"Asık suratlıdan bir şey isteme. Onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan, öyle bir kimseye anlat ki, yüzünü görürken ferahlayasın. Kapıcıların cefasına katlanmaktansa, efendinin ihsanından vazgeçilmelidir. Kasapların çirkin sözlerini ve davranışlarını çekmekten, et arzusuyla ölmek daha iyidir." (Gülistan, Sâdi Şirâzi) Ne söyledimse kendimden menkul bildiler... Ve dediler ki, "ne söylediyse kendinden menkul..." Öyleyse, susma erdemine ulaşmak için daha ne duruyorum? Yani susmak; sessizce konuşmak, fısıltıyla anlatmak ve ancak anlayabilenlerle birlikte yürümek... İşte böyle yapıyorum bundan böyle... Biline... *** Şirazlı Sâdi "Gülistan"ında anlatır: Akrebin bir tanesi bir nehrin öbür tarafına geçmek istiyordu. Ancak suyun onu alıp götüreceği ve boğulacağını bildiği için nehrin kenarında aşağı yukarı gezinip duruyordu. Onun bu hareketini bir su kaplumbağası gördü ve akrebe niçin bu şekilde gezdiğini sordu. Akrep, karşı tarafa geçmek istediğini söyleyerek, su kaplumbağasından kendisini karşıya geçirmesini rica etti. Kaplumbağa bu ricayı geri çevirmedi ve kıyıya yanaşarak akrebi sırtına aldı. Yüzerek nehirde ilerlemeye başladı. Nehrin ortalarına geldiğinde kaplumbağa "tık tık" diye bir ses duydu. Baktı ki, akrep zehirli iğnesi ile kaplumbağaya vurup duruyor. Kaplumbağa telaşla sordu: - Ne oldu akrep kardeş? Ne yapıyorsun öyle? Akrep: - Ne yapayım, fıtratımın gereğini yapıyorum. Biliyorum, sen bana büyük bir iyilik yapıyorsun ama ben yaratılışımda olan sokma isteğine dayanamadım. Sana bir zarar da veremeyeceğimi biliyorum ama ben bana yakışanı yapmak zorundayım, diye cevap verdi. Bunun üzerine kaplumbağa: - Öyleyse senin şerrinden başkalarını kurtarmak gerekir, diyerek suya daldı. Akrep de onunla birlikte suya kapıldı ve boğulup gitti... *** Sâdi Şirâzi'nin "müdrik kelâmı"na sığınıp, suya mı dalayım, ey okuyucu? Sizin kurtuluşunuz için kendimi mi yakayım? Bana yapılan iyiliklerin farkına varıp, iyilikle mi mukabele edeyim bütün kötülüklere? Yoksa, şerrinden korkulanlar gibi çevresinde hiç kimse ve hiçbir şey kalmayanlardan mı sayayım kendimi? *** "Bilgelerden birini dinledim. Diyordu ki: - Hiçbir kimse cahilliğini itiraf etmez. Biri konuşurken daha sözünü bitirmeden lafa başlayan kimse müstesna. Ey akıllı kişi, sözün başı, sonu vardır. Sözün ortasında söze başlama. Akıllı, tedbirli, bilgili insan, eğer susan yoksa söze başlamaz." HHH Ben de bekliyorum... Fısıltıyla konuşarak ve meramını ancak böyle anlatarak... Sizin söze başlamanızı... Yani anlamanızı... Daha ne yapayım?