Dine hizmet etmek, sıkıntısız olmaz

A -
A +

Allahü teâlânın, yarattıkları içinde en sevdiği Peygamber efendimizdir ve sonra diğer Peygamberlerdir. Peygamberlerden sonra, Onların yolunda bulunan evliyâdır. Hepsinin vazifesi, Allahü teâlanın emir ve yasaklarını, Onun kullarına bildirmektir. En kıymetli iş budur. Kime bu ni'met nasîb olursa, çok şükretmesi lâzımdır. Şükredilmezse elden gider. Ni'metin devamı için, şükür lâzımdır. En kıymetli iş, aynı zamanda da en zor iştir. Peygamberler dâhil, hiç kimse, Allahü teâlâ bildirmeyince doğruyu bulamaz. Doğru, ancak Allahü teâlânın bildirmesiyle bilinebilir. Peygamberlerden Sâlih aleyhisselâm, kavminin emîri, hükümdarı idi ve kavminden herkes de Onu pek çok severdi. Sâlih aleyhisselâm, bir gün ibâdet ederken, Cebrâil aleyhisselâm geldi ve Allahü teâlânın emir ve yasaklarını Semûd kavmine bildirmesini söyledi. Sâlih aleyhisselâm; -Allahü teâlânın emir ve yasakları nelerdir ben bilemem, diye cevap verince, Cebrâil aleyhisselâm, Ona, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını, râzı olduğu, beğendiği yolu öğretti. KAYADAN ÇIKAN DEVE!.. Sâlih aleyhisselâm da, Cebrâil aleyhisselâmın öğrettiği Allahü teâlânın emir ve yasaklarını Semûd kavmine bildirdi fakat onlar kabul etmediler. Düne kadar çok sevdikleri hükümdârları iken ve bütün emirlerini severek yaptıkları hâlde, Allahü teâlânın emirlerini bildirince, kavminin pek azı hariç, çoğunluğu îmân etmedi. Îmân etmeyenler, îmân etmemekle kalmayıp, Sâlih aleyhisselâma ve inananlara işkence yapmaya başladılar. Hatta bunlar bir gün Sâlih aleyhisselâma; -Şu kayanın içinden kızıl tüylü bir deve çıkarırsan sana îmân ederiz dediler. Sâlih aleyhisselâm onlara; -Ben bunu yapamam, bu benim yapabileceğim bir iş değildir derken Cebrâil aleyhisselâm geldi ve; -Sen duâ et Allahü teâlâ senin duânı kabul edecek ve kayanın içinden deve çıkaracak buyurdu. Sâlih aleyhisselâm da duâ etti, kavminin isteğini arz etti. Duâdan sonra kaya büyük bir gürültüyle yarıldı ve içinden deve çıktı. Bu hâdise ile îmân etmiş olanların îmânı sağlamlaştı, şüphede olanlar îmân ederek, îmân edenlerin sayısı arttı. Îmân etmeyenler ise, inanmadıkları gibi inkârda daha da aşırı gittiler. Semûd kavminin su ihtiyacını gideren bir kuyu vardı. Sâlih aleyhisselâm; -Bu kuyunun suyunu bir gün siz, öbür gün deve içecek, hiç kimse su için gelmesin buyurdu. Fakat kavmi, suyu her gün, yani devenin gününde de içmek istedikleri için, deveyi öldürmek istediler. Sâlih aleyhisselâm onlara; -Sakın bu deveyi öldürmeyin başınıza çok büyük felâket gelir buyurdu. SEMÛD KAVMİNİN SONU!.. Semûd kavmi, Sâlih aleyhisselâmı dinlemedi ve deveyi öldürmeye karar verdiler. Bunun için 7-8 kişi tuttular ve deveyi öldürttüler. Deve öldürülünce Allahü teâlânın gazâbının çok çabuk geleceğini Sâlih aleyhisselâm kavmine söyledi, kavmi ise inanmadı. Zira Sâlih aleyhisselâmın kavmi çok zengindi ve çok sağlam ve güçlü binalar yapmışlardı. Bunun için; -Bize bir şey olmaz dediler. Sâlih aleyhisselâm, îmân etmiş olanları toplayarak; -Burası artık lânetlendi, hemen burayı terk ediyoruz. Şu karşıki tepeye çıkalım, bulunduğumuz yerde neler olacak oradan seyredelim buyurdu. Kendine inananlarla tepeye çıktılar. Bu sırada Semûd kavminin bulunduğu şehirde çok büyük bir deprem başladı ve 7 gün sürdü. Hiçbir şey kalmadı, her şey toprağın altına karıştı ve her şey dümdüz oldu. Netice olarak dine hizmet etmek, sıkıntısız olmaz. En zor iş, dine hizmet etmektir. Hizmette doğru niyyet esastır. Ayrıca hizmet için, sabır ve fedakârlık da şarttır. Hizmette kalbdeki niyet önemlidir. Allah için hizmet edilirse muvaffâk olunur, para için yapılırsa muvaffâk olunamaz. İslâmiyete hizmet etmek, çok mühimdir. Bir kişinin Müslüman olması için gayret edip muvaffâk olmak, çok kıymetlidir. Dine hizmet ederken, menfaât olmazsa muvaffâkiyet, başarı olur. Menfaât ön plâna çıkmaya başlarsa, muvaffakiyet, başarı azalır. Din büyükleri, yazdıkları kitaplardan bir kuruş para almazlardı...