Sanatçının eğer bir derdi varsa, üretimini yaptığı sırada bu derdini de ortaya koyan düşüncelerini söylemekten çekinmez. Çok az sanatçı, birincil işi dışında kendini ortaya koyar. Duruşuyla, tavrıyla, ağırbaşlılığıyla veya entelektüel tercihi ile böyle davranmayı savunanlar kadar, alternatif fikir geliştirenler, muhalif ve hep rahatsız olanlarla da dolu sanat dünyamız... Romancının aynı zamanda eylemci, şairin aynı zamanda ressam, ressamın aynı zamanda aktör olmasına şaşırmıyoruz artık. Ressam Mehmet Güleryüz de sanatını ortaya koyarken, diğer sanat dallarına kapılarını aralayan bir isim. Mesela tiyatrocu ve teorisyen... Son yıllarda, sadece ressam olarak veya resmin plastik problemleriyle değil, toplumsal sakatlıklarımız için de mücadele eden bir entelektüel hassasiyeti taşıyan Güleryüz, 1990'lı yılların sonunda yaşanan "Devlet Sanatçılığı" krizinin çözümüne de en gerçekçi katkıyı sağlayan isim olarak yer etmişti gündemimizde... 'Dur Bir Bakayım' Biz bu yazıda, Mehmet Güleryüz'ün "otorite ve onun kendisini meşru kılıcı ademimerkeziyetçi yapısıyla" giriştiği mücadeleden çok, "özgün, hiçbir akımla, yönelişle mekanik bir ilişkiye girmeyen" resimleri ve özellikle, Evin Sanat Galerisi'nde açılan "Dur Bir Bakayım" isimli son sergisine dikkat çekmek istiyoruz. Dışavurumcu üslubuyla, Türk figür resminin önde gelen ustalarından olan ancak, sadece kendi resmini yapan ressam, "Resmim bir yılan balığı gibi elden kaçıyor, sürekli değişiyor. Resimde aradığım mesele, ifade, renk ve alanda çok küçük şeyler var. Çünkü ne kadar analitik, nesnel olursanız olun, sanatçının farklılığını ortaya koyan o gizemli noktadır. Ben bunları çözmeye çalışıyorum" diyor. Çizgilerindeki abartı ve deformasyonla başka bir farklılığı ortaya koyan Mehmet Güleryüz, Levent Çalıkoğlu'nun deyimiyle, "temelini insan gerçeğinden" alıyor. Ürkütücü ve huzurlu Kurucu başkanı olduğu Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Doğu Avrupa Ülkeleri Plastik Sanatlar Dernekleri başkanlığını da yürüten sanatçı, "bıçak sırtı bir yol izler" resimlerinde. Yeni sergisinde yer alan eserlerinde hem nesne, hem de figür bazında çoğunlukla en sıradanı gösterirmiş gibi yapan Güleryüz, gözlediği ve göstermeye çalıştığı şeyleri daha çok nesne ve insanın dış çehresinden seçiyor. Kıskançlık, haset, çaresizlik, keder gibi en sade halleri vermeye çalışıyor. Ürkütücü figürleri, varoluşun baskısına dayanamayan bedenleri, her biri gerçeğin dönüştürülmesiyle ortaya çıkan görüntüleri ile en çirkin, en tuhaf, en sevimsiz, en kavgacı tiplemelerde bile sanatçı insanoğluna ait vasıfların tamamını ortaya koyarken insana dair çirkinliklerin de hayatın bir gerçeği olduğunu hatırlatır izleyicisine. Sanatçı, mutsuz görünen ama sonuçta kendi iç huzurunu yakalamış tiplerin yer aldığı resimlerini 18 Şubat'a kadar sergileyecek. (Evin Sanat Galerisi, 0 212 265 81 58) Tiyatrocu ressam 1938 İstanbul doğumlu olan Mehmet Güleryüz, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü mezunu (1966). 1958'den itibaren tiyatro oyunculuğu eğitimi aldı. 1963'te Asaf Çiğiltepe'nin yönettiği Arena Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuk kariyerine başladı. 