Riva'dan geliyorum

A -
A +

Çarşamba günü hakemlerin Riva kampının bir bölümünü takip ettim. Oradaki tespitlerimi paylaşmak istiyorum. Futbol Federasyonu'nun Riva tesisleri bakımsız ve Süper Lig hakemlerine yakışır bir mekan değil. İnanılmaz bir sıcak var. Adeta alev esiyor. Tabii bu kampın burada yapılması Federasyon'a ciddi bir tasarruf sağlamıştır. Geçmişte Ufuk Özerten zamanında burada bir seminer planlanmış. Ancak, burası dönemin MHK üyeleri tarafından yetersiz bulunmuş. Seminerde 75 yaşında, hatta hasta olduğu iddia edilen bir Hilmi Ok bekliyordum. Hilmi Ok, 45 yaşındaki bir adamın enerjisine sahip. İşini seven adam, işinde başarılı oluyor. Genlerine kadar olayı yaşıyor. Bütün enerjisiyle hakemlere bir şey verebilme derdinde. Hafızası, enerjisi, heyecanı yerinde. Zaman zaman hakemleri tehdit ediyor. "Dediğimi yapmazsan, maç vermem!" diyor. Geçmişte MHK Başkanı olmadığı dönemlerde ısrarla üzerinde durduğu, hakemler tarafından itibar görmeyen hassasiyetlerinin altını çiziyor. Sahada topun gideceği yeri "önceden sez ve oraya depar at" diyor. "Boşa koşma" diyor. Yer almanın inceliklerini sıralıyor. Geçen sezon hata yapanları, görüntülerle çekinmeden medyanın huzurunda deşifre edebiliyor. Ertuğrul Dilek, Bülent Yavuz; eğitimci kimlikleriyle ön sıralarda oturuyor. Sürhat Müniroğlu, seminerin başarılı bir organizatörü. Sabri Çelik ile Taner Yalçındağ, Hilmi Ok'u bir hakemden daha fazla dikkatle dinliyor ve takip ediyor. Serdar Tatlı'nın, iletişim konusunda anlattığı 2-3 hatırası belki de dersten daha büyük ders niteliğindeydi. Yedek MHK üyelerini de yakından görme ve tanıma imkanı buldum. Hilmi Hocam, medyadan çok etkilenen bir MHK Başkanı. Takip ettiğim her dersinde, "Basın böyle yazar. Medya niye maç vermiyorsun ya da niye maç veriyorsun?" diye sorar gibi görüşleri çok sık tekrarlıyor. Yani Hilmi Hoca, kamuoyunu veya medyayı ciddi şekilde dikkate alacak görüntüsü veriyor. Hilmi Ok Hocamla sohbet ediyoruz. Her soruma açık açık cevap veriyor. Hilmi Hocamın medyaya yansıyan demeçlerini hatırlatıyorum. Selçuk Dereli'nin F.Bahçe maçına verileceği manşet olmuştu. Yalanladı. "Asla böyle bir açıklamam olmadı." Hilmi Hocam bütün kampı ve dersleri medyaya açık tutuyor. Her şey şeffaf. Sadece röportaj yasak. ------- >>> Çulcu'yu nasıl bilirsiniz? Mustafa Çulcu, hakem camiasında çok az insana nasip olacak mevkii ve makamları çok genç yaşta tattı. FIFA kokardı, dernekte şube ve genel başkanlık... Hakemliği bıraktı, MHK Başkanı oldu. Bir buçuk yıl da MHK Başkanlığı yaptı. Dostları oldu, düşmanları oldu. Eksileri oldu, artıları oldu. Ben bugün artılarını yazmak istiyorum. Hakemler üzerinde baskıcı bir anlayışı tercih etmedi. Hakemlerin kendilerini rahat ifade edebileceği iklimi tercih etti. M.Kamil Abitoğlu, Hüseyin Göçek, Halis Özkahya, Barış Şimşek gibi isimlerin kazanılmasında ciddi katkısı oldu. 2 dönemde toplam 18 hakemi Süper Lig'e çıkardı. 