Ahmet Kabaklı ve Türkmenler

A -
A +

Dün, petrol için Osmanlı Devleti'ni paramparça eden o haris güç, şimdi yine aynı amaçla, sığınağımız olan sevgili ülkemizi bölmek için sabırsız bir işgal paranoyasına tutulmuş gibi. Ağzını açmış, sarsak ve titrek bir heyûla gibi üzerimize çullanan ülkelerin, aslında, tek dertleri biziz, anlamıyor musunuz?!.. Yeniden gözyaşı, yeniden yokluk, yeniden acı, yeniden... Savaş, yıkıntılar ve acılardan başka bir şey bırakmadı insanlık tarihinin geçmişinde ve fakat savaştan kazandıklarıyla devletler kuranları da yazdı yaşlı dünyanın tarih sayfaları... Biz ise, hep kaybedenlerden olduk, nedense; Osmanlı'nın kararlılığını ve asırlara yayılan ihtişamını saymazsak... Yeni bir savaş dayandı kapımıza. Her ne kadar savaşan taraflardan olmayacağımız söylense de, kurnazca kurgulanmış bir savaşın tam ortasına doğru itiliyoruz. Sınırların Ötesi'nde... Coğrafyamızı iyi bilmemiz gerekiyor. Gözünü, ekmeğimize, toprağımıza ve emeğimize dikenlerin bizim sırtımızdan neler elde edebileceklerini de... Rahmetli hocam Ahmet Kabaklı'nın, Türk Edebiyatı Vakfı (TEDEV) yayınları arasında çıkan "Sınırların Ötesi" isimli kitap, işte bu ve bundan önceki; hatta bundan sonraki savaşların temel sebeplerini masaya yatırması bakımından önem taşıyor. Savaş, petrol, Irak ve Kerkük kavramlarını müthiş bir hassasiyet ve bilgiyle yoğuran Kabaklı, eserinde yer alan değerlendirmeleri belki gününün şartlarına göre kaleme almıştı ama, aradan geçen zamanın bu meseleleri ortadan kaldırmadığı hatta kangrene dönüştürdüğünü görmüştü o günlerde. Kitabın, "Ekler" bölümünde tarihî bir belge olarak, Türkiye- Irak- İngiltere arasında 1926 yılında Musul ve Kerkük konusunda yapılmış önemli bir anlaşmanın orijinal metni de sunuluyor. Kan, ter, hoyrat, Kerkük Adı "Kan" ve "ter"le; "Dert ekerem/ Derdim çok dert ekerem/ Koşmuşam gam çiftini/ Sürdükçe dert ekerem" gibi binlerce acı hoyratla; onar yıllık tarih dilimlerinde gerçekleştirilen hain cinayetlerle anılan Kerkük'ün trajedisini, öncelikle bir vatan evlâdı olarak yansıtan merhum Kabaklı, yazdığı gazete ve dergilerde, konuştuğu radyo ve televizyonlarda ortaya koyduklarından daha fazlasına yer veriyor kitabında. Vefatından sonra yayımlanabilen "Sınırların Ötesi"nde, cesedi kanlı bir bayrak gibi demir direklerde sallanan Türkmen gençlerini, Türkiye'ye ümit bağlamış yaşlı Türkmen babaları ve analarını, sadece petrolü için köhne Batı medeniyetinin gözünü kamaştıran Türkmen topraklarının zenginliğini, Irak devletinin ezdiği, yok saydığı üç milyonluk Türkmen gerçeğini en gerçekçi yorumlarla sunan Ahmet Kabaklı, "Türkmen'e sahip çıkmak millî ve insanî bir borçtur" diyerek bitiriyor sözlerini... Ya, bizler ne diyoruz?... (0 212 526 16 15)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.