"İbâdetleri benden gördüğünüz gibi yapınız!"

A -
A +

İnsanları Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturan yol, insanın kalbidir. Kalb, yaratılışında temiz bir ayna gibidir. İbâdetler, kalbin temizliğini, cilâsını arttırır. Günâhlar ise, kalbi karartır. Muhabbet yolu ile gelen nûrları alamaz olur. Sâlihler bu hâli anlar, üzülür ve günâh işlemek istemezler. Hatta bunlar, ibâdetlerin daha çok olmasını isterler. Günâh işlemek ise, nefse tatlı gelir. Bütün bid'atler, günâhlar, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsi besler ve kuvvetlendirirler. Bugün bütün dünyâda, gerek îmânı ve küfrü tanımakta, gerekse ibâdetleri doğru yapmakta, câhillik, özür değildir. Meşhûr olan din bilgilerini bilmediği için aldanan, Cehennemden kurtulamayacaktır. Allahü teâlâ, bugün, dînini dünyânın her tarafına duyurmuş, îmânı, helâli, harâmı, farzları, güzel ahlâkı öğrenmek pek kolaylaşmıştır. Bunları, lüzûmu kadar öğrenmek farzdır. Öğrenmeyip câhil kalan farzı terk etmiş olur. Öğrenmeye lüzûm görmeyen, ehemmiyyet vermeyen ise, kâfir olur. CENNET İLE MÜJDELEDİLER Peygamberler, Allahü teâlâ tarafından kullarına gönderilmiş insanlardır. Ümmetlerini Allahü teâlâya çağırmak, azgın, yanlış yoldan, doğru, saâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemişler, inanmıyanları ve inanıp da yapmayanları Cehennem azâbı ile korkutmuşlardır. Onların Allahü teâlâdan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık yoktur. Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmdır. Onun dîni bütün dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. Onun kitâbı, geçmiş kitâpların en iyisidir. Onun dîni kıyâmete kadar bâkîdir, kimse tarafından değiştirilmeyecektir. Bazı kimseler; "Din, zamâna göre değişir, İslâmın bildirdiği hükümler eskimiştir. Asrımızın îcâblarını karşılayacak bir din lâzımdır" diyorlar. Evet, din, zamânla değişir. Fakat bunu, sâhibi, yani Allahü teâlâ değiştirir. Nitekim Âdem aleyhisselâmdan beri, çok kerre değiştirmiş ve en son olarak ve kıyâmete kadar bütün ihtiyâçları karşılayacak, en mükemmel, en üstün bir din olarak, Muhammed aleyhisselâmın dînini göndermiştir. Böyle konuşan zavallı insanlar, acaba Allahü teâlânın mükemmel dediği dinden dahâ iyisini mi yapabilecekler? Milletlerin kanûnları da, zamânla değişir. Fakat, bu kanunları da, ancak o devletlerin millet meclisleri değiştirebilir. Her bekçi ve çoban değil! Mecellenin 39. maddesinde ve şerhinde diyor ki: "Ahkâm, hükümler zamânla değişir. Örf ve âdete tâbi olan ahkâm, hükümler değişir. Nass ile yani Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şeriflerle ile anlaşılan, bildirilen ahkâm, hükümler, zamânla değişmez." Dinde zorluk yoktur demenin ma'nâsı, Allahü teâlâ, insana kolay olanları emretmiştir, demektir. Yoksa, herkes, hoşuna giden şeyleri yapsın, nefsine zor gelen şeyleri yapmasın, ibâdetleri râhat, kolay ve keyfine göre değiştirsin demek değildir. Dinde ufak bir değişiklik yapmak, küfürdür, dinsizliktir. MÜCTEHİDLER ANLAR... Netice olarak, İslâmiyyete uymak için önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, sonra harâmlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri, bildirildiği şekilde ihlâs ile yapmak lâzımdır. İbâdetlere faydalı şeyler ilâve ediyoruz demek doğru değildir. Böyle sözler, din düşmanlarının yalanlarıdır. Bir değişikliğin faydalı olup olmayacağını yalnız İslâm âlimleri anlar. Bu derin âlimlere müctehid denir. Müctehidler kendiliklerinden bir değişiklik yapmazlar. Bir ilâvenin, bir değişikliğin bid'at olup olmayacağını hemen anlarlar. Müctehid olmayanların câiz demeleri ve yapmaları ile, ibâdetleri değiştirmek, bidat ve büyük günâh olur. İbâdetler, Peygamber efendimizin ve eshâb-ı kirâmın bildirdiği ve yaptığı gibi yapılır. Bunlarda değişiklik yapılmaz. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi: (İbâdetleri benden ve eshâbımdan gördüğünüz gibi yapınız! İbâdetlerde değişiklik yapanlara bid'at ehli denir. Bid'at sâhipleri, muhakkak Cehenneme gidecektir. Bunların hiçbir ibâdetleri kabûl olmaz.)