Seminerin ardından

A -
A +

Seminerin ardından Mersin'deki hakem seminerinin "basına açık olan bölümlerini" bizzat takip ettik. Geçen yıl bu zamanlar, bu seminer Bülent Yavuz MHK'sıyla Kuşadası'nda yapılmıştı. O zaman semineri değerlendirirken, bu sütunlarda ciddi şekilde Bülent Yavuz'u eleştirmiştim. Katı ve sert olduğunun altını ısrarla çizmiştim. Sabri Çelik'i görünce Bülent Yavuz'a haksızlık yaptığımı anladım. Ben bir gazeteci olarak Bülent Yavuz'u aradım. Hiç de aramak istemezdim. Ali Kunak, Mevlüt Güzel ve Mahmut Çetiner dışındaki MHK üyelerinin nezaket, iletişim ve diyalog konusunda ciddi problemleri var. Sizler orada ev sahibisiniz, bugün varsınız, belki yarın yoksunuz. Eleştiriye hiç tahammülünüz yok. "Merhaba, günaydın, nasılsınız, hoşgeldiniz... Seminerimizi nasıl buldunuz?" gibi kelime ya da cümleleri kullanmakta güçlük çeken bir MHK'nın eğiteceği ya da yöneteceği hakemleri siz hesap edin artık... O görevde kim olursa olsun, isteyerek ya da istemeyerek hatalar yapabilir. Biz de bunları yazarız, yazacağız da... Seminerde benim tespitlerim şunlar oldu: - Bir tek kulüp başkanı ya da temsilcisi yoktu. Özerk (!) MHK'ya belki TFF izin vermemiştir. - MHK'nın nezaretindeki hakemler, bir gazeteciyle iki lâf etmeye, selam vermeye cesaret edemiyor. Kokart merasiminin yapıldığı gece gazetecilerin oturduğu masaya gelme cesaretini gösterme Metin Tokat'a MHK masasından hiç iyi gözle bakılmıyordu. - FIFA kokartı takan 24 hakemden bir tanesi Mustafa Çulcu da dahil, gazetecilerin olduğu masaya yaklaşamadı. Bu hakemler adına üzüntü verici. Ki, bu semineri takip eden Cemal Ersan, Ali Erdoğan, Uğur Tenekecioğlu, Nezir Önal, Tayfun Bayındır bu meslekte saygın, güvenilir isimler oldukları gibi, camiayı çok yakından takip eden gazeteciler... - Muhittin Boşat'ın saha içinde yaptığı eğitimde performansı üst seviyedeydi. Diğer MHK üyelerinin performansını basına açık eğitimden kaçtıkları için göremedik. - Murat Ilgaz hakemliği döneminde MHK'ları eleştirirdi. Demokratik olmalarını isteyerek... Ama şimdi bir MHK üyesi olarak eleştirdiği tavırları kendisi sergiliyor. - Hakemlerin seminere konsantre olamadıklarına şahit oldum. Masa altından cep telefonlarıyla birbirlerine mesaj çekmeleri bunun bir göstergesi bence. - Eğitimci Hilmi Ok'un bilgisayar konusunda ciddi problemleri var. Türkiye'de 35 yaşında profesörler, bakanlar, genel müdürler, belediye başkanları varken 70'li yaşları aşmış olan eğitimci Hilmi Ok'un derslerinde de hakemlerin uyuduğunu gördük. Yıllarca FIFA kokartı taşımış bir MHK üyesi olan kişinin; Hilmi Ok'un eğitim vermesini kabullenmesini de anlamak güç. Bırakın MHK üyelerini, hakemlerin arasından bile o eğitimi verecek çok insan var. - Ev sahibi olan Kadir Tozlu ve Musa Eryılmaz Mersin'deki misafirperverliği başarıyla sergiledi. Mutlu Çelik vakası Sükut ikrardan gelir. Yani susmak, kabul etmek demektir... Mutlu Çelik, pazar günü Sabri Çelik hakkında önemli ithamlarda bulundu. Aradan 6 gün geçti, çıt yok... Ben buradan sayın Levent Bıçakçı'ya seslenmek istiyorum. Türk futbolu için sizin iyi niyetinizden en ufak bir şüphemiz yok. Adil bir federasyon olmak için de çalıştığınıza eminiz. Ancak, MHK Başkanı Sabri Çelik için şu iddialar sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Hakemlerle arasında ciddi şekilde mesafe koyması ile bilinen Sabri Çelik, sürekli Mutlu Çelik'i arıyor. Hatta gecenin 2'sinde, 3'ünde... "Haluk Ulusoy giderse, ben ne yaparım" diyor. Bu yetmiyor, kendisini 3 bin dolar maaş teklif ediliyor. Mutlu Çelik'in son maçına (G.Saray-Elazığ) Sabri Çelik gözlemci gidiyor ve 9.0 not veriyor. Bu üzücü olayın bu noktaya gelmesinde Mutlu Çelik'ten daha fazla pay sahibi sizce kim sayın Bıçakçı? Müdahale yokmuş! Sabri Çelik seminerdeki açış konuşmasında dedi ki: "....Hakem atamalarına müdahaleyi hiç kimse aklından bile geçiremedi." A.Gücü Başkanı Cemal Aydın ligin ilk haftalarında ne demişti? Hafızalarınızı şöyle bir yoklayın: "Sabri Çelik'i aradım. Maç verilmeyen hakemlere maç verin dedim. Sonra sıkıntı olabileceğini ifade ettim." Mendil kapmaca!.. 104 hakem devre arasında bir araya geliyor. 4-5 gün seminer sürüyor. Bir kondisyoner yoktu. Bir kondisyoner nezaretinde idman yapılmadı. Performans ölçülmedi. Halbuki, Mahmut Çetiner, performans ölçüleceğini açıklamıştı. Fizik testleri yapılmadı. Bütün takımlar aynı sahillerde günde 3 idman yapıyor. Yağ satarım, bal satarım, mendil kapmaca, aerobik öne çıktı. Şurada bir hafta sonra çok zorlu kupa maçları olmasına rağmen... Kupada özellikle Samsun - G.Antep başta olmak üzere hepsi birbirinden zorlu maçlar var... MHK acaba, hakemlerin morale daha çok mu ihtiyacı olduğunu düşündü?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.