Sübkî hazretleri buyurdu ki: "Tefekkür
ettim, düşündüm. Gördüm ki, bütün fesâdın başı kibirdir. Kibir,
şeytanın büyüklenip kendini beğenmesi ile işlenen ilk günah oldu."
Nefsine
düşkün olanlar, nefsinin arzularına kavuşmak için, yardım edenleri
sever. Akıl ve ilim sâhipleri ise, medenî insan olmasına yardım edenleri
sever. Kısacası, iyiler iyileri, kötüler de, kötüleri severler. Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî hazretleri;
"Nefis, yaratıkların içinde en
ahmak olanıdır. Hep kendi zararını ister. Onun yakasını bırakmaya
gelmez. Çünkü en büyük düşman nefistir" buyurmuştur.
İnsanın yükselmesi,
olgunlaşması, nefsin kötülüklerinden kurtulup, her şeyi gönlünden
çıkarması ile mümkün olmaktadır. İnsanın dışında şeytan bulunduğu gibi,
içinde de vardır. İnsanın içindeki şeytanı, onun kudretinin, enerjisinin
taşkınlığıdır. Enerji artınca, insanda kibir ve yükseklik hâsıl olur.
Kötü sıfatların en aşağısı da, bu kibir sıfatıdır. Kibriyâ yani
üstünlük, büyüklük sıfatı, Allahü teâlâya mahsustur. Zira hadîs-i
şerîfte;
(Allahü teâlâ buyuruyor ki, kibriyâ, üstünlük
ve azamet bana mahsustur. Bu ikisinde bana ortak olanı Cehenneme
atarım, hiç acımam) buyurulmuştur.
İnsan, nefsini ne
kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir. Kendine
kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz. Takıyyüddîn Sübkî
hazretleri buyuruyor ki:
"Tefekkür ettim, düşündüm. Gördüm ki,
bütün fesâdın başı kibirdir. Kibir, şeytanın büyüklenip kendini
beğenmesi ile işlenen ilk günah oldu. Kalpte kibir, büyüklenme hâsıl
olduğu zaman, kendisini büyük görüp, başkalarını aşağı görür. Kibir,
kalbi nasîhat kabul etmekten ve emre itâat etmekten alıkoyar. Kalpte
kendini hor ve hakîr görme hâsıl olunca, İslâm âlimlerine itâat eder ve
sözlerini dinler. İslâm âlimlerinin söz ve nasîhatleri ona tesir eder.
Bu vesîle ile Hakkı tanır. Nihâyet her hayır ve iyiliğe kavuşur."
Peygamberlerin
hepsi, tevâzu sâhibi idiler. Allahü teâlâdan çok korkarlardı.
Kendilerinde kibir ve ucub gibi kötü huylar hiç yoktu. Kibrin zararını
bilmeyen kimse için âlim demek, yalan olur. İnsanın ilmi arttıkça,
Allahü teâlâdan korkması artar. Günâh işlemeye cesâret edemez. Ehl-i
sünnet âlimleri buyuruyor ki;
"Allahü teâlâ ilim, kudret gibi
bütün sıfatlarından kullarına biraz ihsân buyurmuştur. Fakat, yalnız üç
sıfatı kendine mahsûstur. Bu üç sıfattan hiçbir mahlûkuna vermemiştir.
Bu üç sıfatı; Kibriyâ, Ganî olmak ve Yaratmak sıfatlarıdır. Kibriyâ,
büyüklük, üstünlük demektir. Ganî olmak, başkalarına muhtaç olmamak, her
şey Ona muhtaç olmak demektir."
Netice olarak kibirlenmek,
Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz etmek olur. Kullara
kibirlenmek yakışmaz, çünkü en büyük günâhtır.