Çelik ve Mumcu'yu niçin alkışlıyorum?

A -
A +

Demokrasi eğitiminden sonra okullara kültür ve sanat dersleri geliyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, 'öğrencileri sanat dalları konusunda bilgilendirmek, sanata ve sanatçıya ilgilerini artırmak ve bu yöndeki yeteneklerini ortaya çıkarmak' amacıyla protokol imzaladı. Protokolle, öğrencilere, baleden tiyatroya, müzikten diksiyon derslerine kadar pek çok konuda eğitim verilecek..." Radikal gazetesinde (13 Ocak 2004) çıkan bu haberi okuyunca, yıllardır boşuna çırpınmadığımı(zı) anladım. Kaleme aldığım(ız) onca yazının, onca sitemin, yaptığım(ız) onca konuşmanın geç de olsa karşılığını bulmuş olmasına sevindim. *** Hepimiz, belli bir eğitim alarak bugünlere geldik. Çocuklarımız da bizim aldığımız eğitimlerin bir benzerini görerek -ders saatleri ve isimleri değişmiş olsa da- yarınlara hazırlanıyor. Özellikle ilköğretim yıllarımda çok büyük sıkıntılarım vardı: Neden okulumuza tiyatro gelmiyordu, neden sadece kitaplarda geçen şairleri tanıyorduk, neden öğretmenlerimiz sınıf geçirmek için bize sürekli ders ezberlettiriyordu, neden çarpım tablosu bir kâbus gibi bütün günlerimizi ve gecelerimizi işgal ediyordu, neden öğretmenlerimiz "her şeyi en iyi ben bilirim" edasıyla dolaşıp kendilerine soru sorulmasına dahi tahammül edemiyordu, neden sanat ve sanatçılar hakkında ders dışı sohbetler yapamıyorduk vs... Son yıllarda bu manzara değişti, çünkü özel eğitim kurumlarının sayısı arttı. Bu okulların eğitim kalitesini tartışacak değilim burada ama "eğitim piyasası"na bir rekabet getirdiğini söyleyebilirim. En azından devlet okullarındaki öğretmenler "müfredat böyle kardeşim, ne yapalım" deme keyfiyetinin arkasına sığınamıyorlar; yani kral çıplak!.. *** Okullar, yarınları hazırlayan kurumlarımızın başında geliyor. Belki aileden daha önemli ve öncelikli bir yer tutuyor çocuklarımızın hayatında. İlköğretim okulundan mezun olan çocukların hiçbir şey bilmeden hayata karıştıkları günleri gerilerde bırakıyoruz, çok şükür. Bir ilköğretim öğrencisinin hayatında Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler, Beden Eğitimi gibi dersler ne kadar önemli ise, bu pırıl pırıl beyinlerin gelecek dünyasına şekil verecek ve onları estetik tavıra yönlendirecek tiyatro, müzik, diksiyon, sinema gibi artı değerler de aynı derecede tercih edilebilir oluyor. *** Geçen hafta Ankara'da Özel Ceceli İlköğretim Okulları'nın "7'den 77'ye" etkinliklerine konuşmacı olarak katılmıştım. Okulun sahibi Nurten Ceceli Alkan ile çalışkan öğretmenlerinden Ayşe Pervin Yaşa'nın gayretleriyle hazırlanan kültür ve sanat şöleni, bu iki bakanlığın aldığı karara ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kere daha isbatlıyordu. Ümit ediyorum, bundan böyle Alkan ve Yaşa'nın duyarlılığını taşıyan eğitimcilerimizin sayısı daha da artacaktır. *** Okullara sanat eğitiminin gelmesini ilk başta ben, ayakta alkışlıyorum. İnşaallah, aileleler de, yıllardan beri kendi iç donanımlarını oluştururken eksikliğini hissettikleri sanat eğitimi konusunda çocuklarına yardımcı olurlar. Ve yine ümit ediyorum, bu dersler, sokaklarda dolaşan çocuklarımızın yürümesini, koşmasını, oturmasını, kalkmasını daha da insanî ölçülere çeker ve toplumumuzun Doğu'ya özgü hantallığını biraz estetize eder. *** Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu, sanat eğitimi konusunda imzaladıkları bu ciddi ve çok önemli protokol için alkışlıyorum ancak, her iki bakanımızın da bu projenin işleyişini bizzat takip etmelerini diliyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.