Riva'dan Silivri'ye...

A -
A +

Çarşamba günü akşam saatlerinde klasman hakemlerinin kamp yaptığı Siliviri'deki Klassis Golf Otel'e gittim. Kampı, MHK üyelerini, hakemleri, eğitimi yakından izleme fırsatı buldum. Geçen yıl bugünlerde Süper Lig hakem semineri Riva'da yapılmıştı. Hilmi Ok - Sabri Çelik MHK'sı 53 derece ısıda, klimasız, harabe odalarda kamp yaptırıyorlardı. Hatta hakemlere sinek-böcek ilacı dağıtılmıştı. Giyim malzemeleri gelmemişti. Kulaklığın eğitimi vardı, kendisi yoktu. Çarşamba günü Silivri'de şunu gördüm. Hakemlere hiç bu kadar bol malzeme dağıtılmamıştı. Her hakem bunun altını ısrarla çiziyor. Gelen e-maillerden ve konuştuğum hakemlerden bunu anlıyorum. 5 yıldızlı bir otelde 520 hakem 4 ayrı grup halinde 4'er günlük ciddi bir eğitimden geçiriliyor. MHK seminerin ismini "Hasan Doğan Eğitim Seminerleri" koymuş. Otelin girişinde de bu pankart asılı. Salonlara ölen TFF Başkanlarının isimleri verilmiş. O. Şeref Apak Salonu, Mazhar Zorlu Salonu, Sahir Gürkan Salonu, Yusuf Ziya Öniş Salonu... Hakem gruplarına da yine camiadan vefat etmiş isimler verilmiş; Nizar Yazıcı Grubu, Fahir Tezcan Grubu, Tarık Yamaç Grubu gibi... Hakemlere vefa mesajı vermişler. >> Fıkra gibi!.. Antalya Milletvekili Abdurrahma Arıcı Süper Lig gözlemci kadrosuna alınınca, 31 Ekim 1984'te çıkan bir kanun maddesi elden ele, kulaktan kulağa dolaşmaya başladı. Kanun diyor ki; "TBMM üyeleri, teşebbüs ve ortaklıklarda; özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar." Bir kere gözlemci kelimesi geçmiyor. Zaten bu kanundaki temsilci ve hakem kelimelerinin futboldaki terimlerle uzaktan yakından alakası yok. Ayrıca, 1984 yılında futbolda temsilcilik diye bir kavram yoktu. Buradaki temsilcilikten kasıt, bir şirketin, işletmenin temsilciliği. Hakemlikten kasıt da "arbitrator" yani kuruluşlar arasında anlaşmazlıklarda hakemlik yapacak kişi... Birileri bu kanunu buldu, hemen atladı. Arıcı'nın gözlemcilik yapmasına hiçbir engel yok! >> Hangi Metin Tokat? Metin Tokat'ın hakemliğine ve kişiliğine asla sözüm olamaz! Ama Sevgili Metin Tokat'ın bu çelişkilerine bir anlam veremiyorum. Futbol Extra Dergisi'nin Ocak 2008 sayısında şu ifadeler kendisine ait: "Süper Lig'deki hakemleri ne kadarı size güven veriyor?" sorusunu cevaplayan Tokat, mevcut 38 Süper Lig hakeminden sadece 10'una görev verebileceğini belirtti. Metin Tokat, "Çünkü o hakemlerin bir kısmı hak etmeden, pişmeden ve belirli kişilerin pohpohlamasıyla o noktaya ulaştılar. Bir de yıllardır o kadroda olup da belirli takımların maçlarına endekslenmiş ve orada kalabilmek için bir sürü ödün veren insanlar var. Yani göreve geldiğiniz zaman bazı kişileri ister istemez mutlaka oradan temizlemeniz gerekir. Ahmet Çakar bazen çok sert açıklamalar yapıyor ama bazen doğru şeyler de söylüyor. Onun