Geçen hafta oynanan Vestel Manisaspor - Sakaryaspor maçı bildiğiniz gibi hakem Cüneyt Çakır tarafından tatil edildi. Müsabakanın tatil edildiği akşamdan beri pek çok TV kanalında olay seyredildi, konuşuldu, pek çok basın mensubu konuya değindi. Ben böyle durumlarda öncelikle hakemliğin içinden gelen insanların neler yazdığına dikkat ediyorum. Okuduklarım beni hayrete düşürdü. Bu yazıları nasıl yazabildiklerini anlayabilmiş değilim. Demek ki, onlar artık camialarından çok uzaklaşmışlar. Sayın Ahmet Çakar'ı istisna tutuyorum. Zamanında en çok eleştirilen kişi olan Çakar, böyle bir durumda hakeme, camiaya sahip çıkılması gerektiğini çok iyi bildiği için değerlendirmelerini ona göre yapmış. Mevzu hakemse gerisi teferruattır diyebilmiş. Teferruatta hakeme yükleyebileceği hatalar arayacağına olayın özüyle ilgilenmiş. Yine Bülent Yavuz, Cem Papila, Serder Çakman, Özcan Pehlivanoğlu tatil kararını tamamen haklı bulmuşlar, Erman Toroğlu ise haklı bulmakla beraber kart gösterme şeklini eleştiriyor. Konunun özünden uzaklaşanlara sesleniyorum. Sevgili arkadaşlar! İçinden çıktığınız camianın bir ferdi olan, taşıdığı FIFA kokartı, Hakem Derneğindeki konumu dolayısıyla önde gelen temsilcilerinden birisi olan Cüneyt Çakır'a yapılmış fiili bir saldırı var, siz kalkıp nelerle uğraşıyorsunuz? Sizin, kamuoyuna çok daha anlamlı mesajlar vermeniz gerekir. Sizin yazdıklarınızı okuyan hakemler acaba sizin hakkınızda neler düşünecek? Sizi okuyan bir futbolcu artık şunu öğrendi. Bir hakem yumruk mesafesinde kart gösterirse ona vurulabilir. Nasıl olsa sonuçta bu işi bilenler bile mesafeden dolayı hakemi haksız buluyor. Yumruk vuranın suçu yok. Boğazına sarılanın suçu yok. Bir oyuncu diğer oyuncuyla kapıştığında önce dönüp hakeme bakacak. Kalabalığın içerisine enerjik şekilde koşarak gelmezse artık o saldırılabilir hakem olacak. Çünkü olayların tek sebebi olacak. Ya da yardımcı hakem koşarak gelirse, "Biz hakemi bekliyorduk bu adam nereden çıktı?" deyip yine hakeme saldırabilecek. Bundan 3 yıl önce yardımcı hakemin kafasına taş geldiğinde pansuman yapılmış ve maç devam etmişti deyip hakeme saldırsak, onu boğazından tutup silkelesek de bir şey olmaz diyerek saldırıya geçecek. Bu satırları yazarken amatör bir heyecan uğruna özveriyle çıkılan o sahalarda her yıl kaç tane hakemin saldırıya uğradığını hiç düşünmediniz mi? Yırtılan forma, üniformanız size hiçbir anlam ifade etmiyor mu? O üniformayı sırtınıza geçirmişliğiniz olmasa sizi kaç kişi tanırdı? Hangi gazetede ne yazabilirdiniz? Her şeyinizi borçlu olduğunuz üniformanız sahanın ortasında yırtılıyor; sizin verdiğiniz tepkiye bakın. Maalesef bunlar eski hakem, yeni ve eski hakem yorumcularının kamuoyuna mesajı. İçinde bütünlüğü sağlayamayan camia maalesef dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı çok güçsüz. Bence bu olay gerçekten de bir milat olmalıydı. Bütün eski yeni hakemlerden tek ses çıkmalıydı. İnanın bir daha hiçbir hakeme el kalkamazdı. Hakem derneğine genel başkanlık yapmış, hakemin hakkını hukukunu savunmak için Türkiye'ye malolmuş sevgili Metin Tokat'tan hakemin yanında olan bir tavır beklerdim. İyi bir dost ve arkadaşım olan Metin Tokat'a bu eleştirimi telefonda da söyledim. Çünkü Kanal kanal dolaşan kulüp başkanı Metin Tokat'ın ifadelerini kullanmaya başladı. Hıncal Uluç ve Levent Tüzemen gibi fikir adamı spor yazarları da hakemi hedef alan yorumlar yaptı. Sevgili Öcal Uluç abimiz (bugünkü köşesinde) bütün gücüyle hakemin yanında yer alan yazı yazdı. İlla olayın detaylarına bakacaksanız, kaleci Bülent'in daha önce çıkardığı olaylara da bir göz atmanız iyi olurdu. Mesela geçen yıl oynanan Çaykur Rize -Vestel Manisaspor, bu sezon oynanan Bursaspor - Vestel Manisaspor maçlarında yaşanan olaylara bir bakın. Keza