"Ama ben biliyorum ki, ben görmemek için gözlerimi kapatsam da, benim sinemalarım oynamaya devam ediyor, hayatın gerçek sahnesinde..." Önce "Aşk ve Cinayet Koleksiyonu" isimli kitabı ile girdi deneme dünyasına; göğüs kafesinin arka sokaklarından devşirdiği kelimeleri tek kişilik romantik performansı "Hiç Kimse Olmak İstemeyen Bir Adamın Düşleri" ile sundu dinleyicilerine. Radyo mikrofonlarından seslendi gecenin geç saatlerinde; kendisiyle gerçekleştirdiği yüksek sesli konuşmalarını, gece yarıları su üstüne yazdığı yazıları, içinin üşümeleri ve yangınlarından miras kalanları ikinci kitabı "Vazgeçmenin Bilge Soytarısı"nda (Bîrun, 0 212 528 52 32) topladı. "Hayatlarından çoktan vazgeçmiş bilgeler"i anlatıyor aslında satır aralarında. Yokkadınına yazdıkları ile ölümden korkan celladı anlattığı yazısı arasında temelde hiçbir fark gözlenmiyor; çünkü, ikisi de okuyucunun kalbine dokunmak üzere kaleme alınmış metinler... İnsanların öyküsü Ahmet Savaş (1969 Üsküdar doğumlu), çocukluğunda oda duvarlarına resim çizdiği için evden, ilk gençliğinde aşklarını sınıf duvarlarına yazdığı için evden, doğru bildiklerini ise duvar yüzlü insanların bulunduğu her yere yazdığı için insanların yanından kovulduğunu söylüyor. Bunu, "Nefy-i Ebedi", yani "Sonsuz Sürgün" olarak değerlendiriyor. Hayatın, sadece kalbin iki atışı arasındaki zaman olduğunun farkında ve hayatı ciddiye almadan yaşıyor. Zaman, ona elinde sadece kelimelerin, fotoğrafların, anıların, aşkların ve yaraların kalacağını öğrettiğinin farkında olarak bir de... 1996'dan bu yana radyolarda "Gezgin" adıyla gece programları yapması, bu zamanlarda farklı dinleyiciylerle konuşması ve buluşması, hayatın bir başka yüzünü tanıtmış ona. Yazılarındaki hüzün, acı ve şüpheyle karışık merak, farklılığını ortaya koyuyor. Ona göre, "Bir insanın öyküsünde, bütün insanlığın öyküsü saklıdır... İnsanlık, en çok acılarda anlar birbirini..." Bunu çok iyi bildiği için hayatında ince bir hüzün saklıyor. Gezgin'in yürüyüşü Yazdıkları, bıçak sırtında yürüyen bir cambaz gibi keskin ve tehlikeli. Riskli. Ama, bildiklerini, sırlarını söylemeyi sürdürüyor. "Kayıp düşler tramvayı"nda yolcu iken de değişmiyor bu, "isyan etmenin ve çıldırmış olmanın bilge tavrı"nda da... Otuz dört kısa metin... Otuz dördü de hayata dair. Her biri sarsıcı başlıklarla sunuluyor ve her biri "Vazgeçmenin Bilge Soytarısı"nın tutanaklara geçmesini istediği "itiraflar"ıdır aslında. Ahmet Savaş, sürekli yeni masallar bulmaya giden bir "Gezgin" olarak yolculuğunu sürdürüyor. Benliğini yitirmiş ve korkularının esiri olanları, hep başkalarının sözleriyle konuşanları ve daha da önemlisi "hayatlarından çoktan vazgeçmiş bilgeler"i uyandırmaya ve hayata çekmeye devam ediyor. Bu ikinci yolculuğunda, toplumun, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarını da masaya yatırıyor Savaş; bu yaraları kaşımaya devam edeceğini fısıldayarak kulağımıza...