Arayan...

A -
A +

Meselesi olan, derdi olandır; o yüzden derdimi seviyorum" demiştim iki hafta önce. Aslında, derdi olan insanlar ülkesi olduğumuzu çok iyi biliyordum da, hangi kayadan yankı bulacak sesim diye merak etmiştim. Herhangi bir biçimde bana ulaşan okurlarımın, içlerindeki dert neyse dile getirmekten korktuklarını gördüm. Öyle korkak ve kendine güvensiz kalmışlardı ki, birilerinin çıkıp, kendi adlarına bağırıp çağırması, eleştirmesi gerekiyordu; onu da ben yapmış oldum. Gazete sütunlarını 'işgal' etmiş koca koca kalem sahipleri, televizyon ekranlarını çiftlik gibi kullanan şöhretengiz bilgi fukaraları, dergi sayfalarında 'dediğim dedik'çi yazarlar, şairler ve ahkamcılar, insanların gerçeğe ve mutlak bilgiye ulaşmasını engelliyorlar. Silkinmek, istemek ve elde etmek için, başta ben olmak üzere, hiçbir okurumun çaba göstermemesine idi benim itirazım ve isyanım... Öyleyse, şimdi, hiç gecikmeden doğru bilginin ayak izini sürüp, mutlak olana ulaşmanın zamanı... Hem kendimiz, hem dışımızdakiler için... Geçen hafta içinde, Kahramanmaraş Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencileri adına bana bir mektup gönderen Okul Meclisi Başkanı Nuh Dağ, 'arayan'lardan biri. Mektubu okuduğumda, bütün satırların altını çizdiğimi farkettim ve şunu düşündüm: "Bilgiyi istemek namussuzluk değil aksine kutsal bir görev; hatta bir cihad..." Keşke herkes bu göreve talip olsa... Olsa da, açlığın, yokluğun, adaletin, hukukun, savaşların gereksizliğinin farkına varsa... Okuduktan sonra hemen herkesin kendi adına bir şeyler yapmak isteyeceklerini umduğum mektubu sizlerle paylaşıyor, bütün okurlarımı bu sese anlamlı birer yankı olmaya çağırıyorum: "Sayın Özcan Ünlü Öncelikle selam ederim. İnsan; yaşamak ve yaşadıklarını özgünleştirmek zorundadır. Çağlardan çağlara aktarılan gerçeklik budur. Kişiliğini oluşturma, geliştirme, gerçekleştirme arayışı içersindedir ademoğlu. Sükûnet halini yaşasa da içersinde taşır, olup bitenlere seyirci kalmamayı! Olanlara karşılık üretmeyi arzular hep. Zorlukların üstesinden gelmenin yolunu, yordamını araştırır. Pes etmeyi yediremez varlığına. Bir inanç ve kararlılık durumunu yaşantısıyla eşitlemeyi umar. Baştan çıkaran uysallıkların ivme kazanmasına tahammül edemez. Gelişigüzel serpintilere ulanmamayı içtenlikle arzular. Yöntemsizliğe, kuralsızlığa meydan okur. Kimi zaman duygusallığa yenik düşse de, hayalperest olmamanın kokusunu tatmayı varlık hakikati sayar. Sürüp gelen aykırı vakitlerin karmaşasına batmamayı, toz duman içersinde yitmemeyi olmazsa olmazı bilir. Alınyazısının kokuşmuşluklarla eşitlenemeyeceğini haykırır yanına, yöresine. Sözkonusu uyanıklığa ermenin kuramsal bilgisini de kitaplardan edinir. Okur-yazarlığıyla bilgisizliğin öğütücü macerasından ıraklaşır. Kelimelerin yön gösteren pusulasıyla buluşur. Hayatının başlangıcından sonuna kadar sürdürür arayışını. Bulduğuyla yetinmeksizin yeni keşiflerin ardı sıra keyifli yolculuklar düzenler. Cehaletin körleştiren batağına ilişmemeyi ister hep... Bizler; burada, kıt kanaat imkanlarla varoluşumuzu kavrama, insanlığımızı fark etme arayışındayız. Öğretmenlerimizin okumaya, anlamaya yönelik çağrılarına dikkat kesilme durumundayız. Ne ki, yeterli bir kütüphanemiz olmadığından, istediklerimizi elde edemiyoruz. Mevcut şartlarımız buna elvermiyor. Üstümüze boca edilen sergüzeştliğin akıntısıyla kucaklaşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Değerli öğretmenlerimizin kitaba çağrısı da boşluğa düşüyor sonuçta. Bu durumdan mahcubiyet duysak da engelleri, yoksunlukları, yoksullukları aşamıyoruz. Bir elin uzatılmasını, derdimizden bir anlayanın çıkmasını bekliyoruz. Biliyoruz ki; gönül görmek insanı kurmanın güvenilir yoludur. Güzelliğin, zarafetin dalgalanarak yayılışına da böylesi davranışlarla tanıklık edilir. Kör dövüşünü çatlatan oyunlar oynanabilir. Dünyayı terk eden yeryüzü kardeşliği dansına başlar toprakta... Arzulanan birbirimizi kardeş bilmek, dost bilmek algısı işlemeye çalışır. Gülle yerine, insanı, gülle karşılamaya çabalanır. Tutarsız, aşksız oluşun defteri dürülür. Bahar fişgilleri kalbimizin destanı bilinir. Güvencemiz; öğrenmek, algılamak, sorgulamak tarihsel anlamını kuşanır yeniden. Sermayesi derdi kalanların sevinci kuşatır göğü! Aydınlık, uygar bir dünyanın oluşumuna katkıda bulunmak; her insanın yükümlülüğü olsa gerektir. Aydınlarımızın, yazarlarımızın, bizlere ufuk veren entelektüellerimizin işaretledikleri yöne bakarak; geçmişi ve şimdiyi yorumlamanın bilgisiyle donanma isteğiyle kışkırtılan bizlerin çağrısına karşılık vereceğinizi umuyor; Okulumuz kütüphanesine katkılarınızı bekliyoruz. İçtenlikle selam ve saygılarımızı sunarız. Kahramanmaraş Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencileri adına Nuh Dağ (Okul Meclisi Başkanı) Yıldırım Beyazıt Lisesi, Bahçelievler Mah., 100. Yıl Cad., Kahramanmaraş (0 344 231 30 45)"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.