Nefis, hem zararlı, hem faydalıdır

A -
A +

Bir insan, işlerini yaparken, İslâm dînine uyarsa, nefsi, taşkınlıktan kurtulup, sükûnete erer. Îmân edip sükûnete eren nefis, şehveti ve gadabı faydalı olarak çalıştırır...

Bu dünyada, her mahlukta, her şeyde, Allahü teâlânın hem rahmet sıfatı, hem de kahr, gadab sıfatı tecelli, zuhur etmektedir. Su, insanların, hayvanların ve bitkilerin yaşamaları, ayrıca temizlik, yemek pişirmek, ilaç yapmak için lâzım olduğu gibi, denizde binlerce insan boğulmakta, sel suları evleri yıkmaktadır. Ateş, ekmek, yemek pişirmek, kışın ısınmak için lâzım olduğu gibi, içine düşeni yakmaktadır. Elektrik, çok yerde işimize yaradığı hâlde, yangına sebep olmakta, insana çarpınca, hemen öldürmektedir. Her ilâç, bir derde deva olduğu hâlde, fazlası zararlı olmaktadır. Her şey de böyledir. Nefis de bunlar gibidir. Hem faydalı, hem zararlı tarafları vardır. Nefsin yaratılması, insanların yaşaması, üremesi, dünya ve âhıret için çalışmaları içindir. Allahü teâlâ, nefsi böyle nice faydalar için yarattı. Allahü teâlâ bütün insanlara merhamet ederek, acıyarak, nefse hâkim olup, zararlı arzûlarını önlemeleri için, akıl da yarattı.

Allahü teâlâ, insanlara merhamet ederek, seve seve çalışabilmeleri için, insanlarda, akıl, kalb, ruh kuvvetlerinden başka, nefs-i emmâre kuvvetini de yaratmıştır. Bu kuvvet, şehvetlere kavuşmak ve gadab edilenlerle dövüşmek için insanı zorlar. Fakat insanın nefsi, bu işinde bir sınır tanımaz. Yaptığı işler, hep aşırı, hep zararlı olur. Mesela hayvan susayınca, temiz suyu kolayca bulur, içer, doyunca, artık içmez. İnsanın nefsi ise, doyduktan sonra da içirir. Sığır aç olunca, çayırda otlar, doyunca, yatar, uyur. İnsan ise, aç olunca, çayırda otlayamaz. Bulduğu otlar arasında seçim yapması, seçtiğini soyup, temizleyip, pişirmesi lâzımdır. Nefis, bu yorucu, usandırıcı işleri seve seve yaptırır. Fakat, hoşuna gideni, doyduktan sonra da yedirir, içirir.
Hayvanlarda, kalp, ruh ve nefis olmadığından, sevk-i tabii, içgüdüleri ile hareket ederler. Acıkınca, doyuncaya kadar, bulduklarını yerler. İnsanlar ise, kalp ile hareket eder. Kalp, nefse uyarsa, bulduğu ile doymaz, haram olan şeyleri de arar ve doyduktan sonra da yer.

Netice olarak, Allahü teâlânın merhameti sonsuz olduğundan, nefsin insanı felakete sürüklemesine mâni olmayı dilemiş, bunun için nefsin arzûlarına uymayı sınırlayan ve nefsi temizleyip aşırı, taşkın olmaktan kurtaran emirler ve yasaklar göndermiştir. Peygamberleri vasıtası ile gönderdiği bu emir ve yasakların toplamına, İlâhî dinler veya İslâmiyet denir. Bir insan, işlerini yaparken, İslâm dînine uyarsa, nefsi, taşkınlıktan kurtulup, sükûnete erer. Îmân edip sükûnete eren nefis, şehveti ve gadabı faydalı olarak çalıştırır...