"Benim çağım değil 21. yüzyıl. Siz benim yaşıma yaklaştığınız zaman kaç dil birden kullanacak yeryüzünün bu megopollerinde yani. Yalnız Türkiye'nin olması artık mümkün değil yeryüzünün, yeryüzünün Fransa'nın da, Paris olması mümkün değil. Bütün dünya, herkesin olmaya başlayan bir yerden geçeceksiniz..." (Altanlar Meydanda, Ali Kırca, Birey Yay.) Yeni binyılın kendi çağı olmadığını söylerken, inceden inceye, yeni dünyaya ayak uyduramayanları 'ti'ye alıyor Çetin Altan. Öyle ki, yarım asırdan bu yana oynattığı kalemiyle, dün olduğu gibi bugün de isabetli tesbitleri, irkiltici üslubu ve bilgisiyle, yarına hazırlanan insanlarımıza yol gösteriyor. Kaybettiklerimizin neden iyice bizden uzaklaştığı, kazanmamız gerekenlerin niye elimize geçmediği gibi çok bilinmeyenli denklemlerle uğraşıyor. Türkçe sihirbazı Yaşayan Türkçe'yi en iyi kullanan yazarlardan biri olan Çetin Altan, bugün 75 yaşında... Kaleminin ve beyninin kıvraklığı hâlâ yerinde. Öyle ki, günlük siyasi sorunlara çözüm getirirken, ya da toplumsal geri kalmışlığımızı anlatırken, ya da kültür-sanat gerçeğine bakışımızı yorumlarken, hep o bildik üslubunu kullanıyor. Biraz rahatsız edici de olsa kendi gerçeklerini söylüyor yıllardır. Ünlü yazar, bugünlerde piyasaya sunulan güzel bir kitapla gündemde. "İyi ki Şu Köyceğiz Var"la (İnkılap Yayınları) ilk defa farklı bir çalışmaya imza atan Altan, kendisi gibi yazar olan eşi Solmaz Kamuran'ın teşvikiyle olacak, Köyceğiz'i sunuyor okuyucularına; hem de bir şiir tadında. Petra Beck ile Solmaz Hanım'ın fotoğrafları eşliğinde, ülkemizin en güzel köşelerinden birini anlatan kitap, keyifli bir dil yolculuğuna çıkarıyor okuyucusunu. Yormadan ve ilk defa başımıza hiçbir şeyi kakmadan, öteki Çetin Altan'ı anlatıyor yazar. 75. yıl armağanı "Köyceğiz'in insanları, esnafı, zanaatçıları gülecen dost bakışlı ve saat disiplini dışında gerilimsiz, sevimli... Köyceğiz... Dalyan... Yuvarlakçay... Gökova... Marmaris... Alabalık, kuzu tandır, mantar pane, soğuk karpuz... İyi oldu oralarda iki gün dolandığım... Haa.. Evet.. Ankara'da çete savaşları..." Bu minval üzere devam ediyor kitap. Biraz güldürerek ve 'dokundurarak' biraz da... Ege'nin en güzel ve en mütevazı kasabası olan Köyceğiz'e sevdalı biri Çetin Altan. Yazılarıyla şenlendirdiği Köyceğiz'in doğal güzelliklerini, zenginliklerini, insanlarının sevinç ve hüzünlerini anlatıyor kitabında... Usta yazarın 75. yaşına armağan ettiği kitabı okurken, İsviçre'de yayımlanan Finans Tidningen Dergisi yazarlarından Kot Svensson'un şu sözleri geldi aklıma: "Tıpkı Kafka gibi Altan da yolsuzluğun ve keyficiliğin, absürd ve ezilen ve hem günümüzün hem de dünün Türkiyesi olan bir dünyayı kara ve acı bir hümorla anlatabilmektedir. Bu güç ve beceri sadece gerçekten büyük olan yazarlara özgüdür." * (0 212 514 06 10) Avukat da 'yazar' Çetin Altan, 21 Haziran 1927 İstanbul doğumlu. A.