Dün bu camianın çok çok önemli onlarca kişisiyle konuştum. Onlarca hakemle görüştüm. İnanın yoruldum. İyi ve doğru bir analiz yapabilmek için kafam patladı. Masa ve cep telefonlarım maç gecesinden dün akşama kadar susmadı. Sonuçta şu kanaate vardım: Hakemlik bu ülkede yapılacak iş değil! Türkiye'de bir anda Zico'lar, Kalli'ler, Ertuğrul Sağlam'lar unutuldu. Cüneyt Çakır hepsini kurtardı. Faturanun adresi hakem oldu. Cüneyt Çakır bu ülkede kart kullanmayı seven, sahada disiplini kartlarıyla uygulayan bir hakem modeli sergiliyor. Adam Avrupa'da yönettiği ilk maçında (Vaduz-Ucpest) 3 kırmızı, 6 sarı göstermiş. Bu maçtan sonra "İstikbal vaad eden hakemler" listesine alındı. Geçenlerde yine bir lig maçında frikik atışında 5 sarı gösterdi. Herkes alkış tuttu. UEFA'nın sitesine baktım. F.Bahçe Şampiyonlar Ligi'nde en fazla kart gören 3 takımdan biri (diğerleri Olimpiakos ve Schalke) . Sahada iyi niyetli futbolcu sayısı azdı. Cüneyt Çakır'ı, Deivid ve Alex'i atmadığı için eleştiren eski hakemler var. Lugano'nun Türkçe bilmediği için gözlük hareketi yaptığını söyleyen ustalar var. Cüneyt Çakır'ı kutlayan, yere göğe sığdıramayan otoriteler var. G.Saray'ın ikinci gol için atağını kesip maçı bitirdiği için ağır eleştirenler var. Cüneyt Çakır'ın kafasının karışık olduğunu söyleyenler var. Cüneyt Çakır bu maçın CD'sini mentörü Karl-Erik Nilsson'a göndermiş. Bakalım oradan nasıl bir yaklaşım gelecek. FIFA nasıl bir hakem istiyor? Bunun cevabını arıyorum. Kurala ve kitaba bağlı mekanik bir hakem mi değerli? Yoksa tansiyona ve ortama göre maçı huzur içinde götüren hakem mi? FIFA bu konuda hangisini tercih ediyor? Bizim ülkemizde bu iş pek rağbet görmüyor. Olayları görmeyen, kartı fazla kullanmayan hakem değerli. Ne dersiniz? Bu ülkede hakemliğe başlayacak olanlar kararlarını bir kere daha gözden geçirsinler. Bu işi yapmak acaba ne kadar değer, ne kadar değmez? >> Artık taviz yok Yeni federasyon seçileli henüz iki hafta oldu. Hiç kimseye kolay kolay nasip olmayacak bir kamuoyu desteği aldılar. Herkes onlardan çok şey bekliyor. Onlar da iki haftalık performanslarıyla beklentileri karşılamak için çok çalışacaklarının sinyallerini verdiler. Bu özgüven dolaylı olarak onların atadığı başta MHK olmak üzere tüm alt kurullara da yansıyacaktır. Başta MHK diyorum çünkü kim ne derse desin Federasyonların yumuşak karnı her zaman MHK olmuştur. Federasyon Yönetim Kurulu, MHK Başkanlığı'na Oğuz Sarvan'ı atadı. Ona ve atadığı kurul üyelerine de bu özgüveni hissettirdi. Doğru yapılacak her işin her zaman arkasında olacağının sinyallerini verdi. Oğuz Sarvan ve ekibi de göreve geldikleri ilk 10 günlük dönem içerisinde bunu bütün hakemlere hissettirme yolunda adımlar attılar. Hızlı bir eğitim çalışması yaptılar. Eğitimin önemini fark ettiler. Son bir kaç yıldır unutulan şeyleri hakemlere tekrar hatırlattılar. Sonuç olarak bu özgüven şu kısacık dönemde hakemlerin saha yönetimlerine de yansıdı. Hakemlerin en büyük problemi özgüven sorunu demiştik. Güven erozyonu silik hakemleri piyasaya sürdü. Bakın nasıl bir değişim olacak hakemlerde: - Sahada çok daha dik duracaklar. - Kayıp zamanın oyun sonuna eklenmesi konusunda daha titiz davranacaklar. - Zaman çalan oyuncuya taviz vermeyecekler. (Geçen hafta G.Saray-K.Paşa maçında Fatih Akyel'e, topa dururken vurmayıp harekete geçtiği anda vurduğu için ihtar verilmesi, F.Bahçe-Bursa maçında Bursalı oyuncunun taç çizgisi kenarında sakanlandığı gerekçesiyle yerde yatarken birden kalkıp tacı kullanmaya yeltenmesi sebebiyle ihtar verilmesi, G.Saray-F.Bahçe derbisinde taç atışları esnasında iyi niyetli davranmayan oyunculara gösterilen sarı kartlar buna örnek.) - Fair play ilkelerini zedeleyen oyuncuya taviz vermeyecekler. - Seyir