bir gözlemcinin bir sezonda sadece bir kere gittiğiydi. Aşağıdaki 3 örnek için ne demeli? 10 Eylül 2008'de Fethiye-Denizli Bld.maçının hakemi Ankara'dan Mehmet Gonca, gözlemcisi İzmir'den Rahim Onar. 5 Ekim 2008'de Dardanel-Eyüpspor maçının hakemi Mehmet Gonca, gözlemci Rahim Onar. .... 11 Eylül 2008'de Nilüfer-Keçiörengücü maçının hakemi Volkan Bayarslan, gözlemcisi Aykut Gümülü. 5 Ekim 2008'de Bandırma-M.K.Paşa maçının hakemi Volkan Bayarslan, gözlemcisi Aykut Gümülü .... 7 Eylül 2008'de Kastamonu-DÇ Divriği maçının hakemi İzmit'ten Çağlar Akbudak, gözlemcisi İstanbul'dan Nazmi Sezai Temel. 5 Ekim 2008 İnegöl-Orhangazi maçının hakemi Çağlar Akbudak, gözlemcisi Nazmi Sezai Temel. ... Hakemler 20-25 gün içinde aynı gözlemciyle karşılaşıyor. Mesela, Sezai Temel, hakemler arasında notu çok düşük veren bir gözlemci olarak biliniyor. Çağlar Akbudak'ın suçu ne ki, aynı gözlemciyle bu kadar sık karşılaşıyor? Şimdi ben soruyorum Sayın Cem Tosyalı, gözden mi kaçıyor? Dikkat mi etmiyorsunuz? Yoksa hiç önemli değil mi? Bu arada bazı maçlara gözlemci gitmediğini de duyduk. Yukarıdaki maçlara hiç değilse, gözlemci gitmiş! Tavşanlı TKİ - Pursakları maçını da yazmaya sütunlarımda yer kalmadı.