kaleci antrenörünün de o maçlardaki tutumunu bir seyredin. Ve onları yazın ki, biz sizin araştırmacı bir gazeteci, iyi bir yorumcu olduğunuzu anlayalım. Yoksa beslendiğiniz camianın kötü yönlerini göstermekten ve bazı insanlara gerçekleri değil, duymak istediklerinizi söylemekten başka yaptığınız bir şey olmadığı sonucuna varacağım. Mesela sayın Çakar gibi, maçtan 2 gün önce Sayın Haluk Çubukçu tarafından yapılmış açıklamalarına ve maç sonrası Sayın Zorlu'nun söylediklerinin satır aralarına bakın. İki hafta önce Kasımpaşa'da, bir hafta önce Mardin'de saha içerisinde saldırıya uğrayan hakemleri, hakemin sırtına atılan bıçakları gündeme taşıyın. Hakeminize sahip çıkın. Başkalarının kucağına atmayın. Bakın Manisalılar ne güzel birlik olmuşlar; bir gün Tabipler Odası, bir gün Ticaret Odası, bir gün Sivil Toplum Kuruluşları açıklamalar yapıyor. Türkiye'de artık yanlışlara o kadar alıştık ki, doğru yapanları hedef gösterip rahatlıkla eleştirebiliyoruz. Açıklama yapanların hiç birisi şiddetin gerçek sorumlularından bahsetmiyor! Basın toplantısı yaparak dayanışmalarını gösteren, müsabakalara 7 dakika geç çıkarak topluma bir mesaj vermeye çalışan hakemlerimizi tebrik ediyorum. Türkiye'deki fair play sınavını bir tek onlar geçti. Bir tek onlar gerçekten centilmenlik istediklerini gösterdiler. Darısı diğerlerinin başına. Sayın Cüneyt Çakır'a ve başta babası Sayın Serdar Çakır olmak üzere ailesine ve uzun yıllardır içerisinde olduğum için artık kendimi de eski hakemlerden daha çok mensubu hissettiğim hakem camiasına geçmiş olsun diyorum. Dilerim böyle olaylar bir daha tekrarlanmaz. Konumuz futbol, ilkemiz fair play olur. Kangal köpekleri Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, geçen hafta Ankara maçı sonrası şu açıklamayı yaptı: "Maç için söylenecek fazla birşey yok. Maçın 35. dakikasında 10 kişi kaldık. Geçen hafta oynadığımız maçta yapılan hatalar bu maçta da devam etti. Biz yürekli insanlarla büyük işler başarırız. Küçük insanlarla bir şey kazanılmaz. Biz, 55 haftadır tek bir tane penaltı atmadık. Bugüne kadar hakemlere terbiyemizden ödün vermedik. Bugün maçın orta hakemi formasını terletmeden maçı tamamladı. Hakemlerin fizik kondisyonları son derece yetersizdi. Korkaklarla bir şey kazanılmaz. Mustafa Çulcu, nasıl maçlardan birilerini arıyorsa, beni de arasın. Bizim dağda polislerimiz, askerlerimiz, bin YTL'ye kurşuna başını uzatıyor. Hakemlerimiz de aldıkları paranın hakkını versin." Güzel. Ankara İHA'nın başarılı spor muhabiri Engin Kocabıyık bana telefonda şu bilgiyi verdiği gibi İHA bu haberi servise de koydu. Sinirli bir şekilde basın toplantısından ayrılan Bülent Uygun, toplantı odasının kapısında hakemler için, "3 tane kangal köpeğini sahaya sürseniz daha iyi maç yönetirdi" ifadesini de kullanıyor. Bu sözlerin bir bedeli olmayacak mı? Kısa kısa... > Mersin'de Cumhuriyet Savcılığı, İl Hakem Kurulu hakkında önceki hafta yazdığımız tutanakla ilgili dava açtı. Mersin Asliye Ceza Mahkemesi'nde tehdit suçundan dava açılmış. Türk Ceza Kanunu'nun 106/ 2 - C, 37/1, 43/1-2, 53/1-2 maddelerinden (il hakem kurulu başkanvekili hariç) bütün kurul yargılanıyor. Daha önce de savcı Mersin Hakem Derneği yöneticisi hakkında dava açmıştı. Hem dernek, hem il hakem kurulu yargılanıyor. > Ç.Rize'nin son 4 maçına FIFA hakemi çıktı. Ç.Rize-Ankara (Bülent Demirlek), Kayseri-Ç.Rize (Selçuk Dereli), Ç.Rize-V.Manisa (Kuddusi Müftüoğlu), G.Antep-Ç.Rize (Bülent Yıldırım). > Haluk Ulusoy'un zaman zaman aday olmayacağına dair mesajları medyaya yansıyor. Şu anda bir şekilde federasyonun çeşitli kademelerinde görevi bulunan delegeler, muhtemel adaylara mesaj göndermeye başlamış bile... Randevu talep edenler, araya hatırlı insanlar konularak, diyalog teşebbüsleri başlatmış.