zevkini ön plana çıkarmaya gayret edecekler. - Müsabakayı yönetirken kararları içerisinde standardı sağlamak için azami gayreti gösterecekler. Geçiş dönemi zor olacak. Bazı hakemler tıpkı dün olduğu gibi yerden yere vurulacak ama kulüpler yeni yönetim tarzına alışacaklar. Belki de en şanssız olay eğitimin bütün sıcaklığıyla derbi maça çıkan Çakır'ın kendilerine MHK tarafından bir gün önce verilen talimatları küçük büyük takım ayrımı yapmaksızın tavizsiz şekilde sahada uygulamak istemesiydi. Bu duruma ve bu duruşa hazır olmayan takımlar çarpıldı, çarpılacak. Bütün hakemler bu talimatları tavizsiz ve başarıyla uygularsa belki de bugün eleştirdiğimiz Cüneyt Çakır'ı, yeni bir dönemi en üst düzey maçta cesaretle başlatan kişi olarak hatırlayacağız. >> Yeni GTK Kemal Dinçer başkanlığındaki Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu herkes için sürpriz oldu. Hele de basketboldan gelen bir kişinin bu kurula başkan olması bazıları için ciddi derecede alay konusu... Aynı yorumlar Lütfi Arıboğan için de zamanında yapılmıştı. Şimdi herkesin üzerinde ittifakla birleştiği Arıboğan başkanvekili oldu. Ne Bıçakcı, ne Ulusoy, ne de Hasan Doğan kendisinden vazgeçebildi. Kemal Dinçer ekrandan ve yazılarından tanıdığımız kadarıyla çağdaş bir spor adamı. Çağın gerektirdiği yapılanmaya gidecektir. Kendisine Ahmet İbanoğlu, Cem Tosyalı, Yılnur Önen ve Sefer Altuntaş'ın ciddi katkısı olacaktır. Prof.Dr. Gazanfer Doğu'nun MHK ve GTK tecrübesi vardır. Kemal Dinçer'in ciddi şekilde yaşayacağı eksiklik şudur. Türkiye'deki hakem - gözlemci yapılanmasını bilmemek. Bu camiada kim kimin ayağına basmaz? Kim kimi yok etmeye çalışır? Hangi bölgede kimin hakimiyeti vardır? Hangi bölgede muhalefet kimdir, gibi iç siyaseti bilemez. Kurulda şu da ciddi bir eksiklik: Bülent Yavuz, Sabri Çelik, Serdar Çakır, Muhittin Boşat, Murat Ilgaz, İbrahim Aksoy, Ali Aydın, Hasan Ceylan, Vahap Beyaz gibi üst düzey hakemlik yapmış Süper Lig gözlemci kadrosunda bulunanlara eğitim verecek "karizma ve kariyerde" isimler yok bu kurulda. Yeni bir yapılanma var. Hakem Gözlemci ve Temsilci Eğitim Kurulu gibi bir kurul kanunda var. Bir yapılanma süreci yaşanacak. Yani göç yolda düzelecek. Her iki kurula da kredi vermek gerekiyor. Bekleyip göreceğiz. Kemal Dinçer şu soruya da cevap vermeli: TFF internet sitesindeki Gözlemciliğe ve Temsilciliğe Giriş Talimatı'nın 5.D maddesinde ne diyor? "Madde 5. Gözlemciliğe giriş genel şartları D) Aktif olarak; kulüp yöneticiliği, menajerlik, antrenörlük, teknik direktörlük, futbolculuk, hakemlik, Federasyon temsilciliği veya görsel- işitsel ve yazılı (internet dahil) medyada futbol ve futbol hakem yorumculuğu yapmıyor olmak." Bu durumda talimatlar mı değişecek? Yoksa sayın Dinçer, medyadaki görevlerinden çekilecek mi? >> Kısa kısa... > TFF Yönetim Kurulu, İstanbul'da hakemlerle buluştu. Yönetim Kurulu Üyesi Levent Kızıl, sıra ile hakemlerle tokalaşırken, geçen sezon ters düştüğü Kuddusi Müftüoğlu'nun elini sıkıyor. Ancak Çetin Sarıgül'ün elini sıkmadan, diğer hakeme geçiyor. > 23 Şubat'ta DAL Ligi'nde Karagümrük-Maltepe maçı vardı. Maçın 2 numaralı kıdemli yardımcısı Fırat Aydınus'tu. Sanıyoruz MHK, üst düzey hakemlerine yardımcılık yaptırarak, bayrak kaldırma havasını da yaşatmak istiyor. >> HAKEM - METRE Maç Hakem Maç KK SK Penaltı Konya-Trabzon Fırat Aydınus 15.maçı 4 66 6 V.Manisa-İst.B.Bld. Bülent Yıldırım 12.maçı 4 52 3 K.Paşa-G.Birliği Kuddusi Müftüoğlu 8.maçı 2 31 1 A.Gücü-F.Bahçe Halis Özkahya 10.maçı 1 44 1 Ç.Rize-OFTAŞ M.Kamil Abitoğlu 11.maçı 2 39 2 Kayseri-Denizli Z.Önder İpek 7.maçı - 26 - Ankara-G.Antep Süleyman Abay 5.maçı - 26 - Bursa-Sivas Selçuk Dereli 12.maçı 2 40 3 Beşiktaş-G.Saray Bünyamin Gezer 10.maçı 4 50 6