da dediği gibi birilerini temizlemek lazım. Belki aralarında bazı doğru insanlar da gidecek ama bir şeyi düzene sokabilmek için çok radikal kararlar vermek gerekiyor." Tokat'ın bu ifadeleri o günlerde bütün gazetelerde de yer aldı. Aynı Metin Tokat 5 Nisan 2008'de de Milliyet'te şu yazıyı yazıyor: "... İsmet Arzuman'ın tek başına kalacağını sanmıyorum. Yeni oluşan MHK göreve geldikten sonra Arzuman'ın dışında Bülent Demirlek, Çetin Sarıgül ve Hamza Mısır'a görev vermezken, FIFA kokartlı Vedat Yüksel ile Oktay Demiray'ı da, Bank Asya 1. Ligi'nde görevlendirerek mesajını verdi. Kamuoyunca isimleri yıpratılmış, yönetimleri ile güven vermeyen bu hakemlerin de geleceği görüp, kararlarını vermeleri gerekiyor. Şeffaf yönetim, adaletli görevlendirme, vizyonunu geliştirme amacı ile göreve gelen Oğuz Sarvan başkanlığındaki MHK, başlangıçta atamalarda bazı hatalar yapsa da, yukarıdaki isimlere görev vermeleri mümkün görünmüyor." Şimdi de Metin Tokat'ın 26 Temmuz 2008 tarihindeki yazısını okuyalım: "Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel'e yapılan uygulamanın hiçbir gerekçe, sebep, mazeret ve bahane gösterilmeden, Hakan Sivriservi'ye, Z.Önder İpek'e, Cem Deda'ya da uygulanması MHK'nın iflasıdır." Sevgili Metin Hocam, son kararın hangisi? Bu fikirlerin hepsi size ait olmamalı. Bana deselerdi ki, "Oğuz Sarvan'a, Ünsal Çimen'e en fazla güvenen ve inanan kimdir?" Ben tereddütsüz Metin Tokat derdim. Ne değişti? Bu hakemler mi değişti? Siz mi değiştiniz? >> Şenol Kutrup Trabzon'da çok sayıda hakem, gözlemci, eski kurul üyesi insanla görüştüm, konuştum. Barış Şimşek askere gidiyormuş. Askerliğini yapmış olsaydı, en güçlü FIFA adayı idi. Trabzon gibi futbol şehri bir ilin tarihte FIFA hakemi hiç olmamış. Barış, bu şansını şimdilik kaybetti. İsmini hakemliğinden hatırladığım Şenol Kutrup'la dernekte sohbet ediyoruz. Ben soruyorum, o cevap veriyor. Şu anekdot Kemal Dinçer'e bir veri olabilir: Şenol Kutrup, Bolu, A.Gücü, Erzurum, A.Sebat gibi takımlarda 17 yıl profesyonel futbol oynamış. Antrenörlük yapmış, diploması var. 7 yılı Süper Lig yardımcılığı olmak üzere toplam 9 yıl klasmanlarda hakemlik yapmış. Geçen yıl C Klasmanı gözlemcisi olmuş. Bu yıl 6 maça gitmiş. Şimdi il'e düşürülmüş. Sayın Dinçer, Baki Şahin'e ya da Sefer Altuntaş'a "Neden düştü?" diye sorarsa şu cevabı alacaktır: "Eğitimi tutmadı. İl hakem kurulundan istifa etmişti, puanı düştü." Şenol Kutrup'u ilk defa gördüm. Bence bir hakemi analiz etmek için yeterli kriterlere ve kariyere sahip bir isim. Yazacağı her rapor MHK'ya ışık tutar nitelikte olurdu. 30 yılı futbolun içinde geçmiş. Bu sohbet esnasında ben şu ifadeyi kullandım: "Sayın Kemal Dinçer, Şenol Kutrup'u tanısa il gözlemciliğine düşmesine razı olmazdı."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.