Hiciv indi meydane!

A -
A +

Hiciv, Türk edebiyatında köklü bir geçmişe sahip. 19. yüzyıldan itibaren, özellikle Tanzimat Dönemi ile birlikte sosyal olaylar üzerine de hicivler kaleme alınmış, ancak, bazı "vitrin" isimler de hicvedilmekten kurtulamamıştır. Nef'i'nin çıkardığı "Siyam-ı Kaza" isimli hiciv dergisi, başarılı bir örnek olarak tarihteki yerini hala koruyor. Tanzimat'tan sonra, başta Namık Kemal olmak üzere Ali Bey, Teodor Kasap, Ziya Paşa, Türk Galip, Hoca Hayret vs. şairler, sosyal içerikli hicivleriyle biliniyorlar. Daha sonraki dönemlerde ise Şair Eşref ve onun izinde yürüyen Neyzen Tevfik çıkıyor sahneye. Cumhuriyet döneminde birçok edebiyatçının hicivle uğraştığı tesbit edilse de, o dönemin tadını bulabilmek mümkün değil. Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Nihat Genç ve belki Ulvi Alacakaptan gibi bilindik isimler, çağdaş dönemin heccavları arasında sayılabilir. Bordrolu aydınlar Bugünlerde ortalığı kasıp kavuran bir isim dolaşıyor ortalıkta: Hezarfen Hezeyan Çelebi... Yeni bir soluk, yeni bir heyecan ve yeni bir Neyzen Tevfik çizgisi olarak dikkat çeken Çelebi, hicive avangard bir ruh da ekleyerek kaleme aldığı ve Varlık dergisinde yayımladığı yazılarının bir bölümünü (1993-1996) "Edebiyat Sosyetesi/ Aydın Muhiti 1" isimli kitapta topladı. Kitap bence çok önemli, çünkü toplumun ilerisinde durduğu iddia edilen ve her fırsatta kendilerini cilalanmış aynalar olarak kamuoyunun önüne atan birtakım aydın-münevver takımının ipini pazara çıkarıyor yazar. Aydınlar, yazarlar, eleştirmenler, reklamcılar, televizyoncular vs. Hezarfen Hezeyan Çelebi'nin gazabından kurtulamıyor. Yazar, 21. yüzyılın başında aydın muhitinin genel bir panoramasını çizerek edebiyat sosyetemizin içine düştüğü gülünesi/acınası hali gözler önüne sererken, edebiyat aristokrasisinin duayenlerini, reklamcı yazar elitistlerini, kadın yazar nomenklaturalarını, mizah yazar ve çizer gruplarını, TV'ci ve tiyatrocu yazarlar "union"unu, bordrolu edebiyatçılar rantiyesini, Ortodoksi'yi, daha da önemlisi, edebiyatımıza ve kültürümüze yön veren iltimas lobilerini görmemiz için bir kılavuz sunuyor. Yerinizi bulun! Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiye göre, yayımlandığında büyük gürültüler çıkaran "İstanbul Dörtlüsü" romanlarının yazarı da olan Hikmet Temel Akarsu'nun ele aldığı aydın muhitimizde kimler yok ki!.. Duayen edebiyat aristokrarisisi, eşcinseller lobisi ve daha başka ondokuz lobinin cirit attığı bugünkü güdümlü edebiyat ortamının ünlü profilleri İndiana Pamuk, Cürethan Mungan, Köy Romanlarının Unutulmaz Eleştirmeni Müfettiş Bey, Silver Panço, Küçük Aleksandros, Cihan Münevveri Zülfi, Sermuharririn Ahmet Altman, Hilmi Yavuz, Enis Batur vd... gibi yüzlerce isim, Hezarfen Hezeyan Çelebi'nin tırpanından kurtulamıyorlar. Sıkıntılı günlerimde iyi geldi. Size de iyi geleceğini düşünüyorum. Çünkü, bugüne kadar neden dışarıda tutulduğunuzu, neden bütün fedakarlık, çalışkanlık ve yırtınmalarınıza rağmen bir yerlerde olamadığınızı anlayabilmek için bu lobileri iyi tanımanız gerekiyor. Meraklısı için not: Dört cilt olarak tasarlanan kitap, Stüdyo