Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü... Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım" *** Unutmayı maharet haline getiren toplumsal hafızamız, her biri hazine değerindeki şahsiyetleri de popülizm çarkı ile neredeyse toz haline getirip görünmez yapmayı başardı. Helal olsun!... Ama bu taife ne yaparsa yapsın, birtakım seçkin hafızalara kazınmış olan bu hazineler dünden yarına yaşaması gereken yerlerde parlayacak. *** "Bayrak Şairi" Arif Nihat Asya da böylesi hazinelerden biri. Doğumunun 100'üncü (7 Şubat 1904), vefatının 29'uncu (5 Ocak 1975) yılında hayırla andığımız, her şeyi duyduğu ve düşündüğü gibi söyleyen bu usta şaire bir "fatiha" da sizden bekliyorum. *** Bugün bayramın ikinci günü. Şair, "Bayram gelir... kanlı, kinli barışır" der. Nice barışmalar için beklenen anlardır bayram... Her bayram için hissettiğim şeyler hemen hemen birbirinin aynıdır. Fakat, Arif Nihat Asya ustanın, "Bayramlar" (9 Mayıs 1963) yazısını okuyunca, bir kere daha düşündüm ki, "Öyle derin uyuyanlar vardır ki, onları bayram topları dahi uyandıramaz" uyarısı ile kendime geldim. Bu yazıda, "Bayramlar"ın altını çizdiğim satırlarını sizinle paylaşmak istedim... *** "Koç, İbrahim Peygamber'e kurban etmek üzere olduğu oğlu İsmail'in yerine gönderilmiştir.. birkaç saniye gecikse iş işden geçmiş olacaktı. İbrahim'ler vardır ki koç, onlar için çok geç kalmıştır. Öyle eller vardır ki yakalasalar, kurban diye bayramı yatırıp keserler. Öyle evler vardır ki, bayram, gece yatısına gelse, kuru tahtada yatar. Bayramlar vardır ki, gerçekten bayramdır. *** Öyle insanlar vardır ki, 'bayram', içlerinde en mutsuzlarının adıdır. Öyle sokaklar vardır ki, bayram korkmadan geçmez! Öyle acılar vardır ki, 'bay'la başladığı için adını değiştirmiştir. Öyle kapılar vardır ki, içerden 'kim o?' diye sorulduğu zaman bayram, adını söylemeye utanır. Öyle bayramlar vardır ki, ziyarete değil, helalleşmeye gelmiştir. Öyle kimseler vardır ki, el sıkmaya gelen bayram, ellerini avucunda günlerce tutsa ısıtmaz. Öyle kapılar vardır ki, bayramdır deyip, tokmağına elini uzatsan, elin yanar. Öyle bayramlar vardır ki, tokmak, hıncını davuldan almaktadır ve biz 'bayram davulu çalınıyor' deriz" *** Artık, bayramlar özür dileyerek gidiyor ardına bakmadan, gelmek zorunda olduğunu bilerek... Ama iyi ki geliyor... *** Hepinizin bayramını yürekten tebrik ediyorum.