Geçen hafta sonu, medeniyetlerin baş şehirlerinden biri sayılan İznik'te idik; şehrin edebiyat ve özellikle şiir sevdalısı kaymakamı Hüseyin Avcı ile çiçeği burnunda belediye başkanı Kadri Eryılmaz'ın birlikte organize ettiği "Göl Akşamları" kapsamındaki şiir gecesine katılmak üzere... Uzaklardan gelen dostlarla (başta Bahaeddin Karakoç olmak üzere, Abdülvahap Akbaş, Aysen Akdemir, Cevat Akkanat, Hayrettin Durmuş, İnci Okumuş, Ekrem Kaftan, Mustafa Okumuş, Mustafa Kuşçuoğlu, Olcay Yazıcı, Ramazan Seydaoğlu, Mustafa Özçelik, Necati Cerrah, Nurullah Ulutaş, Ömer Emecan, Ramazan Avcı, Şahin Taş ve Yasin Mortaş), akşamın alacasında zaten çok güzel bir şiire dönen İznik Gölü'nün kıyısında okuduk mısralarımızı... Programın başından sonuna kadar hepimizle tek tek ilgilenen İznik'in 'cevval' Kaymakamı Hüseyin Avcı -daha önce Kahramanmaraş Vali Yardımcılığı görevinde iken tanışmıştık-, Evliya Çelebi'nin de belirttiği gibi "beşinci iklimin yaşandığı" tek yer olan şehre, hak ettiği değeri kazandırmak için bütün enerjisini ortaya koyuyor. *** Bazı önemli şehirler doğru yöneticilerle iyi idare edildikleri takdirde, aslına rücu ederler/ edebilirler. Basit ve popülist siyasete uygun bir kaygıyla yönetilen tarihi değeri haiz şehirlerin durumu ortada iken, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı'nın kilit yerleşim yerlerinden biri olan İznik'teki bu basiretli/ şuurlu idarî yaklaşım yüreklere su serpici nitelikte... *** Tarihî ve tabiî yapısıyla Marmara'ya; örf ve âdetleriyle tipik bir Anadolu şehrine benzeyen İznik'in cömert ve çalışkan insanları, tarih, kültür, sanat ve turizm imkânlarının hemen hepsinin harmanlandığı şehirlerinin yeterince tanınmamasından şikâyetçi. İznik çiniciliğinin başkenti sayılan şehir, kolay ulaşımı ve üzerinde barındırdığı, koruyarak yaşattığı birçok tarihî değeri ile de görülmeye değer. "Cihanı hiçe satmakdur adı aşk/ Döküp varlığı gitmekdür adı aşk/ Elinde sükkeri ayruga sunup/ Aguyı kendü yutmakdur adı aşk/ Bela yağmur gibi gökden yağarsa/ Başını ana dutmakdur adı aşk/ Bu alem sanki oddan bir denizdür/ Ana kendüyi atmakdur adı aşk" mısralarının da şairi olan Eşrefoğlu Rûmî'nin şehri İznik'i görmeniz için size birkaç sebep daha sunacağım: İlçe merkezinde yüzyılların yorgunluğuna rağmen bazı bölümleri hâlâ ayakta duran Ayasofya; şehre haç şeklini veren tarihi İstanbul Kapı, Lefke Kapı, Yenişehir Kapı, Senatus Sarayı Kapısı ve kent surları; antik tiyatro; Dikilitaş (Obeliks); Koimesis Kilisesi; Böcek Ayazması; Yeraltı Mezarı; Ayatrifon Kilisesi; Nilüfer Hatun İmareti (Bu bina İznik Müzesi olarak hizmet veriyor ve içinde Prehistorik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda muhteşem eser yer alıyor); minaresindeki çinileriyle sembolleşen 1378 yapımı Yeşil Camii; Eşrefoğlu Rûmî Camii; Hacı Özbek Mescidi; Mahmut Çelebi Camii, Şeyh Kubbettin Camii; Yâkub Çelebi Zaviyesi ve Türbesi; Kırgızlar Türbesi; Çandarlı Hayrettin Paşa Türbesi; Sarı Saltuk Türbesi; Abdülvahap Sancaktarî (Bayraklı Dede) Türbesi; Hespekli Anıt Ağacı; çiniciliğin kalbinin attığı İznik Çini Vakfı, günümüz çinicilerinin mekânı haline dönüştürülen Süleyman Paşa Medresesi; İsmail Bey Hamamı... Ve daha birçok yer... *** 69.804 hektar alana kurulu, 20 bin 500 nüfuslu bu tarih, tarım ve turizm şehriyle ilgili olarak ilk akla gelen mekânları böylece sıralayabiliriz. Şimdi sıra sizde... İstanbul'a sadece iki saat uzaklıktaki bu saklı kenti görmeye var mısınız?