Namazı cemâat ile kılmak

A -
A +

Namâz kılmak, îmânın şartı değil ise de, namâzın farz olduğuna inanmak, îmânın şartıdır. Âkıl ve bâliğ olan her Müslümânın, her gün beş vakit namâzı kılması Farz-ı ayındır. Farz olduğu, Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, açıkça bildirilmiştir. Resûlullah efendimiz; (Namâz kılmayanlar, kıyâmet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır) buyurmuştur. Kitâb-ül-fıkıh-alel-mezâhib-il-erbe'ada buyuruluyor ki: "Namâz, islâm dîninin direklerinden en ehemmiyyetlisidir. Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibâdet etmeleri için, namâzı farz etti. Nisâ sûresinin 103. Âyetinde meâlen; (Namâz mü'minler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu) buyurulmaktadır. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâ, her gün beş vakit namâz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namâz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teâlâ söz verdi) buyuruldu. Namâz, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Hadîs-i şerîfde; (Namâz kılmayanın, İslâmdan nasîbi yoktur!) buyuruldu." BİR KİŞİ BİLE YETİŞİR Beş vakit namâzın farzlarını cemâat ile kılmak, erkeklere Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîde sünnettir. Cuma ve bayram namâzlarında ise şarttır. Nâfile namâzları cemâat ile kılmak mekrûhtur. Beş vakit namâzda, bir kişi de cemâat olarak yetişir. Kırâeti güzel olan imâm olur, yani Kur'ân-ı kerîmin harflerini tanıyan, tecvîd ile okumasını bilen olur. Sesi güzel ve tegannî ile okuyan değil! Fâsıkın imâm olması mekrûhtur. Çok âlim olsa bile, ona uymak tahrîmen mekrûhtur. Hadîs-i şerîfte; (Müttekî bir âlim ile namâz kılan, bir Peygamber ile kılmış gibidir) buyuruldu. Namâzda, en az iki kişiden birinin imâm olması ile cemâat meydâna gelir. Beş vakit namâzın farzlarını cemâat ile kılmak, erkeklere sünnettir. Cuma ve bayram namâzları için cemâat farzdır. Cemâat ile kılınan namâzlara dahâ çok sevâb verildiği hadîs-i şerîflerde bildirilmektedir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Cemâat ile kılınan namâza, yalnız kılınan namâzdan yirmiyedi kat fazla sevâb verilir.) (İyi bir abdest alıp, mescidlerden birine cemâat ile namâz kılmak için gidenin, Allahü teâlâ, her adımına bir sevâb yazar ve her adımında amel defterinden bir günâhı siler ve Cennette onu bir derece yükseltir.) Cemâat ile kılınan namâz, Müslümânlar arasında birliği berâberliği sağlar. Sevgi ve bağlılığı arttırır. Cemâat toplanıp birbirleriyle sohbet ederler. Dert ve sıkıntıları olanlar, hastalar bu sâyede kolayca ortaya çıkar. Cemâat, Müslümânların tek kalb, tek vücût gibi olduklarının en güzel nümûnesidir. Bir kimse, cemâati özürsüz terk etse, o şahıs Cennet kokusu duyamaz. Cemâati özürsüz terk edenler, dört kitâpta mel'un diye vasflandırılmışlardır. Cemâat ile kılınan namâzın bu kadar fazîleti, imâmın namâzı kabûl olduğu takdîrdedir. Hasta, felçli, bir ayağı kesik olanın, yürüyemeyen ihtiyârların ve âmânın cemâate gitmesi şart değildir. Uyûn-ül-besâir kitâbında buyuruluyor ki: EVİNDE CEMAATLE KILAN... "Özürlü olmadığı hâlde câmiye gitmeyip, evinde âilesi ile cemâat yapan kimse, câmideki cemâatin sevâbına kavuşamaz. Yani câmiye mahsûs olan, fazla sevâba kavuşamaz. Yoksa, evde cemâat ile kılınca da, cemâat sevâbına, yanî yirmiyedi kat sevâba kavuşur. Şunu da bilmelidir ki, iki cemâat de, şartlara, sünnetlere uygun olduğu zamân böyledir. Evdeki cemâat dahâ uygun ise, evde kılmak lâzımdır." Netice olarak, beş vakit namâzı cemâat ile kılmaya gayret etmelidir. Kıyâmet günü Allahü teâlâ, yedi kat yerleri, yedi kat gökleri, Arş'ı, Kürsî'yi ve bütün mahlûkâtı terâzînin bir tarafına koysa, şartları gözetilerek cemâat ile kılınan bir vakit namâzın sevâbını diğer tarâfa koysa, cemâat ile kılınan namâzın sevâbı dahâ ağır gelir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi: (Beş vakit farz namâzı cemâat ile kılmaya devâm eden, sırât köprüsünü şimşek gibi geçecektir. Allahü teâlâ, onu sâbıklarla haşredecektir. Allahü teâlâ, onu dertlerden, belâlardan muhâfaza eder. Ona, Allah yolunda ölen bin şehît sevâbı verir.)