Benim kadar canınızın yanmadığını öğrendim. Bildim ki, benim "dert" olarak gördüğüm şeyler, sizin için hiçbir anlam ifade etmiyor. Öyleyse, neden yüksek sesle sızlanayım ki? Geçen hafta "Kitaptan kaçan..." başlıklı yazımın sonunda, sizden, "kitap" ve "okumak" kavramları hakkındaki görüşlerinizi istemiş, ortaya çıkacak sonuca göre bir kamuoyu oluşturmaya çalışacağımı(zı) söylemiştim. Kitabı sevda edinen sadece birkaç okurumun bu çağrıya cevap vermesi, bu konudaki tepkisizlik beni yeniden düşünmeye sevketti. Bu görüşlerden üçünü sizlerle paylaşmak istiyorum... *** "Gerçekten çok önemli bir konuya temas etmişsiniz. Çünkü toplumumuzda her geçen gün biraz daha kaybedilen bir değerdir okumak. O kadar kaybetmişiz ki, artık okumuşlarımız bile okuyamaz olmuş. Hayatında tek bir kitabı bile başından sonuna okumamış nice üniversite mezunlarımız var bu ülkede. Hadi köylü Hasan amcamı anlarım yüz- yüzelli kelime neyine yetmiyor da okumaya uğraşsın. Fakat okumuşlarımıza ne oluyor, bu ülkenin geleceğine yön verecek öğretmen adaylarımıza ne oluyor, ülkeyi yönetenlere ne oluyor da okumuyorlar? Bu mu batılılaşma, bu mu medeni kültür seviyesi? Müslüman bir vatanın evlatları olarak bu kadar mı ilme düşman olmuşuz? Dinimizin ilk emri değil mi 'Oku!'? 'En son hangi kitabı okudun?' diye sorduğumuz bir arkadaşımız bu soruya 10 saniye geçtikten sonra cevap verebilirken veya hiç veremezken magazin programlarında nelerin olup bittiğini, futbol müsabakalarının analizini, popstar yarışmalarında kimlerin galip geleceğini bize saatlerce anlatabiliyorsa gençliğimizi okumaktan alıkoyan gücün ne olduğunu düşünmemize fazla da gerek kalmıyor sanırım..." (Harun Aslan) *** "Okumak üzerine çok şey yazılıp, söylenebilir. Cemiyetimizde 'diplomalılarımız' başta olmak üzere 'okumayanların' ekseriyeti teşkil ettiğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Elbette burada, okul ve ders mecburiyetinin iktizası okumayı kastetmiyoruz. Okul bitince, okuma bitmiştir! Artık herkes, her şeyi biliyordur! Oysa kendini ifade edemeyen, okumayan/ okuduğunu da anlamayan, ama bir şekilde malumat sahibi fertlerden müteşekkil bir cemiyette yaşıyoruz. Lisanın lügat dışına ve argoya kayması, fikir ve fikrin ifadesinin ferde yüklediği 'bedel', kültür ve medeniyetin taşıyıcısı olan dil, irfan, musıki, mimari, bize has değerlerin 'popüler kültürün' arsız ve sömürgeci baskısıyla hayat alanlarımızın dışına itilmesi ve aşağılanmasının da tesiri inkâr edilemez... "Bbu acınası halimize rağmen ciddî olarak okuyan 'kitap kurdu' tesmiye olunan insanların da bu toplumda hâlâ var olduğunu, üstelik taşrada kendi yalnızlığında veya hemhal olabildiği kelâm ve kalem erbabı ehl-i dil birkaç yârânı tarafından bilindiğini de ifade etmemiz gerekir." (İsâ Yar) *** "Öncelikle okumak, kişiyi vizyon sahibi yapan ve günümüzde birçok insanda bulunmayan hatta bir çok insanın vakit kaybı olarak değerlendirdiği, çok önemli bir meziyettir. Bugün okumak adeta üstü kapalı olarak insanlara kötü bir şekilde lanse edilmektedir. Yani o kadar çok yayın içerisinde okuyucu bunalmakta ve yapılan reklamlar okuyucunun seçicilik özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca piyasada bulunan kitapların önemli bir kısmı ise insanları farkında olmadan mankurtlaştırmaktadır. Eskiden daha değişik usullerde yapılan mankurtlaştırma işlemi bugün kitaplarla pekala iyi iş görmektadir. Bütün bunlar bilinçli okuyucunun portföyünü daraltmakta saf okuyucuların yani mekanikleşmiş, seçici ve yorumlama meziyetleri yok olmuş okuyucuların da enteresan fikirlerle donanmalarına sebep olmaktadır. Bunların fark edilmesi durumunda Türkiye'deki okuyucuyu iyi günler beklemektedir." (İsimsiz)