Benim dergilerim

Dergiler, her nedense, bir süreliğine masalarımızın üstünde durması gereken, boş kaldıkça göz atılıp bir kenara itilecek dokümanlar olarak görünür gözümüze. Şiire, müziğe ve sanata meraklı doktorların muayenehanelerinde ise hastaların oyalanması için konulmuş bir oyuncaktır. Çünkü böylesi yerlerde koruma (!) altına alınan dergiler genelde birkaç yıl öncesine aittir. Fakat bütün bu değerverme ve sahiplenme etksikliğine, bir çoğu edebiyat/magazine dönüşmüş olmasına rağmen dergiler, "hür tefekkürün kale"leri olmayı sürdürüyor. Her biri ciddi bir çaba sonunda çıkan ve gerçekte okuyucusunu bulup bulmadığı tartışılan edebiyat dergilerimizden bir kısmı yayımlandıkları günlerde bize geliyor. Taşradan, İstanbul'dan ve İstanbul taşrasından gelen dergiler arasında edebiyattan sanata, meslek dergilerinden siyasi dergilere kadar bir çok yayın bulunuyor. Mutlaka okuyucu desteğine ihtiyacı olan bu dergiler çok önemli görevler üstleniyor. Kitabî bir dergi Çok değerli hikayecimiz Mustafa Kutlu'nun editörlüğünde yayımlanan Dergah, şair İbrahim Tenekeci'nin titizliğiyle çıkan Kırklar, eğitimci ve şair Şeref Akbaba'nın gayreti ile hazırlanan Ay Vakti, Esra Özdemir'in kotardığı Okuntu gibi daha yüzlerce dergi yer alıyor vitrinlerde. Bu dergiler arasında yer alan ve Ömer Erdem'in titizliğini her sayfasında gördüğümüz iki aylık Kaşgar dergisini özel bir yerde tutmamız gerekiyor. Kaşgar, "kitabî bir dergi" gibi duruyor adeta ve her sayısında okuyucularını şaşırtmayı sürdürüyor. "Yarım Ağaçlar İçin Eksik Sayfalar" başlığıyla çıkan bu sayıda da birçok önemli imzaya rastlıyoruz. Ankara merkezli Hece de aynı yoğunlukta. Hüseyin Su'nun yayın yönetmenliğini yaptığı dergi Hasan Aycın, Cahit Koytak, Alaeddin Özdenören, Hüseyin Atlansoy imzalarıyla selamlıyor okuyucusunu. Bir diğer önemli dergi Türk Edebiyatı ise Divan şiirini yeniden ayağa kaldıran adam olarak bildiğimiz Prof.Dr. İskender Pala söyleşisine geniş yer veriyor sayfaları arasında. Yavuz Bülent Bakiler, Yağmur Atsız, İsa Kocakaplan ve Halil Açıkgöz de katkı sağlayanlar arasında. Yedi İklim, 150. sayısında şair ve yazar kadrosunu korurken, Hasan Aycın'ın nefis bir çizgisini sunuyor. Ali Haydar Haksal'ın gayretleriyle çıkan Yedi İklim de mutlaka okunması gereken dergilerimiz arasında. Taşradan merkeze Selçuk Küpçük'ün bilgisini, yüreğini, emeğini ortaya koyarak fotokopiyle Ordu'da kotardığı Kum Yazıları'nı, sadece Küpçük'ün "Bayım Hiçbir İdeoloji 'Ben'den Büyük Değil" başlıklı yazısı için bile alınabilir. M.Said Türkoğlu'nun arkadaşlarıyla birlikte Kayseri'de hazırladığı ve gerçekten çok önemli gördüğümüz Yitik Düşler'ini de aynı cümleden olarak tavsiye ediyoruz. Üç aylık kültür, sanat, edebiyat dergisi Yağmur da ilk çıktığı çizgiden yoluna devam ediyor. Her zaman Elazığ'ın gururu olarak andığımız Bizim Külliye ise farklı bir çalışmanın ürünü. Nazım Payam, Ömer Kazazoğlu, Mahmut Bahar'ın gayretleriyle üç ayda bir çıkan dergi, taşra olarak anılan coğrafyanın yüzaklarından biri olarak dikkat çekiyor. Samsun'dan yola çıkarak bizi bulan Yolcu ise farklı bir dergi. Duruşu, muhtevası, derdi, söylemi hepsinden farklı olan dergi yeni sayısında "velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim" diyor. Bu dergiler yaşamalı. Bu dergiler yaşamalı ki, edebiyat ve sanat da diri kalsın. Her okuyucumuzun bu anlamda sorumluluk taşıması gerektiğine inanıyoruz. Başım, bir fener gece yarısında, eğilip uzak yıldızların altında yazıyorum. başım, kâğıdı aydınlatan bir fener. senin bakışın benim gözümde can kılıçları halinde. yarımay, çıplak kafatasımın içinde. ¥ Cevdet Karal (Kaşgar'dan) Okuyucusunu bekleyen dergiler Ekim sayıları dolu dolu çıkan ve bize ulaşan edebiyat dergilerimiz kadar, çeşitli muhtevalarda okuyucusunu selamlayan başka dergiler de yayımlanıyor. İşte bize gelen diğer dergilerin isimleri: Vuslat, 2003, Yaba Edebiyat, E, Kule, Yesevi, Editör, Özgür ve Bilge, Haber, Türk Yurdu, Yeni Dünya (Beyza ile birlikte), Sızıntı, Altınoluk (Şebnem ve Altın Çocuk ile birlikte), Feyz, Semerkand, Fethiye, Seyir, Bütün Dünya, Ekovitrin, Tokat Kümbet, Beklenen Yeni Nizam, Uzak, Köprü, Lül, Pencere, Şiirli Çıkın, Gezgin...