1970'de Paris'e giderek Yüksek Resim ve Litografi ihtisası yaptı. 1980'li yıllarda New York'a yerleşti. 1985'te İstanbul'a döndü. Çeşitli kuruluşlarda dersler verdi ve sergiler açtı. 1995'te "Bosna İçin İnsanlık Girişimi" hareketi ile işgal altındaki Bosna'yı ziyaret etti. Halen İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda misafir oyuncu olarak "Bir Küçük İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor" adlı oyunda sahneye çıkıyor. Sanatçı, Aralık 2001'den bu yana da Doğu Avrupa Plastik Sanatlar Dernekleri Başkanlığı'nı sürdürüyor. Sinema ansiklopedi Yaklaşık bir asırdır ayakta duran Türk sineması için bir onur kitabı yayımlandı. Daha önce çeşitli sanatçı ve yazarlar tarafından girişilen ancak bir türlü tamamlanamayan "Türk Sineması Ansiklopedisi"ne yeni bir açılım kazandıran Sinema Oyuncuları Derneği (SODER), önemli bir hizmet de gerçekleştirmiş oldu. Beyazperdeye uzun yıllar hizmet veren sinema sanatçılarının meslek hayatlarını, filmografilerini ve biyografilerini oynadıkları filmlerden karelerle süsleyen ansiklopedi, Agah Özgüç tarafından hazırlandı. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Ekrem Bora, Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy, Ziya Özanlar, Yusuf Sezgin, Mine Soley, Selda Alkor gibi sanatçıların tanıtıldığı "Türk Sineması Ansiklopedisi" hakkında konuşan SODER Başkanı Selda Alkor, "Bizim amacımız Türk sinemasına emek veren sanatçıları kapsayan bir yasanın çıkmasıydı ve meslektaşlarımızı bir çatı altında toplamaktı. Bunda başarılı olduk. Kalıcı bir eser vermek istiyorduk; bunu da başardık. Bu ansiklopedide yaşayan üyelerimiz kadar aramızdan ayrılan sanatçılara da yer verdik" diyor. Türk sinemasını ayakta tutan ve bugünlere getiren sanatçıları, emekçileri yeni kuşaklara tanıtmak amacıyla hazırlanan kitabın genişletilerek ve herkesin ulaşabileceği bir esere dönüştürülerek satışa sunulması gerekiyor. Böyle bir çalışmayı kütüphanelerimize kazandıran SODER'i kutlamak istiyoruz... MEKAN Kitabın adresi İstanbul yeni bir kitap merkezine daha kavuştu. Fatih'te PTT Sokağı'nda açılan "Ağaç Kitap ve Kültür Merkezi", sadece kitap satışının yapıldığı bir yer olmaktan çok, kültür ve sanat adamlarının buluştuğu, eserlerini konuştuğu ve yeni projeler ürettiği bir mekan olma özelliği taşıyor. Kaliteli yayıncılığın iki ismi Anka ve Birun Yayınları'nın ortaklaşa düzenleyip hizmete sunduğu mekan, İstanbul'un bu anlamda kullanılan en büyük kültür merkezlerinden de biri... Kitapla derdi olanların uğramadan geçemeyeceği yeni kültür merkezi, Fatih'teki salonlarında kitap okurlarını bekliyor. EZBER Ismarıç Koca şehir getir gelirken bana üç beş eski kitap beş on kartpostal insan kırıntısı sevda eskizi hatıra kopyası hatıralardan gözüne tutunan eline çarpan diline dolanan yaşlı bir şarkı dudağını yakan bir uzun hava gönül defterinde bir gül kurusu mavi bir gökyüzü kızıl bir akşam bir tren düdüğü beyaz bir mendil karardıkça aydınlığa bürünen yalnızlığa siper olan bir gece taş yastık yer döşek gök yorgan gece Tayyib Atmaca (Yitik Düşler'den)