İnsanların kötülemesinden korkmak!..

A -
A +

İnsanların, sıhhatli, sağlam, rahat, neşeli yaşamalarına ve âhirette sonsuz saâdete kavuşmalarına sebep olan faydalı şeylere ni'met denir. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, kullarına lâzım olan bütün ni'metleri yarattı. Bunlardan nasıl istifâde edileceğini, nasıl kullanacağımızı, Peygamberleri ile gönderdiği kitaplarında bildirdi. Bu bilgilere din denir. RAHAT VE HUZUR İÇİN... Müslümân olsun, kâfir olsun, herhangi bir insan, bu kitaplara uygun yaşarsa, dünyâda rahat ve huzûr içinde olur. Meselâ, bir eczanede yüzlerce faydalı ilâç vardır. Her ilâcın kutusunda târifnâmesi vardır. İlâcı, târifeye uygun kullanan, faydasını görür. Târifeye uymayan ilâçtan zarar görür. Kur'ân-ı kerîmin ve Peygamber efendimizin bildirdiklerine uygun yaşayan, bu ni'metlerden fayda görür. Allahü teâlânın, Peygamberler vasıtası ile gönderdiği bu ni'metleri göremeyenler veya gördükleri halde, kendileri gibi aciz olan insanların kınamasından, ayıplamasından korkarak reddeden, inkâr edenler, dünyâda huzûrlu olamadıkları gibi, âhiretteki ebedi saâdetten de mahrûm kalmaktadırlar. Mekkeli müşrikler, Peygamber efendimizi, kendileri gibi görüp, inanmamış, karşı koymuşlar ve bunun için de, bu ni'metlerden mahrûm kalmışlardır. Nitekim, Tegâbün sûresinin 6. âyetinde meâlen; (Bizim gibi bir insan mı bize yol gösterecek, diyerek kâfir oldular) ve Furkân sûresinin 7. âyetinde meâlen; (Bu nasıl Peygamberdir? Bizim gibi yiyor ve sokaklarda dolaşıyor dediler) buyurularak, müşriklerin bu hâli bildirilmektedir. İnsanların kötülemelerinden, çekiştirmelerinden ve ayıplamalarından üzülmek, çekinmek ve bu sebeple Allahü teâlâyı ve Onun gönderdiği Peygamberi, dîni reddetmek, kalb hastalıklarındandır. Zaten insanı inkâra, küfre sürükleyen sebeplerin başında, insanlardan utanmak, başkalarının kötülemelerinden, ayıplamalarından korkmak gelmektedir. Ebû Tâlib'in hayatta iken îmân edememesinin sebebi, insanların ayıplamasından korkması, çekinmesi idi. Ebû Tâlib, Hazret-i Alî'nin babası, Resûlullah efendimizin de amcası idi. Resûlullah efendimizin Peygamber olduğunu biliyordu. İnsanların kötüleyeceklerinden korkarak ve ayıplayacaklarını düşünerek, îmân edemedi. Ebû Tâlib ölüm döşeğinde iken, Resûlullah efendimiz yanına gelerek; -Ey amcam! Sana şefâat edebilmekliğim için, lâ ilâhe illallah söyle! buyurunca; -Ey kardeşimin oğlu, doğru söylediğini biliyorum. Lâkin ölüm korkusu ile îmâna geldi denilmesini istemem cevabını vermiştir. Başka bir rivâyete göre, Kureyş kâfirlerinin ileri gelenleri, Ebû Tâlib'in yanına gelerek; -Sen, bizim emîrimizsin, sözlerin başımızın üzerindedir. Fakat, senden sonra, Muhammed ile aramızda düşmanlığın devâm edeceğinden korkuyoruz. Ona söyle, dinimizi kötülemesin, dediler. Ebû Tâlib de, Resûlullah efendimizi yanına çağırıp, işittiklerini söyledi. Resûlullah efendimizin, onlarla sulh yapmayacağını anlayınca, Müslümân olacağı anlaşılacak bazı şeyler söyledi. Bunları işitince, amcasının îmân etmesini istedi. Ebû Tâlib de; "İşitenlerin bana dil uzatacaklarından korkmasaydım, îmân ederdim. Seni sevindirirdim" dedi. (Evet, Ebû Tâlib iman etmeden öldü, ancak, Allahü teala, Resulullaha bir ikram olarak, o mahzun olmasın diye, kendisini hep gözeten ve koruyan amcasını daha sonra diriltti ve iman ederek tekrar vefat etti. Bunu da başka bir makalede teferruatlı bir şekilde anlatırız inşallah...) "ALLAH KORKUSUYLA TİTRE!" Netice olarak, insanların kötülemelerinden ve ayıplamalarından korkmaya karşı ilâç olarak şöyle düşünmelidir: "Kötülemeleri doğru ise, ayıplarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bunları yapmamaya karar verdim" demeli, böyle kötülemelerden ferahlık duymalıdır. Onlara teşekkür etmelidir. İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleri, kendisinden nasihat isteyen halîfe Hârûn Reşîd hazretlerine hitaben buyuruyor ki: "Doğruluktan ayrılma, yoksa idâre ettiğin kimseler de doğruluktan ayrılır. Nefsin isteğine göre emir vermekten ve kızgınlıkla iş görmekten sakın. Biri âhiret ile diğeri dünyân ile ilgili iki işle karşılaştığın zaman, âhiret işini tercih et. Çünkü dünyâ fânî âhiret bâkîdir. Allah korkusuyla titre, Allahın emirlerinde insanlara farklı muâmele yapma. Allahü teâlânın emirlerini yapmakta hiçbir kınayıcının kötülemesinden korkma!"