"Pasif direniş" zaten vardı!..

A -
A +

6 Ağustos 2010 cuma günü bu sütunlarda, Federasyondaki bir takım sıkıntıları anlatırken içeride yaşananlara şöyle dikkat çekmek istemiştim: "Bir direnç var. Ama nereden kaynaklanıyor, ben anlayamadım. Özgener'in inancına ve ısrarına güvenmekten başka yapacak bir şey yok!" Evet uzun bir süredir Federasyonun içinde bir pasif direniş vardı. HİF hakem ücretleri ödenmiyordu. Hakeme zam yapıldı deniliyordu, amatör kümede görev yapan hakemlerin ücretleri aşağı çekilmişti. Hatta hakemlerin harcırahlarının kaldırılacağı bile söyleniyordu. Genel Sekreterlik'ten hiçbir kurul memnun değildi. Hatta bir kurul başkanının, Genel Sekreter için "Bu arkadaşı bir gün kovacağım, göreceksiniz" ifadesine kulaklarımla şahit olmuştum. Bence Genel Sekreter ve Vekili sadece denetleme raporu sonucu ile gitmemiştir. Bardak dolmuştu! Demek taştı ki, kritik Belçika maçı akşamı Federasyon böyle radikal bir karara imza attı. Şimdi şöyle bir beklenti var: Sayın Genel Sekreter gider, çok yakın arkadaşı Ahmet Çakar'a federasyonda olup biteni döker. Bence ne Sayın Genel Sekreter bu tipte bir adam, ne de bu tip bir suçlamaya muhatap olan Genel Sekreter'e Ahmet Çakar'ın kucak açması mümkün! İki sorum var 1- Sayın Oğuz Sarvan, Serkan Akal iyi bir yardımcı hakem olabilir. Geçmişte Süper Lig kadrosunda da bulunmuş olabilir. Bu yıl Süper Lig kadrosuna alındı. 4.haftada Süper Ligi tattı. Süper Lig'in yüzünü görmeyen bu kadar yardımcı hakeme ne diyeceksiniz? 2- Sayın Yüksel Okçuoğlu, Kocaeli'de Orhan Günen ve Abdurrahman Polat gözlemcilik için müracaat ediyor. Ancak İl Hakem Kurulu Başkanı Yusuf Say, evrakları işleme koymamış. Sizin nasıl bir işlem yapacağınızı da ben merak ediyorum. Federasyonda "düşünen" yok, ama "kaşınan" çok! Bugün bayramın 2'inci günü. Hakemlerimizin çoğu memleketlerinden ve ailelerinden kilometrelerce uzakta maç saatini bekliyor. Kimisi havaalanlarında, kimisi yollarda... Gözlemciler... Onlar da yollarda... Önceki gün İstanbul'da Türkiye-Belçika milli maçı oynandı. Tribünlerde boşluklar vardı. İstanbul'da senin Süper Lig'de 9 tane hakemin var, bir o kadar yardımcı hakemin, gözlemcin... Ulusal hakemlerin var, klasman gözlemcilerin var. Federasyon bu hakem ve gözlemcilere ikişer tane bilet verse, kimi eşiyle, kimi çocuğuyla bu milli maçı seyretse ne olurdu? Bir hakemin Şükrü Saracoğlu'nda bir başka maçı seyretme şansı yok. Stat kulübün tapulu malı!. Mahmut Özgener'in etrafında bir sürü adam gezip duruyor. Federasyonun internet sitesine giriyorum, onlarca müdür, onlarca birim, onlarca mevki makam!. 5 yıldızlı oteller, seyahatler, otomobiller!. Hiçbirinizin aklına gelmiyor mu? Sponsorlara bu kadar bileti vermeyi akıl ediyorsunuz. "Şuradan 200 tane bilet de hiç değilse İstanbul'daki hakemlere tahsis edelim. Bir milli maç seyretsinler. Bir yabancı hakemi çıplak gözle izlesinler. Bu çocuklar, federasyonun bu kadar yükünü çekiyor. Bir jest de biz yapalım!" Federasyonun cebinden bir kuruş para çıkmayacak. Koskoca federasyonda "çayın taşıyla çayın kuşunu vurmayı" akıl edecek bir kişi yok mu? Eşe dosta bilet bulmayı biliyorsunuz. Ne diyorsunuz yani hakem gelsin sizden bilet mi dilensin? Erman Toroğlu'na açık mektup! Değerli hocam, yıllardır fikirlerinizi hiçbir etki altında kalmadan hem ekranda hem de gazetenizde cesaretle açıkladınız. Kimsenin cesaret edemediği konularda bildiklerinizi kamuoyundan hiç esirgemediniz. Zaman zaman bu sütunlarda sizi eleştirdiğimiz de olmuştur. Ben sizi iki defa TV programıma davet ettim. Bulunduğunuz kanaldaki sözleşmeniz gereği kabul etmediniz. Serbest kaldığınızda da kibar bir