9'u tutabilir. Cesaretini kutlamak gerekir. Yeniliklere açık bir duruş gösterdi. Bu camiada çok insanla tanışıyorum. İletişimi en güçlü insan tartışmasız Çulcu'dur. İkna gücü yüksektir. Hoşgörü sahibidir. Hataları olmadı mı? Olmaz olur mu? Kendi ifadesiyle zaten şimdiye kadar hep hatalarını yazdık durduk. Biraz da bizde kalan olumlu taraflarını yazmak istedim. -------- >>> Necmi Temizel!. Türk hakemliğinde ve yöneticiliğinde önemli bir isimdir. Ege'nin bir büyüğü olarak hakemlerin sempatisini toplamıştır. Herkesin "Necmi abisi" olmuştur. Kibarlığı ve nezaketi herkesçe malumdur. MHK ve GTK'larda 4-5 kez görev aldı. Geçen dönem Hilmi Ok, GTK'sının etkili ve yetkili bir ismiydi. İzmir'de dernek seçimlerinde insanları tehdit etmekte bir sakınca görmemişti. Bu bölgede Oğuz Sarvan, Erol Ersoy, Ahmet İbanoğlu, Halil Aslan gibi isimlerin ya da bunlara yakın olanların mağdur edilmesine sesini çıkarmadı. Yapılan yanlışlara direnmedi. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. GTK üyeliğini tercih etti. En fazla bir dönem daha GTK'da tutarlardı. İşte tutmadılar. Hiçbir yerde, hiçbir görev vermediler. Yılnur Önen niye yok? Bu kadar yıl Süper Lig hakemliği yaptı. İsmini şaibelere bulaştırmak isteyenler oldu. Tutmadı. Süper Lig gözlemciliği için müracaat etti. Şartları eksiksiz uyuyordu. Kabul edilmedi. Mevlüt Güzel Hocam yanlış bilmiyorsam, kızınız, oğlunuz, gelin ve damadınız hepsi doktor. Hepsi ihtisas yapmış mesleğinde başarılı olmuşlar. Her babaya nasip olmaz. İftihar edebilirsiniz. Yılnur Önen de bir tıp doktoru. Babası camianızdan ve eski bir parlamenter. Yılnur Önen'in neyi eksik geldi Sayın Mevlüt Hocam? >>> Mesaj kutusu - TFFHG Derneği sadece faal hakemlere mi hizmet ediyor? Dernek Başkanı iddaa ile anlaşmış, bütün hakemlere takım elbise yaptırıyor ve antrenman malzemesi veriyor. Gözlemciler bu derneğin üyesi değil mi? Onlar aidat vermiyorlar mı? Niye bu haksızlık yapılıyor? - Korkunç sıcaklar var. Bütün takımlar mevsime göre kamp yeri seçiyor. İdman saatlerini ona göre ayarlıyor. Hakemler öğle saatlerinde en sıcak illerde koşturuluyor. Atletik testlerde bu durum dikkate alınmalı. --------- >>> Hakemliğin diğer bir yüzü!. Hakemlik fedakarlık istiyor. Özel hayatından, ailenden, işinden, uykundan, tatilinden, hep istiyor. Geçen hafta Bülent Yıldırım'a perşembe günü UEFA'dan bir İntertoto maçı geldi. Yeni FIFA olmuşsun, belki senin için bir dönüm maçı. Bu maça sevinemezdi. Çünkü annesi Yüksel hanım 20 gündür yoğun bakımdaydı. Doktorlar durumunun daha da kötüye gittiğini söylüyorlardı. Annesinin bilinci açık olmadığı için yapabileceği pek bir şey yoktu. Bilinci açık bir hasta olsa, dersin ki, son anları oğlu yanında olsun. Perşembeyi cumaya bağlayan gece annesini kaybetti. Hem kandil gecesi, hem de cuma sabahı. Artık bu dakikadan sonra maçın iade edilmesi mümkün değildi. Cenaze Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin, Küçükköm Armut Köyü'ne götürüldü. Cuma günü ikindi saatlerinde defnedildi. Bülent Yıldırım 54 yaşındaki annesine son görevini yapıyordu. 20 gündür hastane ile işi arasında mekik dokuyordu. Uykusuzdu, yorgundu, kalbi kırıktı, morali bozuktu. Taziyeleri bile kabul etmeye vakti yoktu. Cumartesi sabahı 08.00'de İntertoto maçı için Sırbistan'a uçması gerekiyordu. Nitekim uçtu. Acısını bağrına bastı. Annesini toprağa verdi. O Sırbistan'a maçı yönetmeye gitti. Pazartesi günü dönmüş olmalı, çarşamba günü baktım Riva'da seminerde. Hakemlik böyle bu kadar fedakarlık isteyen bir uğraş.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.