Birinci hafta hakem tayinlerinde eşleşmelerde tuhaflıklar vardı. Geçen hafta yazmadım. Oynanmamış bir maçtan önce spekülasyona sebep olmaktan kaçındım. Ama bu hafta dilerseniz bu konuyu analiz edelim.
MHK bazı maçlara 4. hakemi "düdük hakemi" atadı, bazılarına ise 4. hakemi "yardımcı hakem" kadrosundan atadı.
Mantık şu; maçın zorluk derecesine göre.
İyi güzel!
Fenerbahçe-K.Karabük maçı oynandı.
Maçın 4. hakemi Süleyman Abay.
5. hakem Hakan Ceylan.
Diyelim ki, müsabakanın hakemi M.İlker Coşkun maçın belli bir dakikasında sakatlandı.
Maçı kalan dakikalarda kim yönetecek?
UEFA normlarına göre 5. hakem Hakan Ceylan yönetir.
TFF veya bizim MHK'nın normlarına göre 4. hakem Süleyman Abay yönetir.
MHK aklına gelen bir uygulamayı yeterince tartışmadan hayata geçiriyor.
Akşamdan aklınıza geleni, sabah uygulamaya kalkmayın. İşin içinden çıkamazsınız.
Diyelim ki, böyle bir hakem sakatlığı söz konusu oldu. Kulüplerden biri Tahkim'e gitti ne olacak? Donk'tan fazla başınız ağrır, benden söylemesi...
MHK?hata yapmaz (!)
Mevcut MHK'daki birkaç isim hata yapabileceklerine asla inanmıyorlar.
Ama katı bir ısrarla...
Bu yüzden herhangi bir konuyu sağlıklı bir şekilde tartışmak ya da ikna etmek mümkün olmuyor.
"Ben asla hata yapmam" diyen adama ne anlatabilirsin ki?
Bakın çok sayıda yönetici tanıdım. Hata yaptıklarını, yapabileceklerini söylemekten çekinmezlerdi.
Ama MHK'daki özellikle 3-4 arkadaş "Benim yaptığım her şey doğrudur" diyor.
Bu yüzden bu arkadaşlara bir şey anlatmaya çalışmak zaman israfından başka şeye yaramıyor.
Bizim eleştirilerimizi; TFF'nin en üst yöneticileri, Sayın Şenes Erzik, bütün kurul başkanları, hakemler, gözlemciler, meslektaşlarım, camianın içinde ya da dışında kalmış olanlar herkes kabul ediyor. Hak veriyor. Sadece eleştiri yapmadığımızı, sağ olsunlar yol gösterdiğimizi de ifade ediyorlar.
Ama bu MHK'daki 3-4 arkadaşa bende söyleyecek söz kalmadı.
Oyun kuralları kitabını unutmadınız değil mi?
Her yıl; temmuz, ağustos, eylül ayında yazdığım yazılar, şikâyetler aynı.
Klasmanlardaki adaletsizlik, sıcakta ve nemde yapılan atletik testler, çalışmayan cihazlar ve zamanında hakeme bir türlü ulaşmayan kural kitapları.
Lig başladı.
Oyun kuralları kitabı nerede kaldı?
Galiba bu işten sorumlu arkadaşlar çok yoğun.
TFF'ye kitabı hazırlayıp götürdünüz de basmadılar mı?
'Hayır' mı dediler?
TFF Başkanı gazete patronu, hiçbir imkân olmasa kendi matbaalarında bastırırdı.
İstediniz de yok mu dediler? Yoksa internete koydunuz da bizim haberimiz mi olmadı?
Ahh il hakem kurulları!
Defalarca yazdım. İl hakem kurulları ıslah edilmeli, yenilenmeli diye.
Yeterli görülen illerde ise dertler, şikâyetler dinlenmeli. Adamlar muhatap alınmalı.
Türk hakemliğinin temel bir sıkıntısı var.
Elbise hep birilerine göre dikiliyor. Bunun onlarca örneği var.
Objektif, net kriterler olmalı.
Örnek mi?
Bakın bu yıl Süper Lig'e yardımcı hakem belirlenirken, son 1 yılın not ortalaması alındı.
Önceki yıllarda son 3 yılın ortalaması alınıyordu.
Neden?
Çünkü elbise birilerin göre dikiliyor ondan.
İl hakem kurulu bir klasman teklifi yapıyor. Bunu hiç dikkate almıyorsunuz.
İl hakem kurulu istifa ediyor. Muhatap bile almıyorsunuz.
Tenezzül edip cevap veren yok, arayan soran yok.
Size aşağıdan hakem nereden gelecek?
Pardon yine unuttum. İstanbul, Trabzon, Manisa ve İzmir dışındakilerin hakem olma hakları yoktu.
Eylül ayı FIFA listesi ayıdır
FIFA listesi yapmak, yapabilmek ince bir iştir.
Geçmişte kimi MHK'yı götürmüştür kimini sallamıştır.
MHK'yı zor bir sınav bekliyor.
Listeyle sık oynamak da iyi değildir.
Çok dikkat edilmeli.
Kriterler ve dengeler doğru seçilmeli.
Bilhassa yardımcı hakem FIFA listesine özen gösterilmeli. Lisan bilen bilmeyene dikkat edilmeli.