Müslüman, iyi insan, aklı başında kimse demektir ki, Allahü teâlânın emirlerine itaat eder. Allahü teâlânın emirlerine uymamak günâh, içinde yaşadığı devletin kanunlarına karşı gelmek de suç olur. Müslümân günâh yapmaz ve suç işlemez. Vatanını, milletini ve bayrağını sever. Herkese iyilik eder, kötülük yapanlara nasîhat verir. Böyle olan Müslümânı Allah da sever, kullar da sever. Rahat ve huzûr içinde yaşar. Nisâ sûresinin 80. âyetinde meâlen; (Resûle itâat eden, Allahü teâlâya itâat etmiş olur) buyurulmuştur.
Resûlullah efendimiz, bir gün yakınlarını, akrabalarını toplayarak; (Allahü teâlâya îmân ve itâat ederek, kendinizi Onun azâbından kurtarınız. Yoksa bana olan akrabalığınız size fayda vermez) buyurmuşlardır.
Îsâ aleyhisselâm da, havârîlerine hitâben; (Allahü teâlânın emirlerine itâat etmeyenlere benden fayda olmaz. Bana yalvarıp çağıranlara ben imdât edemem) buyurmuştur.
Peygamber efendimizin mübârek kalbinden gelen feyizlere, nûrlara kavuşmak için, doğru bir îmâna sahip olmak ve edebe riâyet etmek lâzımdır. Îmân etmek, teslim olmak ve itaat etmek şartı ile, Resûlullah efendimizin sohbetinde bulunmak, Eshâb-ı kirâmın kemâle gelmesi, olgunlaşması için kâfî idi.
Îmân ederek itâat edenler, rûhlarını beslemiş, olgunlaşmış ve yükselmişlerdir. İnkâr ve isyân ederek rûhlarını beslemeyenlerin ise, âdî hayvandan farkları kalmaz. Çünkü böyle kimselerde, sevgi, acıma, şefkat, anlayış ve merhamet kalmaz. Böyle olanları, en kötü maksatlar için kullanmak, çok kolaydır. Çünkü bunları kötü işlerden koruyacak inandıkları, itâat ettikleri, teslîm oldukları, yüksek bir varlık kalmamış, inançları kaybolmuştur. Bu gibi insanlar, korkunç bir canavar gibidirler, nerede, kimlere, ne şekilde kötülük yapacakları belli olmaz. İnsanlık âlemini mahveden en fena, kötü işler, böyle kimselerden zuhur eder.
Netice olarak her insan, hareketlerini Allahü teâlânın bildirdiklerine uydurmak zorundadır. Bunun için de, her şeyden önce, rûhumuzu beslemeliyiz. Rûhun gıdası ise, Allahü teâlânın Muhammed aleyhisselâm ile gönderdiği İslâm dinidir. İslâmiyeti doğru olarak öğrenen ve bunlara uyan, dünyada da, âhırette de rahat eder. Yahyâ bin Mu'âz Râzî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Herkes seni, Allahü teâlâyı sevdiğin kadar sever ve Ondan korktuğun kadar, senden korkarlar. Allahü teâlâya itâat ettiğin kadar, sana itâat eder ve Ona hizmet ettiğin kadar, sana hizmet ederler. Hulâsa, her işin, Onun için olsun! Yoksa, hiçbir işinin faydası olmaz. Hep kendini düşünme! Allahü teâlâdan başka, kimseye güvenme!"