İmge tarafından yayımlandı. (0 212 292 78 04) ALINTI... * Son dönemki könsüller Mahşerin Dört Atlısıdır. Yani Fethi Naci, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Memed Fuat.. Ve yine şu dönem Patronaj Müfettiş Naci Bey'dedir. Lakin bu durum rotasyonla belirlenmektedir. Yeni her an değişebilir. * Cihangir'i kışlak, Bodrum'u yaylak olarak kullanırlar ve tahmin edilenin çok altında para kazanırlar. Bundan şekvacıdırlar lakin prensiplerinden ödün vererek bir parça paraya ulaşmaktansa ölmeyi tercih ederler... * Misafir sanatçı olarak İlhan Berk ve Orhan Pamuk'u da aralarında zikretmek iktiza eder. Lakin bir rivayete göre Orhan Pamuk, Türkçe dahil hiçbir dili doğru dürüst konuşamadığı için yazarlıkta ilerleyerek herkesi rahat ettirmesi için bu cemaatin (Marjinal Mütercim Sosyetesi) himayesi altına alınmıştır. * Omuz çantası taşır ve kot giyerler. Hepsi gözlüklüdür ve ne yazık ki giyim zevkleri Doğu blokunun kasvetini anımsatır. Gönül hikayelerinde çok başarılı oldukları söylenemez. İstanbul'un Kadıköy yakasını da adeta Ankara kadar uzak ve hatta taşra olarak görürler. Arka sokak düşleri sen hep güzeldin anne ağlarken bile ben büyürüm aynalara bakarak ceplerimde futbolcu ve artist resimleri yine sana dönerim sokaklardan hepsini baybederek duvarlara çizerim gördüğüm rüyaları yeni bir film başlar yazlık sinemalarda ninem gül motifli örtüsünü bitirir ve serer ömrünü bir seccade gibi önümüze sen hep güzeldin anne ağlarken bile * Gökhan Akçiçek (Kum Yazıları 7'den) Yordam Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir. * John Christian Yeni mekân, yeni sergi Ekonomik kriz sizi hangi ölçüde etkiliyor bilmiyorum ama ülkenin durumunun hiç de iç açıcı olmadığı bir gerçek. Bütün alanlara bir ahtapot kolu gibi yayılan yokluk ve yoksulluk, en çok da, sanatı vuruyor. Zaten zorla ayakta durabilen kurum veya kişilerin büyük çabalarla yaşatmaya çalıştığı sanat fidanına yeni bir hayat geldi. Bu ay başında açılışı Antalya'da gerçekleştirilen Plan Kahve ve Sanatevi, şehirdeki sanat hayatının nabzını tutmayı amaçlıyor. Dinleti, konferans, sergi ve imza günü gibi faaliyetlerle alternatif bir mekan olmayı hedefleyen Plan Kahve Sanatevi'nin parolası da "Mekan ve Pozitif Disiplin"... Bugünlerde tatlı bir heyecan yaşayan mekan, bale sanatçısı ve ressam Cumhur Tandoğan'ın yağlıboya resimlerine ev sahipliği yapıyor. "Rüzgarın Götürdüğü Yer" adıyla mayıs ayı sonuna kadar açık kalacak sergi, daha iki gün önce açılmasına rağmen sanatseverlerin ilgisini çekiyor. Özgün el sanatları ürünleri ile tasarım ve üretimi S-Design tarafından gerçekleştirilen mobilya ürün ve aksesuar koleksiyonlarının da sergilendiği Plan Kahve ve Sanatevi, özel kahve çeşitleri ve ev yapımı küçük lezzetlerle damak tadının insan ruhunda oluşturduğu olumlu duygulara seslenmeyi de ihmal etmiyor. Antalyalı okuyuculara çok görev düşüyor.. Sadece turizm merkezi değil, bir kültür sanat kenti olarak da çıtasını yükselten Antalya'nın sanata daha çok ihtiyacı var. Yoksa, kalabalıklar nasıl kurtarabilir kendini karmaşadan ve yok olmaktan?...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.