Ü. Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Şiir ve küçük yazılarla basın dünyasına girdi. Yeni Adam, Çınaraltı, İstanbul dergilerinde yayınlanan denemelerini "Üçüncü Mevki"de (1946) topladı. Ankara Ulus'ta çalıştı. Milliyet'e geçti ve sırasıyla Akşam, Politika, Hürriyet, Güneş gazetelerinde yazdı. 1965-69 yıllarında milletvekilliği yaptı. Sabah gazetesindeki köşesinde yazı hayatını sürdürüyor. Kitapları Fransa, Güney Amerika, Romanya, Yunanistan, İspanya'da yayımlandı. Eserlerinden bazıları: Aşk, Sanat ve Servet, Bir Avuç Gökyüzü, Atatürk'ün Sosyal Görüşleri, Büyük Gözaltı, Kopuk Kopuk, Kullar ve Sultanlar, Nar Çekirdekleri, Tarihin Saklanan Yüzü, Zurnada Peşrev Olmaz.. YORDAM Şiir yoksul kılmaz, ancak yoksul olan iyi şiir yazar. * Du-Yang Hiu EZBERÖlüveren çocuk bir damla giryede saklamışsın canını ağlarım yüreğimi yakar da a çocuk ağzında yıldızları geveliyorsun ... mavi bulutlar örtüyor annesi üstüne toprağa yâsin sürüyor lâleler ıssızlığa doğru gidiyor annesi mavi bulutlar örtüyor ay ışığı oluyor medineye taşıyor denizini kaybetmiş bir ırmak oluyor anne ve çocuk anne ve anneler Issızlıktan toplanmıyor lâleler * Hüseyin Burak Us ALKIŞ'Yerel tarih'e destek Her şeyin ayağa düştüğü günümüzde ciddi işler yapmak ister misiniz? Ya da soruyu şöyle soralım: "Ne kadar yerlisiniz?" Merkezi İstanbul'da olan Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı'nın "yerel tarih" çalışmaları devam ediyor. Yerel Tarih Grupları Projesi İletişim Sorumlusu Ayşe Çavdar, hazırladığı bir kılavuzla projelerinin neleri kapsadığı, halkla ilişkiler ve kamuoyu oluşturma, haberin yazımı, yerel yönetimle ilişkiler, nasıl bir web sayfası oluşturulabileceği gibi konulara açıklık getiriyor. Yerel Tarih Grupları Projesi, "Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşadığı çevrenin tarihini merak eden, bu merakı bir adım daha ileriye götürerek bugüne aktarılan tarihsel değerlere sahip çıkma, koruma duyarlılığında olan kentlilerin yerel tarih grubu oluşumu içinde yanyana gelerek o kentte tarih alanında bir sivil girişim olarak etkin olmasını amaçlıyor." Tarih Vakfı Yurt Yayınları, önemli kitaplar da çıkarıyor. Osmanlı araştırmaları, Türkiye araştırmaları, tarihe yolculuk, kentler, eski yazıdan yeni yazıya, anı/gezi, iktisat tarihi, Bizans, Boratav arşivi kadar ansiklopedik çalışma ve dergilerle de bilinen vakıf, "yerel tarih" kavramını daha iyi ortaya koyabilmek için, daha önce "Sözlü Tarih Kılavuzu" (Paul Thompson-Rob Perks), "Yerel Tarih Araştırmaları İçin Kılavuz" (Selçuk Akşin), "Yerel tarih Çalışmalarının Sergilenmesi İçin Kılavuz" (Burçak Madran) ve "Tarihçe: Yerel Tarih Grupları Bülteni" gibi çalışmaları yayımladı. İlgilenenler, Tarih Vakfı'nın www.tarihvakfi.org.tr adresinden veya 0 212 513 52 35 numaralı telefondan bilgi alabilirler.