İlerlemiş yaşıma rağmen inanıyorum ki, halkımın özgürlüğe ve kurtuluşa ulaştığını görecek kadar yaşayacağım, daha doğrusu bunu görecek kadar yaşamayı diliyorum. Bireyler ölür halklar yaşar, mücadele buna bağlı değildir. Önemli olan da bu. Sancağı binlerce insan taşıyor ve bunu sürdürecekler.' O, sadece Bosna'nın kurtuluşu için mücadele etmedi. Bütün İslam dünyasına umudu yeniden hatırlattı ve çağının entelektüel dünyasındaki bütün kompleksleri çevresinden uzaklaştırarak "hak bildiği yolda yalnız" yürümeyi seçti. Dahası, halkının özgürlüğe ulaştığını görerek ayrıldı dünyamızdan... Yüzyıllardır büyük bir medeniyetin uç noktasına muhkem bir kale olmuş, bazen de modern Avrupa'nın uykularını kaçırmış Bosna-Hersek'i, yaklaşık bir asırdır içine düştüğü acılı ve ağrılı ortamdan bir bilge, bir komutan, bir baba gibi davranarak kurtarmayı başarmış Aliya İzzetbegoviç'in, bir asra yaklaşan ömrü ve mücadelesi bu konuda fazlasıyla yol göstericidir. *** "Mutluluk dediğimiz şey bazen hayatımız ile şartlar, hayat hikayemiz ve geçmişimiz, şahsi istekler ve tarihi arasındaki uyumdur. Meseleye böyle bakıldığında, diyebilirim ki, mutlu olmak için çok erken doğdum. Ancak doğum, kaderimizin bir parçası. Bana yeniden hayat önerilseydi, reddederdim. Ancak, yeniden doğmak zorunda kalsaydım, kendi hayatımı seçerdim." Acılardan, kıyımlardan, işkencelerden, yokluklardan geçmiş kaç lider böyle bir hayatı yeniden isteyebilir ki? *** Aliya İzzetbegoviç, ölüm-kalım savaşı veren bir milletin lideri idi. Herkesin kabuğuna çekildiği ve korkudan çenesinin tutulduğu bir dönemde eleştiri oklarını tam da hedefinin kalbine saplayan, bunu yaparken insan hakları, ahlak, hukuk gibi kavramları da bilgece yorumlayan bir deha idi şüphesiz. Gölgesinin arkasına gizlenmeden, başlarına gelen musibetin Allah'ın bir cezası olduğunu haykırarak konuşuyordu. Halkının günah işlediğini ama bu arada özgürlük mücadelesi de verdiğinin farkında olarak yükseltiyordu sesini ve şöyle diyordu: "Allah bize mücadelemizin mükafatını ihsan etti. Biz inanıyoruz ki, ancak güçlü milletler büyük imtihanlarla karşılaşır. Güçlü milletler de, ahlaki ilkelerine bağlı olan, kendisi kalmayı bilen, en zor şartlar altındayken bile kendini dünyaya kapatmayan milletlerdir." *** Aliya İzzetbegoviç ismi, sembol olarak dalgalanacak insanlığın burcundaki sancakta; içtenliği, samimiyeti, dirayeti, cesareti, bilgeliği, tarihe tanıklığıyla... Bosna-Hersek'in varoluş mücadelesinde korkunç bir soykırımı önlemeyi başaran, Avrupa'nın tam ortasında yeni bir Endülüs acısı yaşamamızı engelleyen "Bilge Kral"a, "Rumeli Dervişi"ne, "Son Osmanlı"ya binlerle rahmet diliyorum...