Bir yürek kanaması

A -
A +

Başkasının kâbusu bizim neyimiz olur?" Sahi başkalarının kâbusu bizim neyimiz olur; hangi kandan akrabamız, hangi yoldan yoldaşımız, hangi sırdan sırdaşımız? Zeki Bulduk, "Bağdat Düşerken" romanına girerken bunu soruyor, Bağdat'ın acısını tâ yüreğinde hissederek ve devam ediyor: "Bağdat düşerken bir rüyadır. Nasıl ki Bağdat'da yaşananlar uzakta olanlara bir acayip rüya gibi görünüyorsa o sebepten bir yürek kanaması sayıklamalarla dolu bir rüya olarak yazıldı." *** Bağdat bir rüya idi, kâbusa çevrilmeden önce. Kâbusumuz olmadan önce. Asma bahçeleri, kütüphanesi, tören yolu ile... Harut'un rüyası... Marut'un gazabı... Yani orada zaman, "Harut ile Marut'un kuyusunda da, Saliha Reyna'nın gözlerinde de, Yunus'un koyunlarının yünlerinde de, Arap Sami'nin pikabında da donup masal şehirlerinin ve insanlığın yenilişini seyretti..." *** Zeki Bulduk, bir sırrı ifşa edercesine yazmış romanını; yıllar önce donup kalmış bir zaman topunun şifrelerini çözer gibi... Bağdat'ı öteki yanıyla, yani bilmemiz gereken gerçekleriyle ve gerçek kahramanlarıyla... Sanki bir masalın kıyısında dolaşıyor gibi yürüyoruz satırlar arasında ve Bağdat'ın nasıl bu hale düşürüldüğüne şahit oluyoruz, bir perdenin arkasına gizlenerek. Utanıyoruz ve kaybettiklerimiz adına hesap vereceğimiz o çetin imtihan zamanını düşünerek titriyoruz. *** Bir eski zaman şarkısıdır Bağdat... Çöl hikayesidir... Dicle kıyısında şarkı (ad ouko ya amali ya biladü'l-kahr/ ey kahır ülkesi umutlarım yükselsin) söyleyen kızlardır... Sayılardır, kuyulardır, gamdır, bozgundur... Ve belki de rüyadan uyanıştır... *** "Herkes savaşların anasının rahmine durup; kutsal döngüyü ve kutsal ahdi hatırlayarak ağlayacak... Gabar dağlarından Katar'a Basra'dan Mezopotamya'ya haykıracak Savaşların Anası ve hayat ölüm dağıtacak..." Mecit, savaşın başladığı gün böyle söyler. Marut'sa O'na, "Dünya sarsılmaz bir inatla dönüyor. Herkesi ve herşeyi bir yere yetiştirir gibi... Dünya sarsılmaz bir inatla dönüyor duyuyor musun?" diye soruyor ve çölün davetine uyup yola düşüyorlar... *** Şimdi sen, ey okuyucu; benim çağrıma kulak ver ve "Bağdat Düşerken"i bir de böyle oku... Belki o zaman anlarsın başkalarının kâbusu bizim neyimiz olur; ya da bizim kâbusumuz?... .................... Bağdat Düşerken, Birun Yayınları, 0 212 514 45 11

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.