şekilde reddettiniz. Saygı duydum. Halbuki birçok kanalda ve birçok programda sizi defalarca seyrettik. Buna rağmen hiçbir şekilde sizin için olumsuz kanaat beslemedim. Silivri'de bir görüşmemizde de yazılarımdan dolayı beni kutladınız. O zaman da mutluluk duymuştum. Yani sizin için hiçbir önyargım olmadan bir tespitte bulunmak istiyorum. Bu sezon o bildiğimiz Erman Toroğlu ciddi çelişkiler içinde... Geçen sezon MHK'ya, hakemlere, federasyona güvendiğinizi defalarca söylediniz. Eski dönemlerle mukayese ederek bunların çok temiz olduğunu söyleyip durdunuz. Kendi tabirinizle Oğuz'a, Yüksel'e hep kefil oldunuz. Bu sezon o Erman Toroğlu gitti, başka bir Erman Toroğlu geldi. Öküzün altında buzağı arayacak kadar. Federasyon aynı federasyon, MHK aynı MHK!. Değişen tek şey sizin bulunduğunuz kanal!. Kadıköy'e kızıp, federasyonu tukaka yapmak sizin inandırıcılığınızı zedeliyor bence!. Kimse anasının karnından yayıncı kuruluşun stüdyolarına doğmadı. Siyasette, ticarette, medyada insanlar çeşitli sebeplerden yer değiştirebilir. Tasviye edilebilir. Kaybeder, kazanır... Ama insanın düşüncesi ya da fikirleri "Kadıköy"e göre şekil almamalı! Ne dersiniz? Mersin'de hareket var!. Hakem Derneği Mersin Şubesi'ndeki seçimi Vedat Yüksel kaybetmişti. Genel Merkez, bu seçimi iptal etmiş. Ve Vedat Yüksel'in kazandığına karar vermiş. Mevzuat, kurallar buna izin veriyormuş. Yeni başkan Vedat Yüksel olmuş. Hayırlı olsun!. Gerçekten kuralların dışında bir seçim de yapılmış olabilir. Ben başka birşey söyleyeceğim, Hukukçular ya da kanun yapıcılara benim buradan bir teklifim olacak. "Dernekler Kanunu" revize edilirken veya değişiklikler yapılırken, Hakem Derneği yöneticilerinden mutlaka görüş ve fikir alınmalı. "Kanundaki, boşluklar, kimsenin aklına gelmeyen formüller, işin nasıl düğümleneceği gibi konulara" aylarca kafa yoran "bu camianın" çok ciddi katkısı olacaktır. Mesaj kutusu! "Hocam, bu sene devrim niteliğinde değişiklikler oldu. Ulusal hakem ve ulusal yardımcı hakemliğinde yaş sınırı 40'a çıktı. Bütün klasmanlara girişlerde yaş şartı doğru olarak yükseltildi. Bir nokta herhalde gözden kaçtı. Gözlemciliğe giriş yaşı yükseltilmedi. Gözlemcilik yaşının yükseltilmemesi hakemliğin geleceği için en büyük tehlike. Hiç hakemlik yapmamış veya hakemliği beceremediğinden dolayı devam ettiremeyenler 30 yaşında gözlemci oluyor. Bütün komplekslerini, eksikliklerini hakemi ezerek telafi etmeye çalışıyorlar. Hakemlik yaşı 45'te son buluyorsa gözlemciliğe giriş yaşının en az 40 olması gerekir. Ben 40 yaşında bir hakemim, maçıma 30 yaşında bir gözlemci gelecek. Ve kalkıp beni eleştirecek." "Bütün maçlar (2 ve 3.Lig) neden cumartesi değil de pazartesine alındı? Mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalı. Pazar günü herkes oy kulanırken bütün takımlar, hakemler, temsilci ve gözlemciler hep yollara düşmüş olacak. Çünkü 24 saat öncesinden varmak zorundalar maç oynayacakları şehire. Ev sahibi takımlar da kampta olacağı için kimse memleketine gidemez. Ama cumartesi olsaydı herkes maçını oynar oyunu kullanırdı. Benim tahminim yaklaşık 3-4 bin kişi oy kullanamayacak." HAKEM - METRE Maç Hakem Maç KK SK Penaltı Bursa-Eskişehir Fırat Aydınus 2.maçı - 6 - Kayseri-F.Bahçe Kuddusi Müftüoğlu 3.maçı - 5 - Beşiktaş-A.Gücü M.Kamil Abitoğlu 2.maçı - 7 - Manisa-M.Park Ant. Süleyman Abay 3.maçı - 9 - Konya-Buca Serkan Çınar 2.maçı - 8 - K.Paşa-K.Karabük Hüseyin Sabancı 1.maçı - - - G.Birliği-Belediye Özgür Yankaya 2.maçı - 4 - Trabzon-Sivas Bülent Yıldırım 3.maçı - 5 - G.Saray-G.Antep Bünyamin Gezer 2.maçı - 5 1

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.