Akıl karıştıran güncel kavramlar

A -
A +

Küçük bir zihin yoklaması: Avrupa, 30 yıl ve 100 yıl savaşlarından çok çekti. Birbirini yiyip bitiren Almanya ve Fransa, yukarıdan gelen Anglosakson tehlikesine karşı birleşmek gerektiğini anladı. Ortaya, bugün Avrupa Birliği biçiminde tanımını bulan ve ilk zamanlar AET olarak anılan birliğin temelleri atıldı. Başını Fransa ve Almanya'nın çektiği bu yeni oluşum zamanla bir "Avrupa Projesi" haline gelerek olgunlaştı. Medeniyetler çatışmasından söz eden Fukuyama ve Hungtinton gibi yazarların kehanetlerine uyularak bir "medeniyet projesi"ne dönüştürülen AB, tek kutuplu bir kıta Avrupası'na doğru yol almaya başladı. Temelinde, Batı medeniyetinin asıl nüvesini oluşturan Judeo-Grek felsefesiyle hareket eden ülkeler "tarihin sonu", "büyük yönelişler" ve "medeniyetler çatışması" gibi kavramlardan ürktükleri için, birliği önceleri ekonomik düzleme, daha sonraları ise siyasi ve hatta ideolojik bir zemine yaymaya başladılar. Yani demek istediler ki, Doğu'dan baskın bir biçimde Batı'ya doğru yönelen İslamî hareketler, öte yandan pasifikötesi ülkelerin (ABD ve Japonya) etkilerine karşı koyabilecek yeni bir güç oluşturulmak elzemdir; büyük bir çatışma sırasında batmaya doğru giden gemiyi ancak "kader birliği" etmiş AB kurtarabilir. Şimdilik bu projenin maya tuttuğunu söyleyebiliriz. Ancak gelecek on yıllarda neler olabileceğini tahmin etmek de o kadar güç değil. Yaklaşık 40 yıldır yönünü AB'ye dönmüş ancak eşiğe bile yaklaştırılmamış "zengin" Türkiye'yi sudan bahanelerle birliğin dışında tutmak isteyen "kutsal ittifak"ın, neredeyse köylü toplumlar seviyesinde olan Bulgaristan, Romanya gibi ülkeleri, müracaatlarının hemen birkaç yıl sonrasında büyük Avrupa çatısı altına almasının izah edilir sebepleri mutlaka vardır. * * * Burada, biraz daha düşünmemiz gerekiyor... Fukuyama ve onun gibi düşünenler, Balkanlar, Kızıldeniz, İran-Afganistan hattında büyük bir medeniyetler çatışması yaşanacağını ileri sürüyorlardı. Yani bir çeşit kıyamet senaryosu olan bu yaklaşımı ancak "medeniyetler buluşması" önleyebilirdi. Bu düşüncelerden kendilerine pay çıkaran kıta Avrupası'nın iki büyük devleti Fransa ve Almanya, "görevi" seve seve üzerlerine aldılar. Bugün, durum ortada... * * * Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendi dönemine kadarki bütün AB çalışmalarından daha yetkin, daha oylumlu ve daha istekli bir politika izliyor. Biliyor ki, ülkenin ekonomik -sadece ekonomik- kurtuluşu AB'ye girmekten geçiyor. Bölgede güçlü bir devlet olmak, yatırımları Türkiye'ye çekmek, birtakım yasadışı oluşumların önüne geçmek, siyasi anlamda rekabetçi ve ciddi bir güç konumuna gelmek ve en önemlisi "medeniyetler çatışması" diye beklenen -bence aslında çoktan başlayan- o kâbus dönemlerinde fazla yara-bere almadan çıkmak, idealleri arasında... Zaten bir konuşmasında, "Eğer Türkiye Aralık 2004'ten sonra bekletilecek olursa burada başka şey aramaya başlarız. Bu nedir? Bu, mensubu olduğumuz medeniyettir. Avrupalı dostlarımıza söylediğimiz şudur: Avrupa medeniyetler çatışmasının adresi haline gelmemelidir. Bakın, AB zirvesinde hıristiyanlık konusu Anayasa'ya konulmak isteniyordu bu konulmadı. Ama bir gerçek de şu: AB, medeniyetler uzlaşmasının, medeniyetler buluşmasının olduğu bir adres olmalıdır. İşte bu başarıldığı zaman inanıyorum ki AB dünyaya farklı mesajlar verecektir" diyen Erdoğan'ı çok iyi anladığımı söyleyebilirim. Ancak yine de, yüzyıllardır içimizi kemiren şüpheyi kenarda tutmayarak, bir B planı veya alternatif bir "medeniyet projesi" hazırlanması gerektiğine inanıyorum. * * * Geçmişle bugün arasındaki kopukluğun henüz giderilemediği; medeniyetler projesinin en önemli yapı taşının kültürel zenginlik olarak kabul edilmediği; kültür, sanat ve inançlarda tek kutupluluğun dayatıldığı; AB üyesi ülkelerde olduğu gibi zengin bir hoşgörü ağının yayılmadığı; birtakım muğlak kavramlarla iğdiş edilen beynimizin berraklaşmadığı; bilimde, sanatta, sporda ve hayatın alt/üst katmanlarında baskın bir biçimde varlığını gösteren kokuşmuş Newton'cu anlayıştan kuvantumcu zihniyete geçilemediği sürece, bizim için AB'nin sadece fantastik bir olarak kalacağını düşünüyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.