Bir dönem Naim Süleymanoğlu'ndan sonra haltere ilgi artmıştı. Bir dönem Süreyya Ayhan'dan sonra atletizme ilgi artmıştı. Şu anda da Cüneyt Çakır bir fırsat.
Tekirdağ İl Hakem Kurulu veya hakem derneği hakem kursu için afişler yaptırmış. Dikkatimi çekti; Cüneyt Çakır'ın posterini koymuşlar. "Haydi, yeni Cüneyt Çakırlar için hakem olmaya!" sloganını işlemişler. Ve hakem kursuna ilgi 300'leri aşmış.
Bakın Tekirdağ büyükşehir statüsünde üniversite şehri olan bir ilimiz. Çorlu gibi dev bir ilçesi var, nüfusu 240 bin.
Bir tane ulusal hakemi (2-3 Lig'de düdük çalan) yok!
Hep söylerim; bir kasa içinden mi domates seçmek iyidir yoksa 10 kasa içinden mi?
Hakemlik özellikle futbol kültürü olan büyük şehirlerde sevdirilmeli ve bu konuda gayret sarf edilmeli.
Sözleşmeli hakemler bu konuda iyi bir fırsat!
Tekirdağ'daki hakemler bir hafta Fırat Aydınus'u bir hafta Hüseyin Göçek'i dinlemeliler.
Bursalı hakemler bir hafta Cüneyt Çakır'ı dinlemeliler.
Dolu salonlar bu tip şehirlerde bir heyecan uyandırabilir!
Kaliteli ve çalışkan gençler bu şekilde hakemliğe çekilebilir.
Ankara'da temsil niteliği yüksek bir genel kurul oldu!
Geçen hafta bugün Ankara'da Hakem Derneği'nin (TFFHGD) genel kurulu yapıldı.
Genel kurulu yerinde takip ettim.
Yurdun dört bir tarafından 412 delege vardı.
Katılım hem çok yüksekti hem de katılanların çoğu temsil niteliği olan delegelerdi.
Genel kurul, bir siyasi parti veya sendika genel kurulu kadar kurumsaldı. Havaalanı ve istasyon ile otel arasında ana yollara asılan pankart-afişlere kadar her şey düşünülmüştü!
Genel Başkan Abdurrahman Arıcı'nın daha önce genel başkanlık için yarıştığı rakibi Serdar Çakır divan başkanı olmuştu. Burada camiaya birlik ve beraberlik görüntüsü verildi.
Çok sayıda eski-yeni MHK üyesi, Süper Lig gözlemcisi, Süper Lig hakem ve yardımcı hakemi, ulusal hakem, ulusal gözlemci vardı.
Yeni yönetim de her kesimi temsil edilen kişilerden oluştu!
Abdurrahman Arıcı tek başkan adayı idi.
Ama işi milletvekili listelerini oluşturan 4 parti liderinden daha zordu.
Genel merkez yönetim kurulu listesi, sabah saatlerinde ancak belli olabilmişti.
Bu listede yer bulmanın ne kadar önemli bir "mevki-makam sahibi olmak" olduğunu (!) orada anladım.
Kurucu üyelerin ve eski genel başkanların doğal delegelikten çıkarılmasını geçen hafta eleştirmiştim.
Ancak bu yeni yasaya göre bu şekilde olması gerekiyormuş.
Ancak mesela eski genel başkan ya da kurucu üyeler şeref misafiri olarak davet edilebilirdi.
Belki yüze yakın hakem ve gözlemci ile görüşme imkânım oldu. Yine çok sayıda eski-yeni MHK üyesiyle... Çok değerli birkaç il hakem kurulu başkanını yakından tanıma fırsatı buldum.
Kimisiyle dertleştik, kimisiyle helalleştik!
Yusuf Namoğlu'nun hakkını teslim etmeli!
Hakemlik özellikle son 10 yılda amatör ya da hobi olarak yapılan bir iş olmaktan çıkmıştır.
6 hakem, 1 Nisan itibariyle sözleşmeli oldu.
Bu konu en az 10 yıldır, konuşulur dururdu.
Sözleşmeli hakemliği hayata geçiren Yıldırım Demirören Federasyonu oldu. Servet Yardımcı ve Cengiz Zülfikaroğlu bu konuda büyük destek verdiler.
Burada Yusuf Namoğlu'nun da hakkını teslim etmek gerekir.
Mevcut MHK, bu konuyu hayata geçiren MHK olarak tarihte yerini almıştır.
Bu iş defalarca ertelenmişti, hep rafa konulmuştu.
Geçmiş MHK'lar da uğraşmışlardı ama kendilerini profesyonel yapmışlardı. Hatırlayacaksınız geçmişte MHK içinden bir PMİK çıkmıştı. (Profesyonel Müsabaka İcra Kurulu)
Dileriz bu 6 hakemin yanına seneye 10 hakem daha ilave edilir.
Çok vahim!
Sevgili Cemal Ersen geçen hafta "Kim bu MHK Başkanı?" başlığıyla bomba etkisi yapan bir yazı yazdı!
Yazıdaki şu bölüm çok çarpıcı: "...Beşiktaş'ın F.Bahçe maçını tekrar başvurusunda yer alan teknik bilgileri şimdilerde ekranda yorumculuk yapan eski bir MHK başkanının kaleme alması!.. Kimin nereye 'danışman' olduğu veya olacağı bizi ilgilendirmez..."
Cemal Ersen'in kaynakları sağlamdır ki ne kadar sağlamsa, bence bu konu da o kadar vahimdir.